Ana içeriğe atla

iSTIKLAL SAVASINDAKI BASARIYI INGILIZLERE BORCLUYUZ.

INÖNÜ`DEN ITIRAF ! "ISTIKLAL SAVASINDAKI BASARIYI INGILIZLERE BORCLUYUZ. 
"TÜRKIYE,EMPERYALISTLERIN PLANLARINI GERCEKLESTIREBILMELERI ICIN ÜZERINE DÜSENI YAPMAYA HAZIRDIR! "
Emperyalizmin genel çıkarları ve emperyalistler arası çelişkiler, I. Emperyalist Savaş’ın bir Türk-Yunan savaşı biçiminde sürmesine neden oldu. Başlangıçta Yunanlılara destek vermelerine rağmen, Ingiliz emperyalizminin çıkarları Sovyet tehdidinin söz konusu olduğu koşullarda, bu desteğin 1921′den itibaren çekilmesini gerektirdi. Artık bundan sonra Ingiltere’nin temel siyaseti, Doğu’da Bolşevizmin yayılmasını durdurmaktı. Ingiliz desteği kalktığı andan itibaren de Yunanlıların Anadolu’da barınma şansı yoktu. Bu nedenle Türk-Yunan savaşı abartıldığı kadar önemli bir savaş değildi. Zaten Milli Mücadele’nin seyri de Ingilizlerin takındığı tavra göre biçimlenmiştir.
Ismet Inönü Cumhuriyetin ellinci yılı dolayısıyla verdiği bir demeçte; “Istiklâl mücadelesinin başarısı da esasında Ingilizlerin buna karar vermesi ve diğer müttefikleri de bunu kabule mecbur etmesiyle mümkün olmuştur” diyor.


“Güçlü yönetimini merkeziyetçi temellere oturtmuş bir Türkiye ,Avrupa kapitalizminin planlarını gerçekleştirme konusunda ihtiyaç olan her türlü savunma görevini üzerine getirecektir.”

Milli Mücadele’nin aynı zamanda Ingiliz ve diğer Itilaf Devletleri’yle de bir savaş olduğu sonradan uydurulmuştur.

“Yedi düvelle savaş” bir efsanedir. Zaten emperyalistler Anadolu’ya yerleşmek niyetiyle girmediler ve savaşmadan da çekildiler. Çekilirken de Fransızlar Türklere, Yunanlılara karşı kullanacakları silahlar sattılar. “Bazı Fransız subaylarının kurtuluş ordusu saflarında savaştığı rivayet edilir.”

Italyanlar da kendi bölgelerindeki silah depolarını açarak, Kuvayı Milliye’ye yardım ediyorlardı. Ingilizlerin asıl amacı Anadolu topraklarının bir bölümünü ele geçirmek değil, Doğu sömürgelerinin güvenliğini sağlamaktı.

1-Fikret Başkaya, Paradigmanın Iflası, Doz Yay., Istanbul, 1991
2-Milliyet Gazetesi, 29 Ekim 1973.
3-Scheidmann, ”Milli Mücadele” Sürekli Devrim, sayı 3, Ekim 1978
4-Çağlar Keyder, "Türkiye’de Devlet ve Sınıflar, Iletişim Yay., Istanbul, 1989
5-Fikret Başkaya, Paradigmanın Iflası, Doz Yay., Istanbul, 1991
6-Sabahattin Selek, Anadolu Ihtilali, Kastaş Yayınları, 8. baskı, Istanbul 1987, cild 2


Milli Mücadele’nin aynı zamanda Ingiliz ve diğer Itilaf Devletleri’yle de bir savaş olduğu sonradan uydurulmuştur.http://gercektarihdeposu.blogspot.com



Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh