Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz 5, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bize tarih öğretmeye kalkma

Yalan Yazan Tarih utansın Biz bu sayfadaki paylaşımları kafadan sallamıyoruz..Kaynak belirtip o şekilde yayınlıyoruz..Aklında soru işareti kalan araştırır..Kimsenin kafasının içine matkapla delip enjekte etmiyoruz..Ama okumuş olduğu resmi tarih kitaplarının yalanları dışında tarih bilgisi olmayanlar yok,atatürk olmasa müslüman olmazdınız yok,babanız belli olmazdı,yok camiler acıksa atatürk sayesinde acık,bildik ezber cümleler..Bahsettikleri kişinin müslümanca bir hayatımı vardı?veya yapmış oduğu devrimle islamiyete faydalı devrimlermiydi?Aksine tamamı islamiyete karşı yapılmış devrimlerdi.İşgal yıllarında kimin babası belli olmamış ? Bu milletin kadınları canını verir namusunu vermez! Ama af edersiniz cafelerde onun bunun kucağında oturarak üniversite bitiren ahmak nasipsizler gelip burda bize tarih öğretmeye kalkmasınlar.! Yalan Yazan Tarih utansın Doğu Türkistan da tanklar bekliyor.. Irak ta sünniler katlediliyor... Suriye her gün ölmeye devam ediyor. Arakan ı dünya seyrediyor. Fil

Başbağlar köyü,

Gezi parkı salaklığını büyüten moronlar,Başbağlar sizin ensenizde olacak... 1993 yılının 5 Temmuz günü Başbağlar köyü, akşam namazına hazırlanıyordu. İstanbul'dan gelenlerle cami cemaatinin sayısı artmıştı. Akşam namazından sonra, köy odasında sohbet halkası kurulacak, hatıralar etraflıca yadedilecekti. Başbağlar bir kaç gün önce Sivas'daki olaylar yüzünden tedirginlik duymamış değildi, ancak Siv as'da olan bitenlerle hiçbir ilişkileri de yoktu. Şadırvanda abdest alan başbağlıların, köyün girişindeki taşlık yoldaki uğursuz karaltılardan haberleri yoktu.... Önce camiyi bastılar Sivas olaylarından bir gün sonra kendilerine ulaşan talimat gereği, "Sivas kırsalında barınan PKK militanları, Tunceli bölgesindeki diğer iki grupla birleşip Başbağlar'a yakın bir mevkiide" buluştular. Akşam saat sekiz sıralarında müminleri ibadete çağıran hocanın sesi, militanlar için katliam işareti oldu. İlk önce camiye giren militanlar huşu içinde secdeye yönelen 22 köylüyü teker tek

İRLANDADAN OSMANLIYA TEŞEKKÜR MEKTUBU

Fatihin Torunları İRLANDADAN OSMANLIYA TEŞEKKÜR MEKTUBU Yaklaşık 2 milyon İrlandalı'nın göç etmesine ve ölümüne sebep olan açlık ve kıtlık felâketi sırasında Sultan Abdülmecid, zor durumdaki İrlanda halkına 10.000 Sterlin yardımda bulunmak istedi. Fakat ken...di topraklarına dâhil olan bu bölgeye sadece 2.000 Sterlin yardım yapmayı kararlaştıran İngiltere Kraliçesi Victoria, Osmanlı'nın kendiler inden kat kat fazla bağış yapmasını kabul etmeyerek, İstanbul’daki büyükelçisi vasıtasıyla, Sultan’ın teklifini reddetti ve Osmanlı bağışı -İngiltere'nin isteğiyle- 1.000 Sterlin'e indirildi. Sultan Abdülmecid bunun üzerine İrlanda’ya tahıl yüklü 3 gemi gönderdi. Fakat İngilizler'in Dublin Limanı’na sokmadıkları erzak dolu yardım gemileri, yüklerini Drogheda Limanı’na boşalttı. (1847) Bu dönemde İngiltere ve kıta Avrupa’sı sanayi devriminin getirdiği refah ve zenginliğe rağmen İrlanda’ya yardım etmezken, Osmanlı içinde bulunduğu maddî sıkıntı ve uzak coğrafi mesafeye aldırma

TARİHE GEÇECEK MANİFESTO

Yalan Yazan Tarih utansın SALİH TUNA'DAN TARİHE GEÇECEK MANİFESTO (PAYLAŞ) Bu yazıyı namluya sürün! Herkes şunu aklına iyice bir soksun: Biz bu 'çözüm sürecini' yoldan geçerken bulmadık. Biz bunun için 30 bin insanımızı kaybettik! Köylerimiz boşaltıldı, bağımız bahçemiz, ağaçlarımız, evlerimiz yakıldı. Fail-i meçhullere kurban gitti çocuklarımız. Dağımız taşımız bombalandı, envaiçeşit işkencelerden geçirildik. Dillerimiz yasaklandı. Varlığımız inkâr edildi, yok sayıldık. Sadece öldürürken akıllarına geldi varlığımız. Ve, varlığımız yok edilsin diye bu yoksul halkların milyarlarca doları ve enerjisi yok edildi. Biz bu çözüm sürecini yatlarda katlarda yalılarda bulmadık. Biz bu çözüm sürecini, pencere pervazında dönüşünü bekledikleri asker oğullarının acı haberlerini alan anaların dağlanan yüreklerinde bulduk. Biz bu çözüm sürecini, 'Biz yandık siz yanmayın Allah aşkına' diyen Türk anaların Anadolu kıtası büyüklüğündeki diğerkâmlığında bulduk. Biz bu çözüm sürecini, b

HÜRRİYET ÇEKMİŞ OLDUĞU O FOTOĞRAFI NEDEN YAYINLAMADI

Atatürkün Tabutu 15 yıl sonra ilk ve son defa açıldı HÜRRİYET ÇEKMİŞ OLDUĞU O FOTOĞRAFI NEDEN YAYINLAMADI DERSİNİZ? Hürriyet, ulu önderi kaybetmemizin 60. yıldönümünde, onun için 15 yıl arayla yapılan iki ayrı cenaze töreninin unutulmuş ayrıntılarını veriyor. Atatürk'ün cenaze namazı 10 Kasım'daki vefatından dokuz gün sonra, 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe kılındı. Dolmabahçe Sarayı'ndaki namazı Diyanet İşleri Başkanı Şerefeddin Yaltkaya kıldırdı. Kalabalık bir cemaatle kılınan namaz dört dakika sürdü. ‘‘Allahu ekber’’ yerine ‘‘Tanrı uludur’’ dendi, ‘selâm verilirken de ‘‘Selâmun aleykum’’ değil, ‘‘Esenlik üzerinize olsun’’ sözleri kullanıldı. Onbeş yıl boyunca Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabirde kalan cenaze 10 Kasım 1953 günü Anıtkabir'e nakledildi. 15 yıl önce kapatılmış olan kurşun tabutun kapağı o gün devletin en üst düzeyinin önüne açıldı, tek bir kare fotoğraf çekildikten sonra yeniden kapatıldı ve Anıtkabir'de toprağa verildi. Atatürk için bun

Taksim gezi yaşanabilir dünya

Yalan Yazan Tarih utansın MAKARNACILAR NEREDE? DİKTATÖR NEREYE KAÇTI / AHMET KEKEÇ - STAR Bu söz, “çiçek çocukların” eylemi sırasında, meydanlarda yankılanıp durdu. Kendileri “devrim yapmak için” buradaymış (yani meydanlardaymış), makarnacıları neredeymiş, diktatör nereye kaçmış... Müthiş zeki, müthiş yaratıcı, müthiş esprili çocukların “eylemlerinde” kullandıkları müthiş yaratıcı sloganlardan biri de, “kömürcü...” Makarnacı ve kömürcü halk yığınlarına karşı, “seçkinci be yaz Türk” kalkışması... Buradan bir devrim çıkaracaklar... Halkı küçümseyerek, kendisine benzemeyeni en pespaye sözcüklerle aşağılayarak “herkes için yaşanabilir bir dünya” kuracaklar. Tahayyüllerindeki dünyayı görmedik sanki... Sanki hiç yaşamadık! Herkes için yaşanabilir dünyayı hangi ideolojik körlük ve bağnazlıkla cehenneme çevirdiklerini bilmiyoruz sanki. Doksan yıldır nasıl yönetiyordunuz ki? Hangi argümanlarla egemenliğinizi sürdürüyordunuz ki? Mustafa Kemal, Lenin, Deniz Gezmiş, Che Guevera posterleriyle esası

Halifeliğin kaldırılması

"Halifeliğin kaldırılmasıyla, Türkiye, İslâm Dünyası'nın merkezi olmaktan çıkmıştır. Türkiye, İslâm'ın mânevî önderliğini bırakıp, köşe başını dönüp dünyevî bir hükûmet kurup halifeyi sınır dışı edince, batılılaşmanın nimetlerine karşılık İslâm birliği ve İslâm'ın desteğinden vazgeçer olmuştur. (...)Ne olursa olsun halifelik, İslâm toplumunun en birleştirici ve İslâm'ın geçmişi ile en güçlü bağı sayılmıştı.. arnold j. toynbee (İngiliz Tarihçi) Bu olaylar Müslümanların uyanışına, saflarını sıklaştırmalarına, içimizdeki gafillerin ve hainlerin kimliklerinin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Yani bir bakıma bu süreç bir arınma sürecidir bizim için.. Onun için Mısır bizim için, biz Mısır için bir şansız.. Gezi olayları, Mısır yönetimi için bir ibret dersi, bir tecrübe birikimidir.. Bu anlamda bizim katlanmak zorunda olduğumuz güçlüklerin, kardeş halklar ve ülkeler için baht kaynağı olmasını diliyorum.. Abdurrahman Dilipak  2013

Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır.

Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır.  Musa’lar yalnızdır! Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır. Yani evvela küfrün zehirden tadı emilecek, sonra panzehir olarak din yetişecek. Nizam böyle! Musa kelimesinin ihata edeceği her şahıs, İlahi bir ıslahat fermanıyla insanlar içinde boy gösterirken, onların evvela yalnız olduklar ı göze çarpar. Evet, Firavun kavmine gelen Musa’lar yalnızdırlar. Çünkü Firavun bir meslek erbabı değil, bir dava adamıdır. Davasının yekûnu ise semavi dinlere karşı olmak, hatta elinden gelirse onları yıkmaktır. Bu sebeple çömezlerini yurdun dört bucağına dağıtır; her mahallede hatta ve hatta her evde bir tane bulundurmaya gayret eder. Buna muvaffak da olabilir. Neticede Musa’lar aleyhine öyle bir sahne kurulur ki, yılana sarılmış Musa, ejderha ile mücadeleye gider. Bunu daha çok açarsak, Musa’ların evladı veya karısı Firavun’un çömezi olabilir, onun namına hareket edebilir. Musa’lar yalnızdır.

Meclis’te bir milletvekili kaçırılmamış, öldürülmüştü

Fatihin Torunları İlk Meclis’te bir milletvekili kaçırılmamış, öldürülmüştü CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından ‘kaçırılıp’ 48 saat sonra serbest bırakılmasının tartışmaları devam ederken dikkatler ‘Acaba eskiden Meclis’te bir kaçırma olayı yaşanmış mıydı?’ sorusuna kilitlendi ister istemez. Bu arada ilk TBMM’de öldürülen Ali Şükrü Bey ile Aygün’ün durumları arasında benzerlik kuruldu bazı yazarlarca. Ben 89,5 yıl arayla vuku bulan iki olay arasında herhangi bir benzerlik bulunduğu kanaatinde değilim. Neden mi? Birincisi, Ali Şükrü Bey olayı bir kaçırma değil, bir cinayettir. Düpedüz öldürülmüş ve cesedi gözlerden ırak bir yere gömülerek saklanmıştır. Yalnızca cesedin bulunması birkaç gün almıştır, o kadar. Ayrıca Meclis’i sallayabilecek kadar sert bir muhalifti Ali Şükrü Bey. Temizlenmesi gerekiyordu. Öyle de yapıldı. Hem de bir taşla birkaç kuş birden vurularak… Bu tuhaf işler böyle olurdu o zamanlar. Mesela 1925 Şubat’ında Meclis’te bir cinayet işlendi. Herkesin gözü ön

Merzifonlu Vezir Camisinin Fuhuş Yeri Yapılması

Fatihin Torunları Merzifonlu Vezir Camisinin Fuhuş Yeri Yapılması Merzifonlu Camisi’nin Eski Hali.. (FOTOĞRAF) Sirkeci tren istasyonu giriş kapısındaki Merzifonlu Camisi 1927 yılında satılarak cami olma özelliği ortadan kalktı. Sirkeci Camisinde mimari değişiklik yapanlar önce minareyi yıktılar sonra da kubbeyi-Sirkeci sazevi adıyla içkili, dönsöz gösterileri yapılan bir fuhuş ve eğlence merkezine dönüştürüldü. 1980’li yıllarda çevre esnafının Turgut Özal’dan “yeniden cami olarak yapılması” istekleri olumlu karşılandı ve Merzifonlu camisi yeni baştan yapıldı. Adana’dan Haziran 2010’un son günlerinde tatilimi geçirmek üzere gerçekleştirdiğim gezinin belki de belleğimde unutulmayan en önemli olayı İstanbul Sirkeci tren istasyonu girişinde bulunan Vezir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa camisinde gördüğüm çelişkilerin fotoğraflarını çekmem ve çarpıcı bilgilere ulaşmam idi. Sıcak bir yaz gününde Zeytinburnu istasyonunda banliyö treni ile başlayan yolculuğumun son durağı Sirkeci istasyonunu oldu

Evirir, çevirir, sonra içine bakar!

Bazilarina göre suc delili, Bazilari icin de yazari bilinmiyor.. Üzülme sen Kitabim ! Sevdali yüreklerde zikrin dinmiyor..! KKTC güvenlik görevlileri, “birileri”nin ihbar ve şikâyeti üzerine, bir “ev”e baskın düzenlerler. Vatandaşın evinde küçük bir kitaplık, orada da çeşitli kitaplar vardır. Polis, hepsini birer birer elden geçirir ve atar bir kenara. Sonra, en tepede duran bir “kitap” çeker dikkatini. Uzanır ve onu da alır. Evirir, çevirir, sonra içine bakar! Görür ki, yazıları “Arapça”dır! Sorar ev sahibine; “Bu ne? Ne kitabı bu?” “O” der, ev sahibi; “Bir Kur’an-ı Kerim’dir.” “Tamam, anladık” der, KKTC polisi; “Kur’an-ı Kerim olduğunu anladık anlamasına da; hele söyle, bunun yazarı kim? Niye yazarın ismi yok kitabın üzerinde? Yoksa, bu kitap illegal mi?” Hayır, “mizah” değil, “ayniyle vaki” bir olaydır bu! Yanılmıyorsam 1995 veya 1996 yıllarında yaşanmıştır! Erzincan’da, önceki gün sabah saatlerinde Jandarma’nın düzenlediği operasyonlarda, çeşitli adreslere “baskın”lar düzenlenmiş!

Tarih Diye Öğretilen Kuyruklu Yalanlar..

Gercek Tarih Deposu Tarih Diye Öğretilen Kuyruklu Yalanlar.. Türkiye’de Avrupa merkezli tarih okutuluyor. İlkokuldan Üniversiteye bu böyle. Sanki tarih ilminin baş rolünü Avrupa oynuyor…  Bize hep batılı Oryantalistlerin gözüyle tarih anlatıldı. Batılı adam Sezar’ı veya Firavun’u nasıl gördüyse biz de öyle gördük ve öyle tanıdık… Hazreti Musa’nın gözünden Firavun’a veya Hazreti İsa’nın gözünden Sezar’a hiç bakmadık, bu bakış açısı, tarihe böyle bakmak hiç aklımıza gelmedi. Dünya tarihinde varsa yoksa Avrupa… Hindistan, Çin, Ortadoğu sanki hiç rol almamıştır. Meşhur “kavimler Göçü” olmasaydı, ve Türk kavimleri Avrupa’ya göç etmeseydi Norveç veya Finlandiya Kuzey Avrupa’da değil, Orta Avrupa’da olacaklardı. Türkler Avrupa’ya girdi ve bu kavimleri İskandinav bölgesine, Kuzey Avrupa’ya itti, dolayısıyla İskandinav ülkeleri oluştu. Ve bu dönemde dünya Türk’lerin sayesinde Demir Çağı’na girdi.

