Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HİÇBİR ŞEYİN SAHİBİ BİZ DEĞİLİZ

“ALDIĞIMIZ NEFESİ BİLE GERİ VERİYORSAK HİÇBİR ŞEY BİZİM DEĞİL...”  Necip Fazıl Kısakürek                                                İlk okuduğumda irkildim. Üşüdüm, ürperdim, korktum. Başım döndü, bastığım yer ayaklarımın altından kayıyordu sanki. Bir boşluk oluşmuştu hızla düşüyor muydum yoksa aşağıdan hızla bir rüzgar beni yukarılara doğru savuruyor muydu bilmiyorum. Neden bu kadar etkilenmiştim? Kafamın içinde bir sürü soru ve cevap yer mi değiştiriyordu? Birşeyler yerine mi oturuyordu? Bir kere daha bu duygu seliyle oradan oraya savrulduğumu hatırladım, Zincirlikuyu Mezarlığı’nın kapısının üstündeki yazıyı okuyunca; “Her Canlı Bir Gün Ölümü Tadacaktır”. Doğruydu. Dünyaya gelmiştik ve

Nedir bu CEMAAT diğer adıyla HİZMET dünden bugüne Fethullah Gülen

Nedir bu CEMAAT diger adiyla HiZMET Etkili bir yaz ı  okuman ı z ı  tavsiye ederim Türkiye ileride çok daha iyi analiz edilecek değişik bir zaman diliminden geçiyor! Birkaç yıl sonra bu dönemin filmleri, dizileri, şarkıları yapılacak. Kitapları yazılacak! Ama şimdi hepimiz "neler olduğuna" kafa yoruyoruz! Nereye gittiğimi zi, finalde bizi neyin beklediğini bilen çok az! Gelin isterseniz ortaya saçılan bunca TAPE arasında seyahatimizin SON DURAĞINA doğru gidelim... Ama önce nereden gelindiğini hatırlayalım... Öyle ya "SON ÇETE " denilen yapının serüvenini bilmeden geleceği okumak hiç kolay değil! Fethullah Gülen, İzmir Kestanepazarı'nda doğdu!

En mükemmel canlı İnsan oğlu gercek bir MUCİZEDİR

Bu  MUCİZEY İ   tanıyalım  * İnsan vücudunda 100 trilyon hücre var. * Bu hücrelerden 50 milyonu her saniye yenilenir. * Her hücrede ise 15 milyar atom var. * Kalp, kanı 30 metre yüksekliğe fışkırtabilecek kadar güçlüdür. * Kalp 1 dakikada vücudumuzdaki kanın tamamını devirdaim eder. * Kan 1 günde vücudumuzda tam 96 bin 540 km yol alıyor. * Toplam alyuvar sayısı (eritrosit) 25 trilyon * Toplam akyuvar sayısı (lökosit) 25-100 milyar arası

Osmanlı Hanedanı'ndan hiç kimse kalmayacak

OSMANLI TORUNLARI & OSMANOGULLARIN DRAMI     Osmanli 'nin o hasmetli ve izzetli insanlarinin torunlari bir gecede Avrupa'ya atildigi zaman, kimse onlarin halini hatirini sormadi. Hanedan sülalesinin erkekleri ekseriyetle askerdi, meslekleri disarida geçmedi. Burad aki mallari da tarümar edildi. Ayrilacaklari gece evlerini soydular ve Türkiye'nin disinda hepsi aç birakilip öz vatanlarindan uzakta ölüme terkedildiler.    Hanedan mensuplarindan çogu, Sultan Vahidettin basta olmak üzere Sam'da Paris Camii'nde cenazesi 10 sene beklemistir. Kendisi öyle vasiyet ettigi için Selimiye Camii Serifinin avlusunda medfundur. Halife Abdülmecid Efendi Medine'de Cerinet'tül Bakiye defnolunmustur. 1944'den 1954 e kadar mücadele edilmistir. Bir Ali Osman'a yakisan da böyle vatan topragina gömülmeyi istemektir.

