Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
TÜRK'ün TÜRK'ten başka dostu yoktur diyenler, " Müslümanlar ancak kardeştirler..." Hucurat -10 Ayetini inkar etmiştirler !!!

İSTİHBARAT AJANI

YASSIADA'DAKİ KADIN GÖRÜNÜMLÜ İSTİHBARAT AJANI Dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in yargılanarak idam edildiği Yassıada duruşmalarında kadın görünümlü erkek ajan.. 1960 darbesinin üzerinden tam 53 yıl geçti. Türk siyasi hayatını nefessiz bırakan idamlar sonrası Türkiye çok sancılı süreçlerden geçti. 60 darbesi ve başta Adnan Menderes’in yargılandığı Yassıada duruşmalarıyla ilgili ilk kez yayınlan an belgeler ortaya çıktı. HACI TEYZE GÖRÜNÜMLÜ İSTİHBARAT AJANI Aksiyon Dergisi son sayısında Yassıada duruşmalarını kadın kıyafetiyle izleyen bir istihbarat memurunun fotoğrafını yayınladı. Beyaz bir başörtüsü ve gözlükle kimliğini gizlemeye çalışan kişi “hacı teyze” gibi görünmeye çalışsa da aslında erkek bir istihbarat memuru. Adnan Menderes http://gercektarihdeposu.blogspot.com

MUHTEŞEM YÜZYIL - KADİR MISIROĞLU

MUHTEŞEM YÜZYIL - KADİR MISIROĞLU Bu film bizden ziyade arap alemi için yapılıyor. Bunu arapçaya tercüme edecekler ey araplar siz osmanlıyı özlüyorsunuz arıyorsunuz ama sizin özlediğiniz osmanlı sizin zannettiğiniz gibi değildi. böyle harem hayatı,içki vesaireyle osmanlının türkiye hudutlarını aşan itibarına zarar vermek için bu filmler yapılıyor.

Esad'a kimyasal suçüstü

Esad'a kimyasal suçüstü Türkiye, ABD ve İsrail'in, Esad'ın kimyasal silah kullandığı iddiaları doğrulandı. Le Monde muhabirleri, kimyasalların göz yaşartıcı gazla kamufle edilerek atıldığını kanıtladı Fransız Le Monde gazetesi, Beşar Esad'a bağlı Suriye ordu birliklerinin muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığını iddia etti. Muhaliflerle Esad yönetimine bağlı ordu birliklerini arasında yoğun çatışmaların yaşandığı Şam yakınlarındaki Cabar'da iki ay görev yapan Le Monde muhabirlerinin şahitliğine dayanan habere göre, muhaliflere karşı "kokusuz ve dumansız" diye tanımlanan ölümcül kimyasal bombalar kullanılıyor. Şam merkezi yakınlarında bulunan Cobar semtinde iki ay boyunca onlarca röportaj yapan Le Monde muhabiri Jean-Philippe Remy ve foto muhabir Laurent van der Stockt, ordu birliklerinin muhaliflerle yakın temasa girilen noktalarda küçük bombalara benzeyen zehirli kimyasal silahlar kullandığını öne sürdü. Remy'nin "Birçok ayaklanmada ku

Atatürk memleketi batırdıklarını itiraf ediyor

M. Kemal Atatürk memleketi batırdıklarını itiraf ediyor M. Kemal Atatürk 1930 tarihinde çıktığı bir yurt gezisi kapsamında 6 Mart akşamı Antalya’ya gelmişti. Sonrasını Atatürk’ün özel hesaplarını tutan ve harcamalarını yapan kişi olarak bilinen ve büyük bir güven duyulan Umumi Kâtibi (Genel Sekreteri) Hasan Rıza Soyak anlatıyor: “Kapıyı kapattı, bir koltuğa yığılır gibi oturdu. Eliyle işaret ederek beni de oturttu. Çok yorgun, düşünceli ve sinirli görünüyordu. Bir sigara yaktı: “- ‘Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum’ dedi, ‘… görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen (sürekli olarak) dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi perişanlık içinde. Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; maateessüf memleketin hakiki durumu bu işte…” KAYNAK: Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, 1973, sayfa 405. ataput KAMAL http://gercektarihdeposu.blogspot.com

M. KAMAL EMPERYALISTLERE KARSI MIYDI?

BU NASIL EMPERYALIST KOVMA,BU NASIL 7 DÜVELI DIZE GETIRME ? M. KAMAL EMPERYALISTLERE KARSI MIYDI? M. Kemal Hareketinin emperyalist devletlere karşı olmadığı, silahlı çatışmanın başladığı dönemde de sık sık dile getirilmişti. Ege’yi temsilen 23 Ağustos 1919′da Alaşehir’de toplanan kongre, oybirliğiyle aldığı bir kararla, Ingiliz Generali Milne’ye çektiği telgrafta şunları bildiriyordu: “Izmir Il i ve Balıkesir bağımsız sancağı, Türk ve Müslümanların birlik olarak düzenli örgüte bağlı milli kuvvetleriyle savundukları nokta, sadece Yunanlıların haksız ve hilekâr saldırılarına yöneliktir. Itilaf (Ingiliz, Fransız vs.) devletlerine karşı çıkma fikri, hiç kimsenin aklından geçmeyen boş bir düşüncedir. Bundan dolayı, Büyük Kongre (Alaşehir), bütün düşünen insanlık tarafından haklılığının ve meşruluğunun onaylanacağı inancında bulunduğu Kuvayı Milliye eylemlerinden Ingiliz ve Fransiz Müttefik birliklerine karşı saldırı anlamı çıkarılmasını büyük bir insafsızlık sayar. Kongre bundan dolay

iSTIKLAL SAVASINDAKI BASARIYI INGILIZLERE BORCLUYUZ.

INÖNÜ`DEN ITIRAF ! "ISTIKLAL SAVASINDAKI BASARIYI INGILIZLERE BORCLUYUZ.   "TÜRKIYE,EMPERYALISTLERIN PLANLARINI GERCEKLESTIREBILMELERI ICIN ÜZERINE DÜSENI YAPMAYA HAZIRDIR! " Emperyalizmin genel çıkarları ve emperyalistler arası çelişkiler, I. Emperyalist Savaş’ın bir Türk-Yunan savaşı biçiminde sürmesine neden oldu. Başlangıçta Yunanlılara destek vermelerine rağmen, Ingiliz emperyalizminin çıkarl arı Sovyet tehdidinin söz konusu olduğu koşullarda, bu desteğin 1921′den itibaren çekilmesini gerektirdi. Artık bundan sonra Ingiltere’nin temel siyaseti, Doğu’da Bolşevizmin yayılmasını durdurmaktı. Ingiliz desteği kalktığı andan itibaren de Yunanlıların Anadolu’da barınma şansı yoktu. Bu nedenle Türk-Yunan savaşı abartıldığı kadar önemli bir savaş değildi. Zaten Milli Mücadele’nin seyri de Ingilizlerin takındığı tavra göre biçimlenmiştir. Ismet Inönü Cumhuriyetin ellinci yılı dolayısıyla verdiği bir demeçte; “Istiklâl mücadelesinin başarısı da esasında Ingilizlerin buna kar

Memleket de 2013

Birkaç Konu 1. Sabiha Gökçen Havaalanında bir grup ilerici, çağdaş, Atatürkçü, laik kadın yolcunun bilet kontrolü yapılacak… Kadınlar, kontrolü yapacak memurun başı kapalı bir hanım olduğunu görünce tepki gösteriyorlar, onun önündeki kuyruğu aynı işi yapan erkek memurun önüne kaydırıyorlar… Bağnazlık, zararlı hassasiyet, iç barışı darbeleyen bir ayırım… Teessüfler!.. 2. Duyduğuma göre (…..’te)  kadrolaşan Mason Afganici, Fazlurrahmancı, mezhepsiz, bazısı Kemalist, İslam Feministi, reformcu, modernist, dinde yenilik taraftarı, Sünneti hafife alan, hadisleri AB standartlarına göre ayıklayan, bazısı Mutezile mezhebi mensubu bir grup, önümüzdeki mübarek Ramazan ayında, Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığına aykırı olarak camilerde Feminizm etkinlikleri, tahrikleri, nümayişleri yapacakmış. Bu konuda Sünnî Müslümanların uyanık olmaları ve tedbir almaları gerekir.

Sazanikos son dönmeler

Fransızca bir belgesel   sazanikos yani "son dönmeler" belgeselindeki Sabetayist(gizli yahudi) lerin itirafı ; “…Selanikliler modern akımlara Atatürk’ün 1924’te ilan ettiği yeni cumhuriyetle kavuştular. Kemal Atatürk Selanik’te doğmuştu. Dönmelerin okullarında eğitim gördü. İnsanların yeniliğe olan kayıtsız şartsız olan hevesini gördü ve bir takım  reformların yanı sıra imparatorluğun izlerinin silinmesi için yenilikler yapmaya başladı. Latin harflerini getirdi ve sıkı bir alfabe programı uygulamaya başladı. Kadınlar eski alışkanlıklarından ve başörtülerinden vazgeçmeliydi ona göre. Erkekler fesi çıkartarak batı toplumlarında olduğu gibi şapkalar takmalıydı. Doğu tarzı giyinme olmamalıydı. Toplantı ve balolarda kadın-erkek karışık olmayı telkin etti. Atatürk, ayrım olmadan kadın-erkek beraber yaşayıp çalışmalılardı. Kadınlar birdenbire hoyrat bir reformun pençesine düştüler” (İsmail D.) kod adlı sabetayist http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Atatürk milliyetçiliği

Hukukta da, bilimde de bu tabirin yeri yok. Atatürk milliyetçiliği, ırkçılık, Turancılık karşıtıdır, kafatasçılığı reddeder, özgürlükçü ve eşitlikçidir, demokrasiyi hedefler, dünya ile barışıktır, başka milletleri ne hakir, ne de kendinden üstün görür. En önemlisi de, Atatürk milliyetçiliği, Türk halkını, tüm toplum bireylerini dil, kültür ve tarih bilinci temelinde ‘Türk milleti’ ve ‘Türklük’ şemsiyesi altında birleştiren bir toplumsal yap ıdır” diyen CHP’li Şükrü Elekdağ’a (Can Ataklı, Vatan, 19.3.13) cevap, Tarık Ziya Ekinci’den: “Atatürk milliyetçiliği, 1925 Şark Islahat Planı ve daha sonra 1934 yılında kanuna çevirdiği Mecburî İskân Kanunudur. Her ikisinde de, Kürtçenin yasaklanması, mecburî iskânı ihtiva eder. Keza gerek Şeyh Said isyanında, gerek Dersim isyanında, gerek Ağrı harekâtında katliamlarla büyük nüfus kırımı yaşanmıştır. Yine rejimin uygun gördüğü etkili şahıslar sürgün edilmiştir. Böylece, Kürt sorununun bittiği zehabına kapılmışlardır. 1947’ye kadar bu politika deva

Rothschild Para İmparatorluğu..

Rothschild Para İmparatorluğu..Okumanızı tavsiye ederiz. $ Kara para üzerine kurulu ‘Rothschild İmparatorluğu’ zaman içinde İngiliz ve Fransız Merkez bankaları ile Amerika’daki Federal Rezerv bankalarının sahibi olmuştur. Serveti dünya servetinin yarısı olarak tahmin edilen bu ailenin 1940 yılındaki serveti ABD GSMH’nın iki katı olmuştur. Dünyada tek bir Yahudi imparatorluğu kurulması amacına çalı şan aile, Waterloo Deniz Savaşı, Amerikan İç Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşlarından büyük paralara kazanmış ve Rusya’da Bolşevik Devrimi’ni finanse etmiştir. Elinizdeki kitap tarihçesi, serveti ve sahip olduğu kurumlar net bilinmeyen ailenin başlangıcından henüz Amerika’nın I. Dünya Savaşı’na katılmadığı 1940 yılına kadar olan olayları anlatmaktadır. Bu kitapta küreselleşme,

