Ana içeriğe atla

Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır.

Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır. 

Musa’lar yalnızdır!

Musa’nın olduğu yerde Firavun değil, Firavun’un olduğu yerde Musa vardır. Yani evvela küfrün zehirden tadı emilecek, sonra panzehir olarak din yetişecek.

Nizam böyle!

Musa kelimesinin ihata edeceği her şahıs, İlahi bir ıslahat fermanıyla insanlar içinde boy gösterirken, onların evvela yalnız oldukları göze çarpar.

Evet, Firavun kavmine gelen Musa’lar yalnızdırlar. Çünkü Firavun bir meslek erbabı değil, bir dava adamıdır. Davasının yekûnu ise semavi dinlere karşı olmak, hatta elinden gelirse onları yıkmaktır. Bu sebeple çömezlerini yurdun dört bucağına dağıtır; her mahallede hatta ve hatta her evde bir tane bulundurmaya gayret eder. Buna muvaffak da olabilir.

Neticede Musa’lar aleyhine öyle bir sahne kurulur ki, yılana sarılmış Musa, ejderha ile mücadeleye gider. Bunu daha çok açarsak, Musa’ların evladı veya karısı Firavun’un çömezi olabilir, onun namına hareket edebilir.

Musa’lar yalnızdır.

O kadar yalnızdır ki, Allah’tan başka sığınıp güvenecekleri kapı bulamazlar. Karşısına dikilen Firavun ordusuna, hazinesine, maarifine, esnafına, halkına karşı, Musa kimsesizdir, parasızdır, silahsızdır.

Mücadele, maddi kanunların kabul etmeyeceği muvazenesizlik içinde başlar; sonunda zayıf muvaffak olur, kuvvetli mağlup.

Kudret-i İlahi bunu böyle istiyor, kim ne diyebilir?

İşin garip tarafı, Firavun namına iş yapan çömezlerin ekserisi yaptıkları işin mahiyetini bilmezler. Bunu ne için ve kimin namına yaptıklarını anlayamazlar. Dünyanın akıllısı geçinen bu insanlara iman meselesini iki kere iki dört eder basitliğinde takdim etsen aksiseda yapan teneke kutular gibi tekrar ederler fakat anlayamazlar.

Firavun olmasaydı diyemeyiz. Her şey zıddı ile kaimdir. O olacaktır ve olmalıdır. Hakiki mü’minler Firavun’un ateşinde yanıp altın olduğunu ortaya koyanlardır. Kimyada usul böyledir. Kıymetli cevherleri meydana çıkarmak için bileşikleri ateşe atarlar. İşte bu yüzden Musa’lar Firavun’un fırınına düşerler ki, elmasla kömür ayrılsın.

Sonra Firavun’un tâbileri, bizce acayip hatta iğrenç görünen hayatlarını, onlar zevkle devam ettirirler. Mayıs böceği misali. Gübre ile oynamak bu hayvanlar için saadettir.

Müslüman için bütün mesele Firavun’u tespit etmektir. Günahsız insan aramak yerine günah bendini yıkan haini tespit etmelidir.

Musa’yı göremeyenlere şunu söyleyeyim:

Madem Firavun vardır, öyle ise Musa da vardır. Bunlardan birinin varlığı diğerinin varlığını gerektirir.

Hekimoğlu İsmail





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh