Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 16, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Abdurrahim Karakoç.. AVRUPALI dedikleri

Yalan Yazan Tarih utansın AVRUPALI Yeni bir afyondur yenen her lokma Biber avrupalı, tuz avrupalı. Gülücükler sahte, kirpikler takma Dudak Avrupalı, göz Avrupalı. Bebeklikte benliğini yitiren Tepe tepe tepemizde oturan Bizi çıkmazlara alıp götüren Ayak Avrupalı, iz avrupalı. Birisi diskoda içer, kıvırır Birisi kulüpte konken çevirir Yapmasını bilmez, yıkar devirir Ana avrupalı, kız avrupalı. Kalıba uydurdu uyduklarımız Yazmakla bitmez ki duyduklarımız Paris modasıdır giydiklerimiz Astar avrupalı, yüz avrupalı. En mahrem yerlerin kalktı örtüsü Beş santim tırnaktır ellerin süsü Bütün bunlar medenîlik ölçüsü Cilve avrupalı, naz avrupalı. İster sâri deyin, isterse irsî, Büyük revaç buldu makbulün tersi Duyduğumuz 'okey,adiyö,mersi' Ağız avrupalı, söz avrupalı. Her gün karşımıza on zıpır çıkar Bağırır,çağırır,devirir yıkar Dinler kulağımız, gözümüz bakar Sürü Avrupalı, yoz avrupalı. Başımız ayıkmaz binlerce halttan Örf,adet gemimiz delindi alttan Analar Muğla'dan, Van'dan, T

Arnold J. Toynbee'den Harf İnkilâbı'na dair

Arnold J. Toynbee'den Harf İnkilâbı'na dair Meşhur İngiliz Tarihçisi Arnold J. Toynbee “A Study of History” (ülkemizde "Tarih Bilinci" olarak kitaplaştırılmıştır) isimli kitabında Harf İnkılâbını değerlendirerek “Türkler harf inkılâbıyla kendi kaynaklarına el atmak husûsunda yabancılardan farksız oldular” demekte ve şöyle devam etmektedir: Günümüzde Hitler, kendi düşüncesine karşı olan bütün ilm î hazîneleri kökten yok edip kaldırmanın yolunu tutmuştur. Ne var ki, matbaanın îcadı bu faaliyetleri bir nevi imkansız hâle getirmiştir. Hitler’in çağdaşı olan Mustafa Kemal ise, hedefini gerçekleştirmek için en başarılı ve en akıllı yolu seçmiştir. Türkiye’nin başkanı, vatandaşlarının eskiden mîras aldıkları kültür ve medeniyetin havasından kafalarını kurtarıp çok kuvvetli bir şekilde batı medeniyetinin potası içinde şekil almalarını istemiştir. Böylece alfabenin değişimi, kütüphânelerin yakılması yerine geçmiştir. Bundan sonra Türk kütüphânelerini yakmaya lüzum kalmamıştır.

Vahdettin Atatürk'e kaç para verdi?

Vahdettin Atatürk'e kaç para verdi? Önümde 13 Haziran 1995 tarihli Sabah gazetesinin 26. sayfasının fotokopisi var. Sayfanın manşeti "Vahdettin hain değildi"... O tarihlerde Sabah'ta çalışan Nuriye Akman, 11 ila 14 Haziran 1995 tarihlerinde "Milli Mücadelenin iki yüzü" başlıklı birkaç günlük bir röportaj yayınlıyor. Röportajın konukları "damarlarımı kesseniz Atatürk diye akar" diyen Cemal Kutay i le gene "sıkı Atatürkçü" İsmet Bozdağ... İki Atatürkçü Kurtuluş Savaşı'nı, Vahdettin'i, 19 Mayıs'ı, Nutuk'u çok farklı değerlendiriyor. Ben o tarihlerde de bu değerlendirmelerin üzerinde uzun uzun durmuştum. Sonra da o yorumları "Birinci Cumhuriyet Üzerine Notlar" adlı kitaba aldım. Nuriye Akman Cemal Kutay'a soruyor: "Siz bugün Vahdettin'i vatan haini kategorisine sokmuyorsunuz?" Kutay cevap veriyor: "Elbette hain değildi. Dünyanın en namuslu adamlarından biriydi. Ölürken yastığının altından paras

Yusuf Altunbay dan PAŞAYA ŞİİR

Yusuf Altunbay   PAŞAYA ŞİİR İbâdetsiz din bulduysan, paşa nefsine göre,Oruç İslâmın şartı... tutmuyorsan bana ne?Hakikaten benim, gözüm olsa haramda,Çağdaşlıktan dem vurur "soyun" derim sana da."Sırattan sarhoşken de geçerim" diyorsun,içkili hâline bak! Sıratı meyhâne sanıyorsun.Kur'an'da mı yazıyor, Hangi Kitaptan sordun?İşkembeden mi attın, Nutuk'tan mı konuştun?Elbette ki özgürsün her tür haltı yemeye;Mecbur musun be adam, "Müslümânım" demeye?Âyeti anlattım diye soğuyacaksanız dinden,Zâten putperestliğe, hazır mışsınız dünden...Atan dâhiydi âmennâ.. Takiyye'nin kralını yapardı;Yobazlık yarışı olsa, madalya'yı kapardı...Dizginleri alana dek Hilâfete, Şeriat'a "eyvallah"Köprüyü geçtikten sonra, Allah'a bile "yallah!" "Al gülüm, ver gülüm" ile kahramân olan atan,Osmanlı'yı yıkmadan evvel, meteliksiz biriydi.Mısır, Sudan, Musul, Kerkük, elden gitti gideli,Üç beş yılda kârun oldu, bunlar neyin be

Doğum Günü Hediyesi (sonu goz yasi)

Doğum Günü Hediyesi Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı; “Biraz bekleyeceksin hocam. İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum.” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selâm verdikten sonra, fırıncının tezgâhına yaklaşarak; “Ekmeklerimi alayım! Benim ikizler acıkmıştır.” dedi. Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgâhın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden 4-5 tane çıkardı. Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgâhın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu. Fırıncıya sordum: - Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak dedin ya!.. - Bayat ekmekleri kendisi istiyor. Çok fakir bir adam. Ona bayat ekmekleri yarı fiyatına veriyorum. - Kim bu adam? - Kendi

Süleyman (a.s.) ile Karınca

Süleyman (a.s.) ile Karınca  Bir gün Süleyman Peygamber (a.s) bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar.  Karınca da,  "Bir buğday tanesi yerim" diye cevap verir. Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekilde şişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır. Acaba neden yemedi? Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s) karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar. Karınca da, "Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c) verirdi. Ben de O'na güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden de bir yıllık yi

Isgal altinda

Yalan Yazan Tarih utansın Kudüs işgal altında iken İstanbul işgal altında değilmi?İbadet şehri olan İstanbul'da gaylar,travestiler,pavyonlar,b irahaneler,diskolar,meyhaneler ,genelevler,İstanbul'da bunlarla işgal edilmiş durumda ve artık normal yaşantının bir parçası kabul edilmiş..