Şeyh Said’in amacı

Şeyh Said’in amacı Kürdistan değildi Cumhuriyetin ilk yıllarında Şeyh Said ayaklanması dışında da bazı isyanlar olmuş. Oysa 1920′de Meclis’te yetmiş Kürt mebus olduğu biliniyor. 1921 Koçgiri olayları dışında Kürt kaynaklı ciddi bir olay yaşanmamıştır. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, Kürtlerin Osmanlı’ya ve Halife’ye sadakatle bağlı olduklarını bildiği için İslam vurgusunu sık sık yaparak Kürtleri tutma ya çalışıyordu. Kürtler, Cumhuriyeti Osmanlı gibi çoğulcu bir proje olarak gördükleri için destek vermişlerdi. Oysa Cumhuriyeti kuran elit kadro konuşarak, tartışarak, ikna ederek toplumu modernleştirmenin mümkün olmayacağını, Anadolu halkını ancak zorla değiştirelebileceğini düşünüyordu. Harften kılık kıyafete kadar toplumu baştan aşağı ve hızlı bir şekilde değiştirecek girişimlerde bulunuldu. Yaşanan olaylar malum, Takrir-i Sükûn, İstiklal Mahkemeleri, idamlar, sürgünler… İşte Kürtlerin itirazı bu süreçle birlikte gelmiştir. Milli Mücadele henüz başlatılmadan önce, Mustafa Kemal ve arkadaş

Eski Müslüman İstanbul Bir Osmanlı'dan Tevekkül Dersi

Bir Osmanlı'dan Tevekkül Dersi 1800’lü yılların İstanbul’u. Yer Eyüp Sultan... Hadisenin kahramanları, Osmanlı gündelik hayatındaki vazgeçilmez mekânlardan biri olan şirin bir mahallenin bakkalı, mahalle sakinlerinden Mehmed Selahaddin amca ve hanımı Hatice Sâtıa teyzedir. Diğerlerinden farkı olmayan sıradan bir günün başlangıcıdır. Mehmed Selahaddin amca, hemen her gün tekrarlanan mutad sabah alışverişi için bakkala kadar çıkar. Alacağı, birkaç çeşit kahvaltılık nevaledir. Bu arada Hatice Sâtıa teyze kahvaltı sofrasını hazırlamakla meşguldür. Dakikalar birbirini kovalamış, süt fincanda soğumaya yüz tutmuş ama Mehmed amca bakkaldan henüz dönmemiştir. Sâtıa teyze meraklanmıştır; çünkü kadim bakkalları evlerinin hemen az ilerisindeki köşe başındadır. “Sohbete mi daldılar acaba?” diye düşünüp dururken, Mehmed amca nihayet elindeki nevalelerle kapıda görünür. Kapı açılır açılmaz malum soru sorulur: “Nerede kaldın bey, meraklandım…” Mehmed Selahaddin amca biraz soluklandıktan sonra

Her ümmetin bir fitnesi vardır, ümmetimin fitnesi de maldır.

Yahudilerin Hedefinde İslam var KAPİTALİZM, PROTESTANLIK VE YAHUDİLİK ÜÇGENİ YAHUDİLİKTE FAİZ VE ZENGİNLİK KAPİTALİZM VE YAHUDİLİK TEZİ Esselamu aleykum ve rahmetullah Kardeslerim yazi biraz uzun okumanizi tavsiye ederim  insallahu rahman  Protestanlığın ve Kapitalizmin Avrupa ve Amerika toplumlarına kimler tarafından nasıl ve niçin aşılandıklarını incelediğinizde karşınızda Judaizm’i bulacaksınız. Protestanlık, 16. yüzyılda Martin Luther ve Jean Calvin’in öncülüğünde Katolik Kilisesine ve Papa’nın otoritesine karşı girişilen Reform hareketinin sonucunda doğmuştur. Martin Luther’in 1517 yılında Wittenberg Kilisesinin kapısına 95 maddelik o meşhur protesto yazısını asmasıyla, Hristiyan dünyasındaki en büyük bölünmenin temelleri atılmıştır. Luther bu 95 maddelik tezde bütün reformist görüşlerinin özünü işlemektedir. Esas itibariyle savunduğu düşünce; Papalığın otoritesini reddetmek, onun yerine Kutsal Kitap’ın yani (Eski Ahit) Tevrat’ın tek dini otorite olduğunu göstermekti. Protes

