Ana içeriğe atla

Türkçe ezan 103 yaşındaki Mardinli Emine

Fatihin Torunları

Türkçe ezan zulmünü unutamıyorum

103 yaşındaki Mardinli Emine Uğurlu, bir asrı aşan hayatında hiç unutamadığı olayın, 30′lu yıllarda ezanın Türkçeye çevrilmesi olduğunu anlattı. Emine Nine, o zaman Ulu Cami′de imam olan eşi Abdurrahman Uğurlu’nun ezanı Türkçe okumadığı için cezaevine konulmasının kendisini çok etkilediğini söyledi.

ÖLDÜRECEKLER DİYE KORKTUM
Emine Nine, Türkçe bilmediği için ezanı Türkçe okuyamadığını söylediği eşinin, bu yüzden askerlerce camide tartaklandıktan sonra hapse konulduğunu belirterek şöyle dedi: ”Günlerce eşim cezaevinde kaldı. Çocuklarımla birlikte tek başımıza kaldık. Onu öldürecekler diye çok korkuyordum.”

Asırlık nine: Türkçe ezan zulmünü unutamıyorum

Bİr asrı deviren yaşı ile hayata sımsıkı sarılan Mardinli 103 yaşındaki Emine Uğurlu’nun hayat hikâyesi ibretlik anılarla dolu. 7 çocuk annesi ve 80 torun sahibi olan Emine Uğurlu, 103 yaşına gelmesine rağmen hayatında hiç unutamadığı olayın, 1930’lu yılların tek partili döneminde ezanın Türkçeye çevrilmesi olduğunu belirtti. Uğurlu, o dönemde Mardin’de Ulu Cami’de imam olan eşi Abdurrahman Uğurlu’nun ezanı Türkçe okumadığı için cezaevine konulmasının onu çok etkilediğini söyledi. O dönemde eşi, Türkçe bilmediği için ezanı Türkçe okuyamadığını ifade eden Uğurlu, bunun için askerlerin eşini camide tartakladıktan sonra cezaevine konulduğunu anlattı. Uğurlu, ”Günlerce eşim cezaevinde kaldı. Çocuklarımla birlikte tek başımıza kaldık. Onu öldürecekler diye çok korkuyordum. Eşimi bile bana göstermiyorlardı. O günleri hala hatırlıyorum. O günlerde açlık, yokluk, her türlü cefakârlığı yaşadık. Camiler kapandı. Ezan Türkçeye çevrildi. Kur’an-ı Kerim okumak bile yasaktı. Ekmek karne ile dağıtılıyordu. Ekmek bulamadığımız zaman aç kalıyorduk. Hayatımın en acı ve zor günleri o tarihte yaşadım. Benim gibi binlerce insan aynı kaderi paylaştı. Artık o günleri hatırlamak bile istemiyorum” dedi.

“EŞİ VEFAT EDİNCE SÜTANNELİĞİ YAPARAK 7 ÇOCUĞUNU BÜYÜTTÜ”
103 yaşındaki Emine Uğurlu, 50 yıl önce eşinin vefat etmesi ardından 7 çocuğunun bakımını üstlendiğini belirtti. Uğurlu, ”Eşim herkes tarafından tanınan bir âlimdi. Babası Hacı Hasan Efendi de Ulu Cami’de imamlık yapmış önemli bir şahsiyetti. Eşim erken yaşta hayatını kaybetti. 7 çocuğumla yalnız kaldım. Çocuklarımın geçimini sağlamak için o zamanlarda sütanneliği yaptım. Yaklaşık 15 çocuğa sütanneliği yaptım. Özellikle eski Bağımsız Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez. Eski Sağlık Bakanlığı müsteşarlığı yapan Sıddık Ensari gibi önemli şahsiyetlere sütanneliği yaptım” diye konuştu.

BİR KEZ DAHA HACCA GİTMEK İSTİYOR
103 yaşına kadar iki defa hacca gittiğini anlatan Uğurlu, konuşmasına şöyle devam etti: ”Hacca tekrar gitmek istiyorum. Yanımda da 4 kişiyi kendi paramla götürmek istiyorum. Cömertliği ve yardımlaşmayı çok seviyorum. Çok şükür namazlarımı aksatmıyorum. Kızımla birlikte kalıyorum. Kardeşlerimin çoğu hayatta değil. Kaç tane torunum olduğunu bilmiyorum. Bu yaşıma geldim. İnsanları çok seviyorum. Hayatı seviyorum.”

TABİÎ ÜRÜNLERLE BESLENİYOR
Emine Uğurlu’nun damadı Müzaffer Şavur ise kayın validesinin sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Şavur, ”Kayınvalidem sağlığına iyi bakıyor. Doğal ürünlerle besleniyor. Yoğurt, pekmezi sofrasından eksik etmiyor. Çok cömert bir insan, başkalarını sevindirmeyi seviyor. Aldığı yaşlılık maaşını çocuklara harcıyor. Bu aralar sütoğlu kalb krizi geçirdiği için çok üzülüyor. Morali yerinde olduğu zaman hafızası da yerine geliyor. Ve bize geçmişte yaşadığı olayları tek tek anlatıyor. Hatta Atatürk’ün Mardin’e gelişini bile anlatıyor. Bu yaşına rağmen yaşamayı ve hayatı seviyor.” diye konuştu.

Haber Kaynağı: YeniAsya





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh