Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 8, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kruvasana Osmanlı katkısı

Kruvasana Osmanlı katkısı "İtalyanların ulusal yemeği nedir?" diye sorsanız, çoğunluk hiç düşünmeden "Makarna!" diyecektir. Aynı soru Fransızlara sorulsa, onlar büyük olasılıkla onlar "croissant" diye yazdıkları, bizim pastacılık literatürümüze de "kruvasan" olarak giren bir çöreğin adını söyleyeceklerdir. Paris'te sabah kahvaltısı da veren bir barın önünden geçtiyseniz, büyük olasılıkla fırından yeni çıkan, yağlı hamurundan yapılmış kruvasan ile taze çekilmiş kahvenin insanın başını döndüren koku beraberliği ile tanışmışsınızdır. Nitekim bir Fransız için sabah keyfi, çanak büyüklüğünde bir fincan sütlü kahveye batırılarak yenen hilal şeklinde, tereyağlı taptaze kruvasandan ibarettir. Kruvasanın şatobriyan, makaron, fuagra gibi bir Fransız icadı olmadığını kim iddia edebilir? Çoğu Fransız kruvasanın ilk kez kendi ataları tarafından yapılmış bir çörek olduğunu sanır. Fransızları ve Fransız hayranlarını hayal kırıklığına uğratacağımı bile

Mason Komutanlar

Mason Komutanlar Araştırmacı yazar Süleyman Yeşilyurt piyasaya sürülen 18. eseri ile bir daha kara tülleri kaldırmış. Hem Yeşilyurt’a, hem de kitabın tanıtımını yaptığım için bana kızacakların varlığından şüphem yok. Ne yapsaydık ya? Kökü dışarıda, dalları üzerimize düşen yabani ağaçları tanımasaydık, tanıtmasaydık, gözlerimizi yumsaydık daha mı iyi olacaktı? Ülkemizi örümcek ağı gibi sarmış “Ma son Locaları”nı isim isim saymış Yeşilyurt. Bunun artık gizleneceği kalmamış. Ta Osmanlı’nın hasta adamlık günlerinden zamanımıza kadar isimler resmigeçit yapıyor. Orgeneral Refik Tulga. 33. derece üstad mason. Orgeneral Eşref Manas. Üstad Mason-Erenler Locası. Korgeneral Selahattin Tokay. Sebataist ve Bilderberg üyesi. Korgeneral Şefik Erensü. Üstad Mason-Erenler Locası. Tümgeneral Prof.Dr. S. Tahsin Aygün. Büyük Loca kurucusu. Tümamiral Necdet Tiryaki. 33. derece Üstad Mason. Tümgeneral Zeki Belgin. Ankara İnanış Locası. Tümgeneral Necmi Ökten. Ankara Yıldız Locası. Tuğgeneral Prof. Dr. Kamil

Tarhimizin Gizli Odalari

Sayın Yavuz Bahadıroğlu tarafından kaleme alınan “Tarihimizin Gizli Odaları” adlı tarih kitabı özellikle yakın tarihimizin karanlık kalmış önemli olaylarına akıcı bir üslupla ışık tutuyor. İstiklal Savaşı kahramanlarından Çerkez Edhem Bey‘in o dönemde çıkan isyanları bastırarak ü lkemize büyük katkıları olmuştur. Çerkez Edhem Bey’in uğruna hayatını hiçe saydığı vatanından neden kaçmak zorunda kaldı? Birinci İnönü Savaşı gerçekten yapıldı mı? Osmanlı Payitaht’ı İstanbul’u işgal eden İngilizler, neden bu işgali Anadolu’ya yaymadılar? Neden onlarla hiçbir cephede savaşmadık? Onlarla yenmediğimiz hâlde neden çekip gittiler? Giderken ülkemizden neler götürdüler? Lozan’da masaya savaşı kazanmış bir devlet olarak mı oturduk, yoksa kaybetmiş olarak mı? Kazanmış bir devlet olarak masaya oturduysak neden Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkamadık? Adaları, Kıbrıs’ı, Musul’u, Kerkük’ü ve Batı Trakya’yı neden terk etmek zorunda kaldık? Neden Yunanistan’dan savaş tazminatı istemedik? Günümüzün ön

Fatih Sultan Mehmet in Peygamber Efendimiz (S.A.V) e Yazdığı Şiir.

Fatih Sultan Mehmet'in Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e Yazdığı Şiir. Senin teninde degmeyen, Yağmuru istemem, Meltemi istemem. Sana yanmayan yıldızı, istemem. Bülbüller söyleyecekse, seni söylesın Senden okumayan, Bülbülün Ne söylerse dinlemem. Özlemim sen olacaksan,Yansın yüreğim sılası sen olmayan vatanım, Gürbet istemem vatan istemem. Senden gayri bir aşkla kül olursa kalbım, Bu kalbı istemem, Sonu sana çıkmayan yollum, Yönü istemem yollu istemem. Kalbini fethedecekse, Geçerim bin sına'yı birden, Yoksa neyime bu fethi, İstemem mısrı, istemem cihani. Ben sultan mehmet'im, Önündeyim kostantının, Yakarım ben bu şehri, Bir tebessümün için. Ben senin ümmetinim, Sensın benim efedim, Senden gayrı senden başka, Efendi istemem sevgi istemem

Namaz kılındığı ve benzeri yasal olmayan faaliyetlerde bulunulduğu için......

Yalan Yazan Tarih utansın Suç Aleti Seccade, Suç Eylemi Namaz Namaz kılana ‘yasal olmayan faaliyet’ ve ‘abartılı dini vecibe’ soruşturması. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'ndeki bir 28 Şubat uygulaması ‘bu kadar da olmaz' dedirtti. Üniversitede görev yapan bir uzman “Namaz kılındığı ve benzeri yasal olmayan faaliyetlerde bulunulduğu...” için ifadeye çağrıldı. 28 ŞUBAT SÜRECİNDE NAMAZ SECCADESİ İÇİN ‘SUÇ UNSURU' DAHİ DENDİĞİ ORTAYA ÇIKTI MECLİS Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na YÖK'ten gelen belgeler arasında, 28 Şubat postmodern darbe sürecinde üniversitelerde akademisyenler ve öğrencilere yapılan baskılar deşifre oldu. Buna, göre, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'ne ait araştırma ve uygulama gemisinde namaz kılındığı için geminin sorumlusu uzman Seydi Ali Doyuk hakkında soruşturma açıldı. Bazı öğretim görevlilerinin kıldıkları namaz da “abartılı dini vecibe ifası” olarak nitelenerek Doyuk hakkında bu izin verdiği için ya

Kalbimiz de Sadece Allah Sevgisi Olmalı...

Kalbimiz de Sadece Allah Sevgisi Olmalı... Peki, bu kadar sevgiyi bir tek kalbe nasıl sığdırıyorsun? Peygamber Efendimiz bir gün, Hz.Ali’ye sordu: “Ya Ali, Allah’ı sever misin?” “Hiç Şüphesiz!” “Beni sever misin?” “Elbette.” “Peki hanımın Fatımayı?” “Evet.” Pekala, ya Hasan’la Hüseyin’i?” Severim ya Resûlullah!” Sorduğu sorulara aldığı cevaplardan sonra, Peygamberimiz, Hz. Ali’ye bu seferde şunu sordu: “Peki, bu kadar sevgiyi bir tek kalbe nasıl sığdırıyorsun?” Hz.Ali, Allah’ın Peygamberi’nin bu sorusuna hemen cevap vermedi. Evine gidip, hanımına –Peygamber Aleyhisselam’ın sevgili kızı, Fatıma Validemiz’e- kendisine sorulan soruyu aktardı ve ondan bir cevap istedi. Hz.Fatıma ona şöyle bir cevap verdi: “Bunun cevabı, bilinmeyecek şey değildir. Allah’ı sevmen imanından ve aklındandır. Peygamberi sevmen, gönlündendir. Beni sevmen nefsindendir. Hasan ve Hüseyin’i sevmen ise babalığının gereğidir.” Hz.Ali, Fatıma Validemiz’den aldığı bu cevabı doğruca Peygamber Aleyhisselam’a aktardı. So

Onlar ne doğru dürüst Yahudidir, ne de Müslümandır onlar Sabetayist

Yalan Yazan Tarih utansın Onları deşifre etmek zorundayız. Cumhuriyeti Sabetayistler kurdular. Osmanlı'yı sabetayistler yıktılar.  Türkiye Hahambaşılığınasoruldu,"onlar Musevî değildirler"cevabı alındı. Diyanet İşleri Başkanlığına soruldu."İslam fırkaları ve mezhepleri içinde böyle bir fırka ve mezhep yoktur"fetvası verildi. Onlar ne doğru dürüst Yahudidir, ne de Müslümandır. Peki inanç ve kimlik bakımından onlar nedir, ne değildir? Onlar, Yahudilikten sapmış bir taifedir. Onlar iki dinli, iki kimliklidir. Dıştan Müslüman görünürler, asıl kimlikleri ise Ortodoks Yahudilikten sapmış bir tarikattir. Onlar namaz kılar mı? Sünnî Müslümanların içine sızıp casusluk, ajanlık, provokatörlük, yönlendiricilikyapmakla vazifeli olanlar zâhiren namaz kılarlar, diğerleri kılmaz. Çok azı cumaya gider. Öldüklerinde tabutları musalla taşına konulur ve cenaze namazları kılınır. Onlar homojen bir cemaat midir? Değildir.Çeşitli kollara, kabilelere, ailelere, meşreblere

BAYRAM GÜNÜNÜN SÜNNETLERİ

BAYRAM GÜNÜNÜN SÜNNETLERİ   Kardeslerim okuyalim ogrenip uygulamaya gecelim   INSAALAH celal celalu  • Erken kalkmak • Gusletmek • Misvak kullanmak • Güzel koku sürünmek • Yüzük takmak • Bayram namazına giderken (sayıca tek olarak, 1,3,5 gibi) hurma yemek • Bayram namazına yaya olarak gitmek • Bayram namazına gidiş ve dönüşte farklıyollardangitmek • Sevindiğini belli etmek (asık yüzle bulunmamak) • Fıtr sadakası vermek • Akrabaları ziyaret etmek • Büyükleri ziyaret etmek (ilim öğrenilen kişiler, manen büyük kimseler gibi) • Yaşlıları ziyaret etmek • Kabir ziyaretinde bulunmak • Hususen çocuklarla ilgilenmek onları sevmek, sevindirmek ve neşelendirmek • Dargınlıkların giderilmesi • Kardeşlik duygularının kuvvetlendirilmesi Bunlarla beraber; bayram günleri sevinç günleri olduğu için, bu sevincin açıklanmasına sebep olacak meşru dairede olan ve günah unsurları taşımayan oyun ve eğlenceler caizdir. (Müslim) (Camiü’s-Sağir)

Sana sormak istediğim dört sorum var

Dört soru dört cevap...  Bir adam Hz. Ali’ye geldi ve: “Sana sormak istediğim dört sorum var” dedi. Hz. Ali: “Buyur, sor!” dedi. Adam sordu: “Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Tövbe etmek vaciptir; günahları terk ise ondan önce vaciptir.” Adam sordu: “Yakın nedir? Yakından yakın nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Kıyamet yakındır; ölüm ondan daha yakındır.” Adam sordu: “Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Dünya acayiptir; dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.” Ve adam son olarak, şu soruyu sordu: “Zor nedir? Zordan daha zor nedir?” Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap verdi: “Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”

DİNİ KULLANMAK!

DİNİ KULLANMAK! TARİHÇİLER BALIKESİR HUTBESİNİ ARAŞTIRMALI  Armağan, Mustafa Kemal'in Balıkesir hutbesinden de bahsederek, “Hiçbir Osmanlı padişahı hutbeye çıkmamıştır. Fakat 7 Şubat 1923’te Atatürk hutbeye çıkmıştır. Adeta bir din adamı gibi konuşma yapmıştır. “Anayasamız Kuran-ı Kerim”, “Bizim dinimiz en mükemmel dindir” gibi cümleler kurmuştur. Fakat Cumhuriyetten sonra hilafeti de kaldıran kendisidir. Buna tarihçilerimizin kafa yorması, bu dönüşümün neden olduğunu iyi irdelemesi gerekmektedir ”dedi. (Mustafa Armağan Kocaeli Kitap Fuarı Açıklaması)

iste bu Zihniyet Mahkum oldu

Fatihin Torunları Düne kadar insanlar Ordudan nasil atiliyordu bakin gözlerinizle görün !!!! - icki icmedigi icin - lojmana cok sayida tesettürlü geldigi icin - cocuklarini da ideolojisi dogrultusunda yetistirdigi icin (islama uygun sekilde yetistirdigi icin) iste bu Zihniyet Silivri'de !!! Öyle Birine "ATA" De ki, "PEYGAMBER (S.a.v) ÖVGÜSÜ" Almış Olsun!  Torunlarına Bira Fabrikası Değil Cami Bırakmış olsun!

Kanuni Sultan Süleyman Han ona karşı şu mektubu gönderdi

Yalan Yazan Tarih utansın Kanuni, tuğ isteyen Malkoçoğlu'na öyle bir cevap vermiş ki... Kanuni Sultan Süleyman Han son dönemde adı en çok anılan Osmanlı padişahı. Cihan padişahı Almanya'dan Rodos'a bir çok ülkeye mektuplar göndermişti. Ancak bazı mektuplar emri altındakilere yönelikti. Onlardan biri Malkoçoğlu Gazi Bali Bey'e yazılmıştı. Malkoçoğlu Macaristan'da kazandığı zaferlerden sonra bunları dile getirip tuğ istemiş ti. Kanuni Sultan Süleyman Han ona karşı şu mektubu gönderdi: Serasker olduğun yerlerde ve hükmünün mahallerde bir kimseye zulüm ve düşmanlık etmekten şiddetle sakınasın. Ahirette bize hitap olunursa senin yakana yapışırım. 'O vilayetleri kılıcımla fetheyledim' demeyesin. Memleket Allah-u Teala Hazretleri'nindir. Her şeyi Allah'tan, her şeyin Allah'ın olduğunu bil. Her şeyi bizim rızamız için değil, Allah'ın rızası için yap. Dikkat edip, nefsine gurur getirmeyesin. Fetholunan kalelerin mal ve erzakını hep Beyt-ül

Masonluk ihanet teşkilatır.

Bu millet masonluğu bilmiyor tanımıyor,Masonluk ihanet teşkilatır.  Masonların dünyaya yaymak istedikleri yönetim sekli laikliktir..Zaten yıllar yılı din ve devlet işini  ayırmak laiklik diyerek kandırmadımılarmı?Din devlete karışmayacaksa bu din dünyaya neden  geldi?Din ve devlet işini ayırmaya laiklik denir safsatasını millete yuttururken millet farkında  olmadan dinden uzaklaştı,Öyleye burası laik bir ülkeydi isteyen istediği gibi yaşar ama,Dinini  yaşamak isteyenlere baskı uygulanır,Hatta ana yasa mahkemesinin yedi tane üyesi başörtüsü  laikliğe aykırıdır diye karar almıslardı 2008 yılında,bu laiklik,Allah'ın emrine yasak koyuyorsa  apacık dinsizlik degılmidir?Masonlarda seytanın usakları olduguna göre.!

Gülen Cemaati’ne Ağır Hatırlatma

Yalan Yazan Tarih utansın Gülen Cemaati’ne Ağır Hatırlatma Sabah yazarı Mehmet Barlas, AK Parti ve lideri Erdoğan’a karşı tavırlarından ötürü Gülen Cemaati’ne yönelik eleştirilerini sürdürerek, 28 Şubat sürecinde rahmetli Erbakan’a karşı izlenen tutumun unutulmadığı hatırlattı. Barlas’ın yazısından bazı bölümler şöyle: “İşin alfabesinden başlarsak dini cemaatler demokratik sivil toplum örgütleri değildir. Siyasi parti hiç değildirler. Mesela sivil toplum kuruluşuna veya bir siyasi partiye üye iseniz, lideri de eleştirebilirsiniz. Ama bir cemaate mensupsanız sadece başbakanı eleştirebilirsiniz. Cemaatin yayın organlarında Başbakan'a "Diktatör" diyebilirsiniz, ama "Gülen neden ülkesine dönmüyor" diye soramazsınız. "Gülen Cemaati"ne "Hizmet" denilirken Başbakan Erdoğan'ın ülkeye yaptığı "Hizmet"leri görmezden gelip, onu hedef alanlara kucak açılmasını anlamak kolay değil. Erbakan ve Cemaat Ya da 28 Şubat döneminde rahmetl

Genelkurmay Başkanından orgenerallere, profesörlerden gazetecilere

Okunması gereken bir yazı.. Ümraniye’de ele geçirilen bombalardan sonra başlayan süreçte dün karar açıklandı. 275 sanık hakkında karar okundu. Genelkurmay Başkanından orgenerallere, profesörlerden gazetecilere kadar çok sayıda isim Silivri’de cezaya çarptırıldı! Peki bütün bu süreçte yaşananlar ve konulan son nokta ne anlama geliyordu? Cezaların arkasına saklanan mesajlar neydi? Kim kime hangi uyarıyı yaptı? Asıl çarpışanlar kimlerdi? Ve en önemlisi nasıl bir SON bizi bekliyordu! Böylesine şiddetli kırılmaların yaşandığı olayları asla ve kat’a sadece Ankara’dan okuyamazsınız! Bunu yapmaya kalktığınızda eksik ve yarım kalırsınız! Yürüyemez, düşersiniz! Bu nedenle Türkiye’nin iki ucundan ÇEKİŞTİREN güçler ve onların temsilcilerinin ayak izleri takip edilmeli! Bu iki gücün birbirinin bileğini büktüğü ve bükemediği durumlar oldu. Gücü yeten, diğer kanadın ADAMINI Silivri’ye attı! OLAY bu! Kişilerle işimiz yok! Ama olan biteni anlamanız için İKİ isim seçip üzerinden gitmek şart! H