Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz 21, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

On binlerce Müslüman Kürt öldürülmüş, yerinden yurdundan sürülmüş

Yalan Yazan Tarih utansın Onların Karanlık Altın Çağı 1. İstiklal Mahkemelerinin karakuşî zâlimâne adaletsiz hukuksuz kanunsuz vicdansız kararları ile binlerce din adamını, aydını, suçsuz ve mâsum Müslümanı sözde yargıladılar, kimini astılar, kimini zindanlarda çürüttüler. Sanıklara avukat tutmak ve Yargıtay’a başvurmak hakkını tanımadılar. Bugün idama mahkum ettiler ertesi gün astılar. 2. Onların karanlık devrinde halkı n yüzde sekseni köylerde yaşıyordu ve bir tek köyde bile elektrik yoktu. 3. Halk sıtmadan, veremden, bazı bölgelerde frengiden kırılıyordu. 4. Doğru dürüst karayolu ve demiryolu olmadığı için halk sahil şehirlerine vapurla giderdi. Zenginler birinci ve ikinci mevki kamaralarda, fakir halk güvertede yağmur ve kar altında… 5. Açlık, kıtlık, bereketsizlik yaygındı. Bir ara İstanbul’da ekmek vesika ile verilirdi. 6. Saldırgan ve dehşet verici bir dinsizlik yapılıyordu. Ezan okumak bile yasaklanmıştı, sadece Türkçe tercümesinin okunmasına izin verilmişti, Ezan-ı

İftarın en önemli âdâbı yemeğe başlamadan önce Allah’a şükredip dua etmektir.

İftar Âdâbı ve İftar İkrâmı Ramazan ayının en heyecanlı anlarını sahur ve iftar vakitleri oluşturur ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu heyecanı hem kendisi yaşamış, hem de, ashabına tavsiye etmiştir. İftar ve sahur ya¬pılmasını emrederken de, iftarsız ve sahursuz tutulacak oruçlardan ümmetini sakındırmıştır. İftarın en önemli âdâbı yemeğe başlamadan önce Allah’a şükredip dua etmektir. Allah  Resûlü, sırf Allah rızası için bu dünyada kendisine mübah kılınan pek çok insanî lezzet ve zevkten uzak duran Müslüman’ın iftar vaktinde yapacağı duanın kabul olunacağını müjdelemektedir. Müslümanları iftar duasına “Oruçlunun iftar anında reddedilmeyecekbir duası vardır,” (İbn Mace, Siyam: 48) buyurarak, teşvik eden Efendimiz, bizzat kendileri, duruma göre iftar duasını uzatmış, duruma göre ise yalnızca “Bismillah! Elhamduli’llah!” (Besmele ve Hamd) ile bu duayı kısa tutmuştur.

Yunanla Savaşılırken M.Kemal Mal Mülk Derdindeydi!

Yunanla Savaşılırken M.Kemal Mal Mülk Derdindeydi! Fatihin Torunları Yunanla Savaşılırken M.Kemal Mal Mülk Derdindeydi! Üstad Kadir Mısıroğlu ~ Yunanla Savaşılırken M.Kemal Mal Mülk Derdindeydi!(Milletin Mülkünü Zorla Gasp Ediyordu) Onlar sanıyorlar ki… Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar, Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar. Sezai Karakoç Benzer videolari yayinlamaya devam edecegiz

Evet yanlış okumadınız Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkmak için İngilizler’den izin almıştır.

Meclis’i Vahideddin mi açtırdı? Padişahımız, kalbimiz size karşı sadakat ve bağlılık duygusu ile dolu olarak, tahtınızın etrafında her zamankinden daha sıkı bir sadakatle bağlanmış bulunuyoruz. Toplantısının ilk sözü padişahına bağlılık olan bu Meclis’in son sözünün de bundan ibaret olacağını yüce kapılarına en büyük ve alçak gönüllükle arz eder. AHMET ANAPALI Her şey, 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes antlaşması gereği, 15 Mayıs 1919 Perşembe günü İzmir’in Yunan askerleri tarafından işgali ile başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün hatıralarından ve Nutuk’tan anladığımız kadarıyla Mustafa Kemal Paşa’nın paravan bir vazife ile Samsun’a çıkması ve bu vazifenin Padişah Mehmet Vahideddin Han tarafından bilinmesi ve devrin Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa tarafından onaylanması artık herkes tarafından bilinen bir hakikat… İzmir’in işgalinden bir gün sonra, İngiliz deniz subayı John Bennett Godolphin tarafından verilen vizeyi cebine koyarak (Evet yanlış okumadınız Mustafa Kemal Paş

Suriye’yi nasıl terk etmiştik?

Suriye’yi nasıl terk etmiştik? TARİHİN BU KISMINI OKUMADINIZ MUTLAKA OKUYUN VE PAYLAŞIN UZUN DİYE OKUMAZSANIZ ÇOK ŞEY KAYBEDERSİNİZ... Suriye sınırında yeni bir Kürt devleti oluşumu Türk hariciyesini alarma geçirdi. Güney sınırımızın doğusunda artık varlığı resmileşti sayılan Kürt bölgesinin ardından bu defa batıda Türkiye’nin de desteklediği Özgür Suriye Ordusu’ndan PYD’ye Kürtlere geçmi ş durumda.. Türkiye bu durumda ne yapacak? Kuzey Irak’ta olduğu gibi kırmızı çizgilerimiz var, çiğnetmeyiz diye efelenecek mi yoksa bölgenin yeni hakimleriyle uzlaşma yoluna mı gidecek? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şu kadarını söyleyeyim ki, eski Türkiye olsa bu sıkıntıları yaşamazdık! Bu gibi netameli durumlarda tarafsızlığımızı ilan eder, bekle gör politikasına geçerdik. Ancak hem Irak’ta, hem de Suriye’de Türkiye açıkça taraf ülkelerden biri oldu ve sıkıntıya düştü. Bu demek değildir ki, Türkiye eskisi gibi renksiz, silik bir dış politika gütsün, tarafsızlık görüntüsü altında oportünizm yapsın.