Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran 14, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MİLLİ LİDER

'Eğer Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında bir vatandaş olarak durmak, 'O kefenini giydiyse ben de giyerim' demek yandaşlıksa yandaşım. Ben bir liderin peşinden gidiyorum. Başbakan Erdoğan bana göre Cumhuriyet tarihi boyunca gelmiş en milli liderdir.'' dedi. İşte o röportajdan satır başları; ''EN MİLLİ LİDER ERDOĞANDIR'' Başbakan Erdoğan, Türk siyasi hayatında nasıl bir çizgiyi temsil ediyor? Başbakan Erdoğan bana göre Cumhuriyet tarihi boyunca gelmiş en milli liderdir. Bunu da tüm samimiyetimle ve kalbimle söylüyorum. Türkiye'de şimdiye dek hiçbir liderin halka arz yapmasına izin vermediler. Halka arz demek, aradaki bankaların, holdinglerin devre dışı kalması anlamına gelir. Artık para çakallara, holdinglere değil de halka gidecek. Bakın ortada o kadar büyük bir para var ki, bunun için adam öldürürler. Bunun için Başbakan öldürürler, astırırlar, darbe yaptırırlar. Halka arz sürecini başlatmak demek, kamunun bütün şirketlerini halka arz etmek de

Feyzeddin ALPKIRAY CUMHURİYETİ BANA YANLIŞ ANLATTILAR

CUMHURİYETİ BANA YANLIŞ ANLATTILAR İlkokul ikinci sınıftayken öğretmenim bana bir kitap hediye etmişti. Kitabın adı “Cumhuriyet” idi, veya içinde cumhuriyet geçen birşey idi. Bu birkaç sayfalık, çoğu resimlerle dolu iri harflerle yazılı bir kitaptı. Kitabı okudum, öğretmenim hediye ettiği için ona birşey diyemedim ama o günden itibaren “Cumhuriyet” ve cumhuriyetle ilgili her şeye bir antipati ge lişti bende. Bunun sebebi o kitabı yazanlardır. Hemen anlatacağım niye olduğunu... Kitaptaki hikayeye göre köyün bir çeşmesi vardı ve bu çeşmenin üzerinde kimsenin anlamadığı kargacık burgacık yazılar vardı. Oysa kitaptaki resimde özellikle kötü de yazılmış olsa bir besmele olduğunu görüyordum. Çünkü ben okula başlamadan Kur’an öğrenmiş ve gerek arapça, gerek osmanlıca eserleri zaten okuyabiliyordum. Kitaptaki resme bilinçli olarak çirkin yazılmış olan o besmeleyi hemen okuyabilmiştim. Güya bu yazıyı kimse okuyamadığı için tören yapılmış ve çeşmenin adı da değiştirilerek, latin harfleri ile “Cu

Cumhuriyeti Sabetayistler kurdular

Cumhuriyeti Sabetayistler kurdular. Osmanlı'yı sabetayistler yıktılar. Onları deşifre etmek zorundayız. Türkiye Hahambaşılığına soruldu,"onlar Musevî değildirler"cevabı alındı. Diyanet İşleri Başkanlığına soruldu."İslam fırkaları ve mezhepleri içinde böyle bir fırka ve mezhep yoktur"fetvası verildi. Onlar ne doğru dürüst Yahudidir, ne de Müslümandır. Peki inanç ve kimlik bakımından onlar nedir , ne değildir? Onlar, Yahudilikten sapmış bir taifedir. Onlar iki dinli, iki kimliklidir. Dıştan Müslüman görünürler, asıl kimlikleri ise Ortodoks Yahudilikten sapmış bir tarikattir. Onlar namaz kılar mı? Sünnî Müslümanların içine sızıp casusluk, ajanlık, provokatörlük, yönlendiricilik yapmakla vazifeli olanlar zâhiren namaz kılarlar, diğerleri kılmaz. Çok azı cumaya gider. Öldüklerinde tabutları musalla taşına konulur ve cenaze namazları kılınır. Onlar homojen bir cemaat midir? Değildir.Çeşitl i kollara, kabilelere, ailelere, meşreblere ayrılırlar. Aralarında birlik, itti