TÜRK MİTOLOJİSİNDE EFSANEVİ UÇAN AT (TULPAR)

TÜRK DESTANLARINDA KANATLI AT (TULPAR) Türk destanlarında kahramanlar kadar atlar da olağanüstü güçlere sahiptirler. Bu atların bilinen en önemli özelliği uçabilmeleridir. Beyaz kanatlara sahip olan bu atlar aynı zamanda insanların dilinden anlarlar ve hatta onlar gibi konuşabilirler. Sahip oldukları bu olağanüstü özellikler sayesinde sahiplerini her türlü kötülüklerden korurlar ve ölümlerden kurtarırlar. Uçabilen bu efsanevi atlar Türk destanlarında “TULPAR” adıyla bilinirler ve genelde beyaz veya kara (tek renk) bir at olarak tasvir edilirler. Eski Türk halklarından Başkurtlar’ın inançlarına göre rüzgardan bile hızlı uçan Tulparlar’ın kanatlarını kimse göremezdi. Eğer

MUTLULUĞUN TARİFİ günümüz insanı bu yazıyı okumalı

MUTLULUĞUN TARİFİNİ NOT EDER MİSİNİZ? Yemek tarifi veriyor gibi oldu değil mi? Birkaç adet sebze adı, biraz yağ, üstünü  kapatana kadar su ve baharatları ekledik mi en lezzetli yemekleri yapmış oluruz.  Sıcak servis etmeyi de unutmayalım tabi.  Peki tarifine bu kadar kolay  ulaşabildiğimiz yemekler kadar kolay mıdır mutluluğun tarifi? Yoksa herkese göre  değişir mi ya da bugün varken yarın yok olabilir mi, anlık bir durum mudur yoksa  sürekliliği var mıdır, kolay mıdır zor mudur, birkaç satırlık genel bir tarifle herkes  mutlu olabilir mi? Bilimsel bir açıklamaya göre insanoğlunun yaşama amacı mutluluğu yakalamaktır.  İçgüdüsel olarak hareket eden insan, nerede kaç yaşında ve ne durumda olursa olsun  mutlu olmak ister. Mutluluk, aranılan ve beklenilen, içinde bulunulmak istenilen

Çocuk Müslüman İsmi Josef bunun adı Dinlerarası Diyalog

Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü İngiltere’den gelen bir haber doğrusu bendenizi üzdü ve kaygılandırdı. İngiltere’de yaşayan Müslüman bir Türk ailesi… Namaz kılıyorlar, oldukça dindarlar… Bu aile, hangisi olduğunu söylemeyeyim din i bir cemaate mensup… Bundan birkaç sene önce bir erkek çocukları oluyor, hangi ismi verelim diye bir yere soruyorlar, istişare neticesinde çocukcağıza Josef (Joseph) ismi veriliyor. Bir Hristiyan ismi. Yadırgayanlara, Josef bizdeki Yusuf’un karşılığıdır, bunda bir sakınca yoktur cevabını veriyorlar. Müslüman Çocuğuna Josef İsmini Koymuşlar! Evet, onlar Josef derler, biz Müslümanlar Yusuf deriz. Onlar Abraham derler, biz İbrahim deriz. Onlar Jesus derler, biz İsa deriz. Onlar Moses derler, biz Musa deriz. İslam tarihinde, Müslüman bir ailenin çocuğuna Josef, Abraham, Jesus, Moses ismini verdiği görülmemiştir. Musevîliği veya Hristiyanlığı bırakıp Müslümanlığa geçen Batılılar isimlerini değiştirerek Müslüman isimleri alırken; Müslüman bir ailenin çocuğuna J

Osmanlıdan günümüze eğitim

Hepimiz okuduk okutulduk bakal ı m neler değ ismiş   /   Eski eğitim-yeni öğretim Osmanlı’da ilkokula başlama yaşı dört ilâ altıdır. Bu zamana kadar çocuk ruhen eğitime hazırlanır, okula başlama günü geldiğinde de merasimle evinden alınır, bütün öğrencilerle, velilerle birlikte şarkılar, marşlar  eşliğinde okula gidilirdi… Buna “Âmin Alayı” denirdi. İlkokul süresi genel olarak dört yıldı. Ancak yıllar değil “öğrenme” esas alınır, çocuk temel bilgileri alana kadar ilkokulda okurdu. İlköğretim fakir çocuklara ücretsiz (artı iki öğün yemek, elbise ve cep harçlığı), varlıklı ailelerin çocuklarına ücretliydi. Okulları daha ziyade vakıflar kurardı. Genel bir eğitim programı elbette ki vardı, ama her okul istediği konulara ağırlık vermekte özgürdü. Kimi musikiye, kimi lisana, kimi sanata, kimi din bilgilerine ağırlık verir, okullar vakıflar tarafından açıldığı için müfredat, vakıf sahipleri tarafından belirlenirdi.

Osmanlı Padişah Anaları

Padisahlar ve yaptiklari evlilikler    nesli bozdu diyenlere verilecek cevap 1. Padişahlar “yabancı kadın” almadı, çünkü Osmanlılar’da “yabancı” demek “gayr-i Müslim (Müslüman olmayan) demektir. Yani “Müslüman” ol an her kadın ve erkek “yabancı” olmaktan çıkar, önceki dini ve milliyeti ne olursa olsun, memleketin ve devletin “asıl sahibi” haline gelir. 2. Padişah anaları, sadece kendi dönemlerini değil, çağları kuşatıp kucaklayan bir hayır anlayışının da öncüleridir. Bu alanda hem örnek, hem de önder olmuşlar, toplumu “yardımlaşma”ya teşvik etmişlerdir. 3. Her alanda ve her anlamda millete örnek/önder olabilmeleri için, padişah eşlerinin çok iyi bir eğitim sürecinden geçmeleri,

170 yıl sonrası ve kuruş'un hesabı (okumayan kalmasın) bu senin yaşadığın dünya

Ben  hiç yadırgamadım okuyunca sen de fikrini yaz Adam 18 yaşında bir Museviydi. Köy kilisesinde ayin eşyası muhafızıydı. Derken simsarlık şirketi kurdu. Baktı "Petrol" diye bir şeyler konuşuluyor. Gitti, Petrol komisyonculuğu diye bir ofis açtı. Durmadı, rüşvetle PARA'yla demiryolu taşımacılığı haklarını aldı. Ekonomik olarak çok daha ucuza petrol satma imkanına kavuştu. Ucuz demiryolunu kullandırtmadığı rakipleri b attı. İflasçılardan ona ateş edenler oldu, kolundan yaralanarak atlattı. Öldüğünde yaklaşık 200 milyar dolarlık bir servet bıraktı. Parayı mezara götüremedi ama bugün evlatları insanları mezara götürüyor. Demiryollarını kirli yollarla ele geçiren babalarından öğrendikleri metodlarla dünyada savaşlar çıkarıyorlar. Nerede petrol varsa oraya dalıyorlar. Onlar Musevi Rotschild Hanedanlığına bağlı Rockfeller ailesi. 1830'lu yıllarda petrol işine giren ve tüm ABD piyasasını tekeline alan kişi ise John Davison Rockfeller. Ve 170 yıl sonrası...

Çünkü islâmlık terakkiye (ilerlemeye) manidir.

Şark Fatihi Kâzım Karabekir – Nasıl Hıristiyan olacaktık? Kazım Karabekir, 1923 senesinde mecliste yaşadığı ilginç bir olayı şöyle anlatıyor:  Tevfik Rüştü bey konuşuyordu: “Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım.. Kimseden korkmam.. Teşkilâtı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır..” diyordu. Ben söz aldım ve sordum: “Teşkilâtı Esasiyede dinimizin İslâm olduğu yazılıdır. Tevfik Rüştü bey? Hangi kanaati haykıracaksın? Teşkilâtı Esasiye’ye hangi dini yazdıracaksın?… Hıristiyanlığı mı? Mahmut Esat Bey söz aldı ve sertçe cevap verdi: “Evet hıristiyanlığı… Çünkü islâmlık terakkiye (ilerlemeye) manidir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve bize kimse de ehemmiyeti vermez..” dedi. Ben söz alarak dedim ki: “İslâmlığın terakkiye mani olduğu Avrupalıların uydurmasıdır. Bu meseleyi istediğiniz kadar münakaşa edebiliriz. Fakat münakaşaya tahammülü olmayan bir mesele varsa, din değiştirme gayretidir. Netice İslâm kalırsak mahvolmayız, fakat din değiştirme oyunuyla bizi, kolay mahvedebili

Geçmişten günümüze mehter

Mehter ân  Osmanlılarda, askerî mûsikîyi icrâ eden topluluk.     Farsçada mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzâm (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Kelime Türkçede mehter, çoğulu olarak da mehterân şeklinde kullanılmıştır. Mehter, bölüklere ayrılır, aynı çalgı âletini çalanlar, alemdârlar birer bölük teşkil ederlerdi.       Her bölüğün “ağa” tâbir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubaşına ise “Baş Mehter Ağa” denirdi. Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı. İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki, bundan ayrı olup, “Mehterân-ı Hayme” denilen Saray Çadırcılarının başıdır. Mehter teşkilatı, “emir-i alem”e tâbiydi. Türkiye Selçukluları sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud 1284 yılında gönderdiği bir fermanla Osman Gâziye; Eskişehir’den Yenişehir’e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havâlisini sancak olarak verdi. Fermanla birlikte Osman Gaziye emirlik alâmeti olan “tuğ”, “alem”, “tabl” ve “nakkâre” de gönderilmişti. Ferman, Osman Gâziye Eskişehir’de bir ikindi vakti takdim edild

Makale yazarları aranıyor

MAKALE YAZARLARI ARANIYOR Din, tarih ve kültür ile ilgili konularda bilgi sahibi iseniz siz de hemen makale yazmaya başlayabilirsiniz.     Evden yazarak kazanabilirsin  Ortalama 300 kelimelik makaleler şeklinde yürütülen çalışmalarımızda, makale yazma sınırı size ait. . Aradığımız en önemli özellik yazıların özgün ve kaliteli olması.  Tercihen üniversite öğrencileri öncelikli olsa da din, tarih, ve kültür ile ilgili konularda bilgisi olan ve öğrenmeyi seven kişiler de başvuruda bulunabilirler.       Makale yazarlığı için başvuran kişilerin; dil ve imla kurallarını iyi şekilde kullanıyor olması gerekir. İçi boş cümleler ile makaleleri dolduranlar ile çalışma yapılmayacaktır. Kopyala-yapıştır yazılar kesinlikle kabul edilmeyecektir. Makalelerin daha önce hiç bir yerde yayınlanmamış olması ve tamamen özgün cümleler ile yazılmış olması gerekmektedir.     Makale Yazarlığını Kimler yapabilir? Neler Gereklidir? Yazı yazmayı seven ve kendisine güvenen herkes yapabilir.

Sadece bugün seviyorsan zaten sevgili değilsin SEVGiLiLER GÜNÜ

  İSLÂM'DA SEVGİLİLER GÜNÜ  ASLA YOKTUR  14 Şubat sevgililer günü kutlamak günah mıdır? Sevgililer gününün islamdaki yeri. Dinimizde sevgililer günü var mıdır? 14 Şubat Sevgililer günü kutlamalarının islamda yeri yoktur. Sevgililer günü, anne baba günleri ve doğum günü gibi günleri kutlamak ve bu merasimlere katılmak kişinin imanını zayıflatan küfür şiarlarıdır. “Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah’ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini Müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, dinî merasimlerinden bir şeye uygunluk göstermenin imanı bozan boyuttan arz edeceği haber verilir” (el-Fetâva el-Hindiye, IV. s. 342; XIV, s. 407 Peygamber efendimiz (s.a.v) hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

Kesilen kol ve bacaklar ibretlik yazı Belçika Marifeti

  Kral Leopold’un Afrika’daki cinayet  ve i ş kence belgeleri Bu fotoğraf 1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, bir din adamı tarafından gizlice çekilmiş. Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için c ezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.

Medyada onlar, finans ve bankada onlar kripto (gizli) Yahudiler

Türkiye'de bir buçuk milyon kripto (gizli) Yahudi bulunuyor. Türkiye İsrail münasebetleri konusunda tam bir kafa karışıklığı var. Bazıları one minute ç ıkışlarına bakarak, iki devletin ilişkilerinin kötüleştiğini sanıyor. One minute, buzdağının su üzerinde göze görünen yüzde bir kısmıdır, yüzde doksan dokuzu görünmez. İsrail ile Türkiye arasında çok gizli tutulan anlaşmalar bulunmaktadır. Bunlar yürürlüktedir. BOP çerçevesi içinde ABD Ortadoğu'da bir takım manevralar çevirmekte, Türkiye'yi bu konuda kullanmaktadır. Türkiye'deki resmî Yahudi sayısı şu anda 15 bin civarındadır. Bunların yanında bir de bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunmaktadır. 1. Sabataycılar. 2. Alevî Bektaşi kılığına girmiş Yahudiler. 3.Müslüman görünen Kürt Yahudileri.

Hıristiyan dünyası için bayram günü BÜYÜK KARTAL ÖLDÜ !

Büyük Türk'ün ölümü   Gavurun bayram g ü n ü Benim ATAM Osmanli Karamani Mehmet Paşa, Sultan'ın ölümünü umutsuzca saklamaya çalışsa da, haber kısa zamanda Venedik'in İstanbul'daki elçisi Nicolo Coco'ya ulaştı. Coco'nun, Düka Giovanni Mocenigo'ya yazdığı ve bir Venedik kadırgasının k aptanıyla yolladığı mektup Venedik'e 29 Mayıs'ta vardı: Konstantinopolis'in düşüşünden tam yirmi sekiz yıl sonra. Kaptan, Ducale Sarayı'na gidince, Düka'nın Signoria'da toplantıda olduğunu söylediler, ama o toplantı salonuna dalıp haykırdı: "Grande Aquila e morte!" (Büyük Kartal öldü!). Mektubu okuyan Düka, San Marco çan kulesindeki maragona'nın (Venedik halkına saat başlarını, bir dükanın ölümünü, bir de düşman filosunun göründüğünü duyuran) büyük çanın çalınmasını emretti. O gün marangona ilk kez iyi bir haber veriyordu; az sonra bütün Venedik olağanüstü bir coşkuyla,

Sen Kimsin Biz Kimiz

 Ben Müslümanım ben Türküm diyenlere  Okuyalım kendimizi tanıyalım SEN, Osmanli Tugra ''Siz insanlar için çikarilmis en hayirli bir ümmetsiniz, iyiligi emreder, kötülükten vazgeçirmege çalisirsiniz.. Çünkü Allah’a inaniyorsunuz..'' Fermaninin sahibisin!.. SEN, ''Alemlere rahmet olarak gönderilen'' ve dehsetli mahser gün ü herkesin ''Nefsi! Nefsi!'' diye çirpinacagi bir zamanda, secdelere kapanip; ''Ümmetimi isterim Ya Rab!.. Ümmetimi bagislamadikça kalkmam'' diye feryad edecek olan Habib-i Kibriya’nin ümmetisin!.. SEN, Resûlullah’in ashabina; ''Orduya yardim ediniz'' dedigi zaman, bütün servetini alip getiren ve Peygamberin ''Çocuklarina ne biraktin?..'' sorusuna; ''Allah’i ve Resûlünü biraktim Ya Resûllullah!'' cevabini veren Hz. Ebûbekir’in yolundasin!.. SEN, Devlet reisi oldugu halde, içi su dolu bir tulumu sirtina yüklenerek halk içinde dolasan ve oglunun

