Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 21, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bırak sana barbar desinler

Bırak sana barbar desinler:  Gerçeği söylemeyen, diller utansın!  İstiyorlarsa ver rızkını da yesinler;  Yalan yalnış yazan, tarih utansın! Oldun, her zaman kötülüğün illeti, Kırdın hep mazluma yapılan zilleti! Tarihin en kahraman ve adil milleti; Olduğunu söylemez diller utansın! Adaletten hiçbir zaman şaşmadın: Gurura kapılıp dolup taşmadın.. Savaşlarda dahi haddi aşmadın; Bunları bilmeyen, insan utansın! Kaderde esaret günleri var’mış Birçok illerimizi zalim düşmanlar al’mış Bu durumda Türk’e yaşamak ar’mış; Bunu umursamaz, Türkler utansın! Önceleri bir Tuna’n, idil’in vardı Akıncılarına şu dünya dar’dı Cümle alem korkar, bizlere yardı; Bunu özlemeyen, millet utansın! .. Mahmut Küçük Facebook sayfamızı beğendiniz mi? buradan facebook sayfam ıza  gidebilirsiniz SAYFAMIZI PAYLAŞIN .. ......................................... . ....................................................................................................................................

ABDÜLHAMİD'İN DİRAYETİ

Zaman yazarı Mustafa Armağan, son günlerde özür meselesi yüzünden gerilen Türkiye-İsrail ilişkilerinin tarihsel boyutuna ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Armağan yazısında, Abdülhamid döneminde yahudi hahambaşının Sultan'ın önünde diz çökerek nasıl özür dilediğini anlattı. İŞTE O YAZI; Mavi Marmara katliamı için İsrail'den beklediğimiz özür, askerî krize dönüşürken, Türkiye'nin B ve C planl arını devreye sokacağını açıklaması ortalığı karıştırdı. Bundan böyle donanmamızın Doğu Akdeniz'de seyrüsefer halinde olacağı açıklaması da malum lobilerde "Türkiye'ye neler oluyor?" sorusunun kuyruğunu tutuşturmuş oldu. URGANLARI TEKER TEKER KOPARIYOR Türkiye'ye bir şey olduğu yok, uykudan uyanıyor sadece. Cüceler ülkesindeki Gulliver, uykudan uyandığında kendisini sımsıkı bağlamış bulunan urganları teker teker koparıyor, hepsi bu. Yarın öbür gün Ayasofya ve 12 Ada dosyalarının açılmayacağını kimse garanti edemez; buraya yazıyorum. ABDÜLHAMİD'İN DİRAYE

İstanbul’un işgal yılları Dansa Susamış Bir Millet

Gunumuzda bazi kesim hala bu dans gibi ne bu dunyasina nede AHiRET hayatina hic bir faydasi olmayan islerle  ugrasan kimselerle dolu malesef televizyon denen renkli kutu boyali medya bu isleri cokca destekliyor memeleketin hali bu. Asagida isgal yillarindaki bir takim insanlarin ne isler pesinde oldugunu anlamak icin okuyalim. 1922 yılındayız. İstanbul’un işgal yılları. Beyoğlu’ndaki Union Française Dans Salonu’nda, birazdan Türkiye’deki ilk “Mukavemet Dansı Müsabakası” başlayacak. Jüride ünlü isimler var. Örneğin Tanin Gazetesi’nin başyazarı Hüseyin Cahit (Yalçın), basından bir başka önemli isim Ahmet Emin (Yalman). Dört keman, saksafon, kontrbas ve akordeondan oluşan orkestra köşesinde yerini almış. Pistteki 25 çift son derece heyecanlı. Kurala göre dans olarak sadece Foxtrott yapılacak. Üst üste iki kez tempo kaçıran çift elenecek. Dam ve kavalye değiştirmek kesinlikle yasak. En dayanıklı çift, bu yarışmayı kazanacak. Çiftler arasında birbirinden ünlü isimler var. Fenerbahçe’n
SMET İNÖNÜ PAŞAMIZ HARF İNKILABI HAKKINDA İTİRAF EDİYOR: İşte İsmet İnönü'nün ağzından, harf devriminin asıl amacı: "Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. Uzun yıllar devlet eğitim sorununa eğilmemiş, kütlesel eğitime önem vermemişti.(uzun sür en harblerden dolayı 'A.B'. ) ; vermiş olsaydı şüphesiz ki daha yüksek olurdu. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.(...) Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik.(...) Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan 

Kızıl Pençe Örgütü ve Mustafa Kemal

Kızıl Pençe Örgütü ve Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk derin devleti Kızıl Pençe miydi? Bu örgüt Mustafa Kemal’e mi bağlıydı? Yeni cumhuriyet Lozan’dan sonra mı İslam’dan uzaklaştı? Bu soruların yanıtları tarihçi Mustafa Armağan tarafından derlenen ve milli mücadelenin kahramanlarından Kazım Karabekir Paşa’nın hatıratlarından oluşan Kızıl Pençe adlı kitapta yer alıyor. 2012 yılı milli mücadelenin kahramanlarından Kazım Karabekir’in 130’uncu doğum, 64’üncü ölüm yıldönümü. Gerek Birinci Dünya Savaşı gerekse Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan başarılarda büyük pay sahibi olan Karabekir, kalemini elinden hiç düşürmemiş de bir şahsiyet. O yıllarda yaşadığı her şeyi kaleme almış, yazdıkları yakılmış, takip altında sıkıntılı bir hayat geçirmiş. Hayata veda ettiğinde TBMM Başkanı olan Karabekir’in işte bu hatıratlarını derleyen tarihçi Mustafa Armağan, İstiklal Savaşı’nın yenilgisiz komutanının kendisini nasıl idam sehpasında bulduğundan, Atatürk ile yaşadığı fikir ayrılıklarına her şeyi K

Atatürk Dersim Harekatının Merkezinde

Atatürk Dersim Harekatının Merkezinde Dersim’e yönelik askeri harekâta dair dikkatlerden kaçan bir ayrıntı daha ortaya çıktı. 1937’deki harekâta ‘görülen lüzum’ üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı da katılmış. 4 Mayıs 1937 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı’nın 4. Genel Müfettişliği’ne gönderdiği yazı bunu doğruluyor. Yazıda, “Muhafız alayının usta erleri ve yalnız süvari bölüğü ve bir dağ bataryasının Ankara’dan trenle Elazığ’a hareket ettirileceği.” belirtiliyor. Uluğ da olayı doğruluyor Yine Dersim harekâtına Albay İsmail Hakkı Tekçe komutanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın gönderildiği bilgisini o dönemin CHP Kütahya Milletvekili Naşit Uluğ da teyit ediyor. Uluğ, ‘Tunceli Medeniyete Açılıyor’ adlı kitabında olayı şöyle anlatıyor: “Doğudan tertip edilen kuvvetlere Ankara’dan Muhafız Alayı da iştirak etti ve bu kuvvetlere Nazımiye, Keçiseken, Sin ve Karaoğlan hattına süratle varmak vazifesi verildi. Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Asbaşkan Orgeneral Asım Gündüz

Ayasofya camiini müzeye çeviren Atatürk'tü

Ayasofya camiini müzeye çeviren Atatürk'tü Armağan: Ayasofya Kararnamesinin altında kimin imzası var sizce? Bundan büyük kanıt olur mu? Tarihçi Mustafa Armağan, Ayasofya caminin müzeye dönüştürülmesinin altında Atatürk'ün imzası olduğunu belirterek, cami tartışmasının kaçınılmaz olarak Ayasofya’ya dayanacağını söyledi. Star'dan Fadime Özkan'a konuşan Armağan, "1925’lerden, 1930’lu yıllardan bahsediyoruz, yani Atatürk’ün hayatta olduğu yıllardan. O dönemde Atatürk’ün hilafına hiçbir şey yapılamayacağına göre ama bütün bunlar da yapıldığına göre; Atatürk, İnönü başkanlığındaki tek parti hükümetinin cami politikasına zımnen onay vermiş demek mi oluyor? Atatürk neresinde bütün bu olup bitenlerin?" sorusunu şöyle cevapladı: "Ayasofya Kararnamesinin altında kimin imzası var sizce? Bundan büyük kanıt olur mu? 500 yıla yakın İslamiyet’e hizmet etmiş bir camiden bahsediyoruz. 1934’te Bakanlar Kurulu kararıyla ibadete kapatılıp müze yapılıyor. Kararnamenin altında

ECDADIMIZDAN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABE

ECDADIMIZDAN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABE Birinci vazifen Kelime-i Şahadet Getirmek, Namaz kılıp, Oruç tutmak, Zekat verip, Hacca gitmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli LA İLAHE İLLALLAH'TIR. Senin en kıymetli hazinen Kuran'ı Kerim'Dir. Gelecekte dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek,münafık ve kafirler olacaktır. Birgün dinini ve ümmet-i Muhammed'i müdafaa mecburiyetinde kalırsan,vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şartlarını düşünmeyeceksin. Bu imkan ve şartlar çok olumsuz koşullarda ortaya çıkabilir.Rabbine ve Rasulüne kast edecek düşmanlar.Bedir'de olduğu gibi galibiyetin mümessili olacaklardır. Cebren ve hile ile Kutsal topraklar zapt edilmiş.Küdüs şehrimize girilmiş,bütün ümmet dağıtılmış ve Mescid-i Aksa bir fiil işgal edilmiş olabilir. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlarini müstevilerin siyasi emelleri ile tevhid edebilirler. Millet fakr-u zaruret içerisinde harap ve bitap düşüp şeriatten ve Kuran'dan uz