Türkçe ezan 103 yaşındaki Mardinli Emine

Fatihin Torunları Türkçe ezan zulmünü unutamıyorum 103 yaşındaki Mardinli Emine Uğurlu, bir asrı aşan hayatında hiç unutamadığı olayın, 30′lu yıllarda ezanın Türkçeye çevrilmesi olduğunu anlattı. Emine Nine, o zaman Ulu Cami′de imam olan eşi Abdurrahman Uğurlu’nun ezanı Türkçe okumadığı için cezaevine konulmasının kendisini çok etkilediğini söyledi. ÖLDÜRECEKLER DİYE KORKTUM Emine Nine, Türkçe bilmediği için ezanı Türkçe okuyamadığını söylediği eşinin, bu yüzden askerlerce camide tartaklandıktan sonra hapse konulduğunu belirterek şöyle dedi: ”Günlerce eşim cezaevinde kaldı. Çocuklarımla birlikte tek başımıza kaldık. Onu öldürecekler diye çok korkuyordum.” Asırlık nine: Türkçe ezan zulmünü unutamıyorum Bİr asrı deviren yaşı ile hayata sımsıkı sarılan Mardinli 103 yaşındaki Emine Uğurlu’nun hayat hikâyesi ibretlik anılarla dolu. 7 çocuk annesi ve 80 torun sahibi olan Emine Uğurlu, 103 yaşına gelmesine rağmen hayatında hiç unutamadığı olayın, 1930’lu yılların tek partili döneminde ezanın

Vahdettin İngiliz Uşağı mıydı? 52 Farklı Kaynak " tam bir temel kaynak "

52 Farklı Kaynak   Vahdettin İngiliz Uşağı mıydı? Son Pâdişah Sultan Vahdeddin'in İngilizler ve Mustafa Kemal Paşa ile olan; bıçak sırtındaki iki ucu da sivri hassas ilişkilerinden hareket ederek; Millî Mücadele'ye ve vatanın bağımsızlığını yeniden kazanmasına karşı olup, topraklarımızı İngiliz mandasına sokmak maksadıyla onlarla işbirliği yaparak satmaya kalkıştığı ve hâsılı 'hâin' olduğu iddiala rı hâlâ durulmuş ve tarihteki asıl mecrasına bir türlü oturmuş değildir. Meselenin perde arkasındaki tarihî hakikat nedir? İşte, zihnî karmaşa ve bulanıklığa sebep olan sorular ve cevapları:

28 Şubat’ta TSK’daki dindar kıyım

28 Şubat’ta TSK’daki dindar kıyımının belgesi Utancın belgesine STAR ulaştı. Dönemin GenelkurmayBaşkanı emekli OrgeneralHüseyinKıvrıkoğlu imzasıyla bir Hakim Üsteğmen, sadece dindar olduğu ve çocuklarını da dindar olarak yetiştirdiği gerekçesiyle fişlenip TSK’dan atıldı. ‘İÇKİ İÇMİYOR, NAMAZ KILIYOR, EŞİ BAŞÖRTÜLÜ TSK’DAN ATILMALI’ 28 ŞUBAT sürecinde yüzlerce subay sırf namaz kıldıkları, oruç tuttukları, eşleri başörtülü olduğu gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmişti. Tüm ihraçlarda gerekçe ‘disiplinsizlik’ olarak gösterilmiş ancak bugüne kadar atılan hiçbir subaya atılmasına neden olan gerekçelerle ilgili açıkça cevap verilmemişti. Bilgi edinme yasasının çıkmasının ardından verilen cevaplarda da haklarında yapılan suçlamaların üzeri örtülmüştü. STAR, ‘disiplinsizlik’ gerekçesiyle atılan subayların aslında ‘dindar’ oldukları için TSK’dan atıldıklarını gösteren Genelkurmay Başkanı imzalı belgeye ulaştı. 28 Kasım 2012 – STAR

Kemalistlerin baba kompleksi

Kemalistlerin baba kompleksi Emre Aköz - Sabah (2012-01-25)  Kemalistlerin en çok saldırdığı padişahlar; II. Abdülhamit ve Vahdettin'dir. Niye, derseniz... Çünkü varlıklarını ve başarılarını onlara borçlular. Mustafa Kemal ve arkadaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun çağın gerisinde kalmaması için yoğun çaba harcayan II. Abdülhamit'in kurduğu 'modern' okullarda yetişti. Yani sahip oldukları için gurur duydukları 'aydınlanmacı' düşünceleri, II.Abdülhamit'in okullarında edindiler. Ancak iktidarı ele geçirdikten sonra... Bu gerçeği unutturmak için her türlü aracı (okul kitapları, tarih çalışmaları, gazeteler, radyo, nutuklar) kullanarak II.Abdülhamit'i kötülediler. *** Benzeri bir biçimde, Padişah Vahdettin'in rolünü de küçümsemek, hatta yok etmek için ellerinden geleni yaptılar. Uzun yıllar, pusulası kırık, fındık kadar bir gemiyle Samsun'a çıkıldığını anlattılar okullarda, törenlerde... Tabii 'hain' Vahdettin'e rağmen yapılmıştı bu gi

Ulu Hakan

Abdülhamîd'i küçültmek, çürütmek, baltalamak ve engellemek isteyen her cereyanın ön planında kim bulunursa bulunsun arka planında daima «Yahudi»yi aramak lazımdır. Onların başında Masonluk, dönmelik, kozmopolitlik, Batı emperyalizminin türlü ajanlıkları, körü körüne Batılılaşma cereyanları, taklit temayülleri, millî kökten soğutma psikolojisi, ahlak bozuculuğu, ruh pörsütücülüğü ve daha neler vardır. Sahte inkılaplar onların eseri, ruhî ve iktisadî ihtilaller onların «veled-i zina»larıdır. KAYNAK: [Necip Fazıl Kısakürek  II. Abdülhamid Han] Kitabı

ATATÜRK`ÜN ASKERLERI

ATATÜRK`ÜN MAL VARLIGI LISTELERE SIGMIYOR,CUMHURIYETIN BEKCILERI ATATÜRK`ÜN ASKERLERININKI DE KARUN`UNKIYLE YARISIYOR... Darbecilerin yakınlarının serveti Karun'u kıskandırır! Kenan Evren'in damatlarının 22 arsa, 44 apartman, 1 rezidansı; Tahsin Şahinkaya'nın oğlu ve damadının 90 villa, apartman, fabrika arsası ve 3 iş binası var Sedat Celasun'un gelininin 224 dairesi; Nurettin Ersin'in yakınlarının iki sitesi, 4 apartmanı, 29 villası; Nejat Tümer'in gelininin 750 bin lirası bulunuyor... 12 Eylül darbe döneminin Genelkurmay Başkanı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Hava Kuvvetleri Komutanı Ali Tahsin Şahinkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Osman Sedat Celasun'un çocukları, gelinleri, damatları, kardeşleri ve torunlarının malvarlıkları inceleme altına alındı. MASAK'ın hazırladığı raporda, komutanların gelin ve damatlarının üzerindeki mal varlıkları göz kamaştırdı. 500 sayfalık rapor,

Bu isi çözemedim

Yalan Yazan Tarih utansın Bir Japon, İstanbul’da geçirdiği bir haftanın sonunda Türkler hakkındaki fikri sorulduğunda şunları söylüyor : Türklerin evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Cay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. Sonra evden çıkıyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. Şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü yok

Love your parents?

♥ I Need Allah In My Life ♥ Love your parents? Then maybe you can try to memorize and implement the following dua: رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا (Rab-bir ham-hoo-ma ka-ma rabba ya-nee sa-ghee-ra) [the ham sounds like the English word hum] (My Lord! Have mercy on them both as they did care for me when I was little) It's in the Quran, Surat Isra. It's found at the end of verse 17:24. Maybe you can even teach your kids so they can make this powerful dua for you? If you are using the English transliteration, please double check your annunciation in'sha'Allah. Allahu Akbar! I pray five times a day, but sometimes I miss the prayer because of work on the farm. Is it forgivible for women for such moments?

Hz. Ali cevap verdi

Dört soru dört cevap... Bir adam Hz. Ali’ye geldi ve: “Sana sormak istediğim dört sorum var” dedi. Hz. Ali: “Buyur, sor!” dedi. Adam sordu: “Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Tövbe etmek vaciptir; günahları terk ise ondan önce vaciptir.” Adam sordu: “Yakın nedir? Yakından yakın nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Kıyamet yakındır; ölüm ondan daha yakındır.” Adam sordu: “Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Dünya acayiptir; dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.” Ve adam son olarak, şu soruyu sordu: “Zor nedir? Zordan daha zor nedir?” Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap verdi: “Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”