Borç alan emir de alır ABD ve Paralel yapı

Yanlış hesap Bağdat’tan döner. USA’nın şemsiyesi altında gölgelenirken. Yanlış hesap Bağdat’tan döner. Hani derler ya, “Borç alan emir de alır” diye. “Kimin ekmeğini yiyorsanız, onun kılıcını çalarsınız” diye de bir söz vardır. Amerika’nın şemsiyesi altında gölgelenerek yapacağınız İslamcılık, ABD’nin çizdiği çerçevenin dışına çıkmaz.. Çıkamaz! “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur” denmiştir.. Laden’i hatırlayın! Üsame b. Laden, ABD’ye  gidip gelmiyor mu idi! Hatta Afgan cihadına, Stringerleri ABD’den alıp gelen Üsame b. Laden değil mi idi! Usame b. Laden ailesi hem de Neoconların kalesi sayılan Cumhuriyetçi Parti’nin seçtiği başkan G. Bush değil mi idi? Peki ne oldu da, Sovyetlere karşı Afgan direnişine destek veren ABD, hem de Demokratların iktidara gelmesinden sonra düşman ilan edildi.. Dönelim şu Yasin El Kadı hikayesine. Hani şu başbakanın kefil olduğu kişi!. Suçunun büyüklüğü anlaşılıyor. Kadı ailesi Muhammed Kutup ve Seyyid Kutup’un ailesine de sahip

Modaya Uygun Google Glass

GOOGLE GLASS NED İ R NASIL ÇAL I ŞIR Herkese merhaba bu yaziyi paylasma sebebim bu Google Glass denen alete olan merakim ve ciktiginda satin alip bu sayfalarda detayli inceleme yazacagim. Google Glass’in marifetleri 2014‘ün en çok rağbet gören tüketici elektronik ürünlerinin giyilebilir ya da takılabilir bilgisayarlar olması bekleniyor. Merakla beklenen Google Glass de bunlardan biri. Google, İnternet bağlantılı gözlükleri bu yılın sonuna doğru Amerika’da piyasaya sürmeden önce daha ‘modaya uygun’ hale getiriyor. Şirket, farklı renlerdeki yeni numaralı gözlük cam ve..... çerçevelerini tanıttı: Glass’in daha önceki modeli, titanyum bir banda monte edilmiş şekildeydi. Cihaz, burun köprüleriyle aynı bir gözlük gibi kullanıcının burnuna oturuyordu. Ancak gözlük camı olmayan bu çerçeve modeli birçok yerde alay konusu olmuştu.

17 Aralık mı dershane mi bu Husumeti derinleştiren

Bunlar ı n derdi  ne Dershaneler mi   17 Aralık m ı Ne kadar abes bir tartışma: “11 yıldır tanıyamadığınız Gülen hareketini, şimdi mi tanıdınız?” Veya tam karşı cepheden dile getirilen, aynı itirazın değişik versiyonu: “Şimdiye kadar övdüğünüz AK Parti iktidarını, şimdi birden bire niye yerden yere vuruyorsunuz?” Bu iki söylemin de altını dolduracak, o kadar bol malzeme var ki.. Çok eski yıllara gitmeye gerek yok.. Fetullah Gülen ’in, daha Ekim ayı sonunda, rahatsızlığı sebebi ile kendisine geçmiş olsun dileğinde bulunanlar için yayınlattığı “teşekkür”de söyledikleri.. Bunlara baktığınızda... 

Facebook sonu mu geliyor? 10 yaşında, ama günleri sayılı mı?

Facebook 10 yaşında  Fakat 11. yaşgününü kutlayacak kadar yaşayıp yaşamayacağına dair spekülasyonlar devam ediyor. Son araştırmalara göre Facebook 'un günleri sayılı. Facebook ise basında geniş yer bulan bu tür araştırmaları yalanlayacak verileri titizlikle gündeme hazırlıyor. Örneğin Princeton Üniversitesi'nden araştırmacılar Google verilerine dayanarak önümüzdeki üç yıl içinde Facebook'un kullanıcı sayısının yüzde 80'ini yitireceği öngörüsünde bulununca Facebook hemen buna karşılık verdi. Şirkete bağlı çalışan bilim insanları aynı yöntemi kullanarak Princeton Üniversitesi'nin 2021'de hiç öğrencisi kalmayacağını ve 2060'da dünyadaki bütün havanın yitirileceğini söylemenin mümkün olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, "Tüm araştırmalara eşit yaklaşılmadığını ve bazı analiz yöntemlerini kullanarak

Siyasette Cemaatlerde ve heryerde Takiyye nedir kimler nasıl yapıyor

 Mübah ve haram olan takiyye Takiyye kimlere karşı yapılır? Mübah ve haram olan takiyye       Takıyye ,   inancının aksini söylemektir. Buna  Müdara  da denir. İnancını, görüşünü, partisini, grubunu, gittiği yolu saklamak demektir. Sırrını açıklayan kimse, çok defa söylediğine pişman olur, üzülür. İnsan, söylemediği sözünün hâkimidir, söylediğinin ise, mahkumudur. Keşke söylemeseydim der ama iş işten geçmiştir. Malı ve eşyayı emin olarak saklayan çok insan, sır saklayamaz. Hiç ummadığınız kimse, gizli sırlarınızı açıklayabilir. Onun için eskiden,   Zehebini, zihabını ve mezhebini gizli tut   derlerdi. Yani paranı, dini inancını, siyasi görüşünü, grubunu gizli tut demektir.      Takiyye; İhtiyat, korku ve gizlenmek mânâsına olup,....

İstanbul’a gelen Ruslar

Zoru Başarıp Devleti Yıktıktan Sonra I. Dünya savaşının başladığı günlerdi!... Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile Harbiye Nazırı Enver Paşa ne düşündülerse, sâbık Padişah II. Abdülhamid Hanın, harp hakkındaki bilgi ve tecrübelerine başvurmayı uygun buldular. Bu maksatla İshak Paşayı Beylerbeyi Sarayına gönderdiler. 33 sene gibi uzun bir müddet Avrupa siyasetine hakim olmuş Sultan II. Abdül hamid Han cevabında: “Bu vaziyette artık benim verebileceğim bir fikir, tavsiye edebileceğim bir tedbir kalmamıştır. Zira bu zavallı devlet, harb-i umumiye sürüklendiği gün münkariz olmuştur. Sizi bana gönderenler, harbe girmeden önce göndermeliydiler.

Yanlışları Düzelten Cebrail Aleyhisselam

Cebrail Aleyhisselam Yanlışı Düzeltirdi Dinimizin emir ve yasaklarınınhepsi Kur’ân-ı kerîmden çıkmaktadır. Kur’ân-ı kerîm, bütün Peygamberlere gönderilmiş olan, bütün kitâblardaki ahkâmı ve dahâ fazlasını kendisinde toplamakdadır. Kur’an-ı kerimdeki ahkam üç kısımdır: Birinci kısım, ilim ve akıl sahiblerinin anlıyabileceği açık hükümler. Kur’ân-ı kerîmdeki ikinci kısım ahkâm açıkca anlaşılmaz. İctihâd yolu ile meydâna çıkarılabilir.  İctihadda, Eshâb-ı kirâmdan biri, Peygamberimize uymayabilirdi. Fakat bu ahkâm, Peygamberimiz zamânında hatâlı ve şübheli olamazdı. Çünkü, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelerek, yanlış olan ictihâdlar, Allahü teâlâ tarafından hemen düzeltilir, hak ile bâtıl birbirinden hemen ayrılırdı. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” âhırete teşrîfinden sonra meydâna çıkarılan ahkâm ise, böyle olmayıp, doğru ile yanlış ictihâdlar karışık kaldı.  Bundan dolayıdır ki, vahy zamanında ictihâd olunan ahkâmı, hem yapmak, hem de inanmak lâzımdır. Peygamberimizden sonr

Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin en iyi müşterileri arasında

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “en iyi müşterileri” arasında yer alan Türkiye, 2013 yılında yapılan başvuru sıralamasında belirgin şekilde geriledi. Genelde, ilk sırayı uzun süredir hiçbir ülkeye bırakmayan Rusya’nın ardından ikinci sırada yer alan Türkiye, AİHM’nin 2013 verilerine göre beşinci sıraya geriledi.   AİHM istatistiklerin yansıyan bu gerileme Türkiye açısından bir ilk olma özelliği taşıması açısından oldukça önemli.    Bu rakamlar da Türkiye’yi, Rusya, İtalya, Ukrayna ve Sırbistan’ın ardından beşinci sıraya yerleştirdi. AİHM’ye göre Türkiye’nin 2012’de 16900 olan başvuru sayısı 2013’te 10950’ye geriledi.