Çiçeğin kelebeğe, kelebeğin çiçeğe uygun olması

Bir Tefekkür: Çiçeğin kelebeğe, kelebeğin çiçeğe uygun olması Kelebeğin çiçeğin tozlaşmasına yardımcı olması bunu yaparken de besin ihtiyacını gidermesi bu iki canlının tek bir İlahın eseri olduğunu gösterir. Eğer başka ilahlar bulunsaydı kainat fesada uğrardı. "Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir." - Enbiyâ Sûresi 22. Âyetin Meâli

İçkiyi haram kabul eden bir milletin önünde keyif ile içki içen adam

İçkiyi haram kabul eden bir milletin önünde keyif ile içki içen adam: Mustafa Kemal Müslüman milletin gözü önünde içkinin kötülüğünü ve haramlığını bir kenara iterek büyük bir iş yapıyormuş gibi kadeh kaldıran bir lideri tarih ender kaydeder. Çünkü bir baba bile çocuğunun gözü önünde içki içmekten haya eder.  Mahmud Esad Bozkurt anlatıyor:  "Bir akşam, birden Saray‘dan kalkarak Gülhane Parkı‘nda Halk Parti‘sinin verdiği bir açık hava toplantısına gittiğimiz zaman orada toplanan onbinlerce insana harf inkîlabını müjdelemiş ve bu esnada ayağa kalkarak millete hitaben: "Arkadaşlarım! Bu elimdeki rakıyı evvelce padişahlar da halifeler de içerlerdi. Fakat onlar saraylarında, dört duvar arasında içiyorlardı. Ben ise aziz milletimin önünde ve onun şerefine içiyorum!‘ diye kadehini kaldırdığı zaman, halkın alkış tufanı arasında Sarayburnu dakikalarca çınlamıştı." (2) M. Kemal Atatürk, gece hayatını çok seven, devamlı alkol kullanan biriydi. Bu hususta Ş. S. Aydemir şunları

1925-50 arası dönemde düşünmek büyük suçtu.

Fatihin Torunları Düşünmek büyük suç 1925-50 arası dönemde düşünmek büyük suçtu. Düşünen insanlar kaçtı. Kaçamayanların kimi asıldı, kimi iple boğuldu, kiminin başı taşla ezildi, kimi zindanda çürütüldü; kimide cansızlaştırıldı, susturuldu. Örnek mi istiyorsunuz, binlerce verebilirim. Burada birkaç örnek yeterli: Amiral Rauf Orbay, Dr. Rıza Nur, yazar Halide Edip Adıvar ve eşi Adnan Adıvar, M.Akif Ersoy kaçtı. Maliye Nazırı Cavit Bey, İskilipli Atıf Hoca asıldı. Şapka, bir şapka için yüzlerce insan asılır Erzurum’da bir kadın, Şal Hatun, fötr şapkayı görünce, “aman ne çirkin, leğen gibi” der, bu söz üzerine asılır. Millet Meclisinin en yiğit, cesur üyesi Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey M.Kemal’’in koruması Topal Osman tarafından iple boğulur. Akabinde Topal Osman da öldürülür, çünkü konuşması istenmez. Bütün cephelerde savaşmış, onbir yerinden yaralanmış Erzurum mebusu Deli Halid Paşa meclis içinde arkadan vurularak öldürülür. Faili meşhurdu ama meçhul kalır. Yazar Sabahattin Ali’nin başı

Papa gezisi ve Taksim Gezi

Papa gezisi Dün tatilden dönen Emre yana yakıla bana ulaştı. Çok önemli kavşakların tam ortasında bulunan gizemli dostum bana ulaşmak istemiş ama başaramamış! İstanbul'u arkada bırakmadan önce birkaç soru yollamış ancak cevap alamamıştık. Bu kadar önemli biri haliyle her sorumuza anında cevap veremezdi! Bunu akıl edememiştim! Devletler arasında sörf yapan birinin ısrarla araması da bize değer verdiğini gösteriyordu. Belli ki bizim gibi tatil de yapmıyordu... Emre'ye "Sen cevapları al bana ilet" ricasında bulundum. Emre jet gibiydi. Telefonu kapatmadan dostumuzun sözleri bana ulaştı... Gün boyu temas sürdü! Yazın tam ortasında sıcak gündeme ilişkin çok ilginç tespitler ortaya çıktı! Bakalım okurken keyif alacak mısınız? İşte o diyalog! Bazı işadamlarının paralarını Türkiye'ye getireceğini söylemiştin! Gezi olayları bunun önünü tıkadı mı? Fabrikalarının büyük bölümü Ege'de olan işadamı Erdoğan'a güvenip parasını getirdi. Türk ordusunun çok önem verdiği bir p