OSMANLI ŞERBETİNİN TARİHÇESİ..; Şerbet Osmanlı’da günlük yaşantıyı, geleneksel davranış kalıplarını etkileyen; Sultanın sofrasından fakir sofrasına kadar eksik tutulmayan, çeşit çeşit yapılan, her evde, her zaman ansızın gelen misafire sunulması gereken en önemli ve leziz ikramlardan biriydi. Topkapı Sarayı’na sonradan eklenen “Helvahane" ile mutfak adeta bir tatlı, şurup ve şerbet laboratuvarı halini aldı. Sarayın en gözde şerbetleri gül, zambak, menekşe, fulya, yasemin, muhabbet, iğde ve nilüfer çiçeklerinden yapılırdı. Özellikle tatlı suda yetişen ve çok kısıtlı miktarda bulunan nilüfer çiçeğinden yapılan şerbet aynı zamanda akıllara durgunluk verecek bir reçete idi. Batı’da şarabın günlük hayat ve şölenlerde aldığı yeri Osmanlı’da şerbet çok rengin ve zengin bir çeşitlilik ve lezzetle yerini almıştı. Tadı, rengi, kokusu, soğukluğu ve sunumuyla Osmanlı sofralarının tarihsel zenginliğini yansıtan şerbet çeşitlerinden bazıları limonata, üzüm, elma, armut, ayva, erik, badem sübyes...