Atatürk'ün hayatında 19 kadın vardı

Zaman yazarı: Atatürk'ün hayatında 19 kadın vardı Zaman yazarı Mustafa Armağan: Atatürk bu milletin ortak değeri de, Kanuni deği mi? Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatının anlatıldığı "Muhteşem yüzyıl" dizisi ortalığı fena karıştırdı. Günlerdir dizinin harem yaşantısını ön plana çıkardığı, Kanuni'nin içki içerken gösterildiği için protesto gösterileri düzenleniyor. Diziyle ilgili tartışmalara tarih çiler de yorum yaptı. ÖZEL HAYATA MÜDAHALE Konuyla ilgili konuşan Zaman gazetesi yazarı Mustafa Armağan'ın sözleri de oldukça tartışılacak gibi görünüyor. "Özel hayat okur ve seyirci için her zaman ayartıcıdır. Ancak bunlar canlandırmaya girdiği zaman özel hayata müdahale olur. Bu bakımdan yalnız padişahların değil, hiçbir yöneticinin yatak odasında yaşananları canlandırmak kimsenin haddine değildir. ATATÜRK'ÜN HAYATINDA DA 19 KADIN VARDI Bakınız, Atatürk'ün hayatında 19 kadın vardı, değil mi? Hakkında bu kadar film çevrildi, beraber olduğu bir kare gör

Sokaklarda sefâlet kol geziyordu

Şoför Sokaklarda sefâlet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı. Çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp yola koştu. Yaklaşıp direksiyon başında arabasını hareket ettirmek üzere olan şoföre seslendi.

Ayasofya ve AKP

AKP’nin Ayasofya konusundaki yaklaşımını değerlendiren yazım ız 25.4.08: (Erdoğan’ın “Atatürk, devrimleri millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına inanmış; yeni düzeni millete dayatmayı değil, benimsetmeyi amaçlamıştır” şeklindeki beyanı üzerine sormuştuk:) Devrimlerin hangisi halka benimsetilerek yapıldı? (...) Beş asırdır cami olarak hizmet veren fetih sembolü Ayasofya’nın mabed olmaktan çıkarılıp müze yapılması mı?” 6.4.10: “Atatürk döneminde, Resmî Gazete’de dahi yayınlanmayan korsan bir hükümet kararnamesi ile müzeye çevrilmiş olan Ayasofya Camiini müze olarak devam ettirme ‘kararlılığı’ da yine bu çerçevede (Atatürkçülüğe sahip çıkmaya devam eden) aynı yaklaşımın bir tezahürü.” 7.6.12: “1934’te M. Kemal’in de imzasını taşıyan ve Resmî Gazete’de yayınlanmadan yürürlüğe konulan korsan bir kararname ile cami olmaktan çıkarılan Ayasofya, o günden bu yana muhteşem kubbesi altında kılınacak namazlara hasret.

Bırak sana barbar desinler

Bırak sana barbar desinler:  Gerçeği söylemeyen, diller utansın!  İstiyorlarsa ver rızkını da yesinler;  Yalan yalnış yazan, tarih utansın! Oldun, her zaman kötülüğün illeti, Kırdın hep mazluma yapılan zilleti! Tarihin en kahraman ve adil milleti; Olduğunu söylemez diller utansın! Adaletten hiçbir zaman şaşmadın: Gurura kapılıp dolup taşmadın.. Savaşlarda dahi haddi aşmadın; Bunları bilmeyen, insan utansın! Kaderde esaret günleri var’mış Birçok illerimizi zalim düşmanlar al’mış Bu durumda Türk’e yaşamak ar’mış; Bunu umursamaz, Türkler utansın! Önceleri bir Tuna’n, idil’in vardı Akıncılarına şu dünya dar’dı Cümle alem korkar, bizlere yardı; Bunu özlemeyen, millet utansın! .. Mahmut Küçük Facebook sayfamızı beğendiniz mi? buradan facebook sayfam ıza  gidebilirsiniz SAYFAMIZI PAYLAŞIN .. ......................................... . ....................................................................................................................................