Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz 12, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

M. Kemal Atatürk neyi kaldırmış

M. Kemal Atatürk neyi kaldırmış? Şeriat nedir? Türk Dil Kurumu cevaplasın Türk Dil Kurumu sözlüğünde: "Şeriat" Şeriat: "Kur'an'daki ayetlerden, Peygamberin sözlerinden çıkarılan, dinî temellere dayanan Müslümanlık kanunları." Allahu Teala'nın ayetlerini ve Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) sözlerini uygulamadan kaldıran adamı; BABAM da olsa red ederim. İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.a) Şeriat hakkında İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.a) Şeriat hakkında şöyle der: Bir kimse: “Gel beraber gidip Şeriat'a danışalım” derse öteki kişi de “Gitmem,” derse kâfir olur. Çünkü Şeriat'ı reddetmiş oluyor. Yine bir kimse: “Şeriat ve benzeri müesseselerin bana bir faydası yoktur, bana şeriatın hükmü geçmez,” derse kâfir olur. “El-Muhît” adlı kitapta yazıldığına göre, bir kimsenin yanında Şeriat'tan bahsedilse ve bilerek bu söze karşı gelirse, yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa, yahut bu Şeriat kötüdür, derse kâfir olur

M. Kemal'i neden red ediyoruz?

M. Kemal'i neden red ediyoruz? M. Kemal'i red etmemizin sebebi onun içki içmesi veya zina yapması değildir. O ve onun dine uygun olmayan fiillerine iştirak edenler, kendilerine zulmetmişlerdir. Gizli yaptıkları sürece burası bizleri ilgilendirmez. Allah (celle celaluhu) ile aralarında olan bir meseledir. Bizim M. Kemal'i red etmemizin nedeni, müslümanlara yaptığı zulümdür... Kuran'da müslümanların hangi kanunlar ile yönetileceği Cenab-ı Hakk tarafından bildirilmiştir ve bu kanunlar ile hükmetmeyenlerin kafir olduğu beyan edilmiştir... M. Kemal'in Rabbimizin emirlerini uygulamadan çıkarması, ona itaat etmememizi ve onu red etmemizi gerektiriyor. Bunu keyfimizden yaptığımız söylenemez. Kuran emrettiği için onu red ediyoruz. Öte yandan dinimize hakaret etmesi, Kuran için; "Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları..." demesi ve daha birçok benzer sözleri de, M. Kemal'i red etmemizin başlıca sebeplerindendir. Resulallah (sallallahu

Yavuz 40 bin Alevi yi kesti

Yalan Yazan Tarih utansın   “Yavuz 40 bin Alevi’yi kesti” masalı Daha önce defalarca yazdım, televizyonlardan, radyolardan anlattım; fakat okumayan için hiçbir kitap yazılmamış, dinlemeyen için hiçbir söz söylenmemiştir. (Mevlâna) Bazıları “üç may-munlar”ı oynama alışkanlığını sürdürüyor: “Duymadım”, “görmedim”, “bilmiyorum”… Yazıyorsunuz okumuyor, konuşuyorsunuz dinlemiyor, anlatıyorsunuz anlamıyor. “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” hesabı, sadece bildiğini okuyor. Araplar buna, “Konuş konuş faydası yok” anlamında, “Kellim kellim lâ yenfa’” derler. Safî zihinler idlâl (temiz insanların kandırılmaması) olmasın diye bir kere daha anlatmayı deneyeceğim… 1- Yavuz Sultan Selim; kendi halinde Alevileri kesmedi, kesseydi Anadolu’da Alevi kalmazdı. 2- Rivayete göre olay Tokat ve Sivas dolaylarında geçmiş. O günden beri çeşitli vesilelerle bölgenin altı üstüne (yol, baraj, inşaat, vs.) getirilmesine rağmen hiçbir toplu mezara rastlanmamış. Acaba katledildiği söylen

Batı’dan gelme “çekirdek aile” kavramı

Aileler ıssız Batı’dan gelme “çekirdek aile” kavramı, aile algımızı değiştirdi. “Çekirdek aile” içinde “dede” ve “nine”nin öğretisinden mahrum kalan çocuklarımız, “vicdan” çekirdeğinden yoksun büyüyor. Büyüyünce de ya boş şeylerle uğraşıyorlar ya da şiddete kapılıp sağa-sola tosluyorlar. Okuldaki kavgaların artması, öğrencilerin öğrenciden başka her şeye benzemeye başlaması, bir yere kadar öğrenci dizilerinin etkisiyle olabilir, ama gerisi aile içinde verilmesi gerekirken verilemeyenlerle ilgilidir… Bunların başında da “sevgi”, “vicdan”, “paylaşım” ve “irade” gelir… Sevgi, ama herkese ve her şeye yönelik bir sevgi… Böyle bir sevginin alt katmanlarında “şefkat”, “merhamet”, “hamiyet” vardır. “Vicdan”, zaten varlığı “insan” yapan temel değerdir… “İrade” hata ve yanlışa düşmeyi büyük ölçüde engeller… “Paylaşım” ise, dini ve tarihi duruşumuzun önsözüdür… Osmanlı büyümesinin özündeki sırdır… “Paylaşım”, Osmanlı ailesindeki ilk öğretilerden biridir. Çocuk, elindekini başkalarıyla paylaşmayı

Haram olmayan Gıybet

Bizim yaptığımız; "Haram olmayan Gıybet"tir Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır. Fakat istisnalar vardır... Şuralarda gıybet câizdir: İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır: 1 - Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir. *** 2 - Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler. *** 3 - Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak doğru bilgi (f

Dini gunlerimiz ve uc aylar Takvimi 2013 CUMA sunnetleri

Bakalim okuyalim insallahu rahman  CUMA sunnetleri  Dini gunlerimiz  Takvimi 2013   uc aylar Takvimi 2013     Dini gunlerimiz Takvimi 2013  

Hz. EBU BEKİR ES SIDDÎK (r.a)

Hz. EBU BEKİR ES SIDDÎK (r.a) (571-634) Hz. Muhammed (s.a.s.)'in İslâm'ı tebliğe başlamasından sonra ilk iman eden hür erkeklerin; raşit halifelerin, aşere-i mübeşşerenin ilki. Câmiu'l Kur'an, es-Sıddîk, el-Atik lakaplarıyla bilinen büyük sahabi. Kur'ân-ı Kerim'de hicret sırasında Rasûlullah'la beraber olmasından dolayı, "...mağarada bulunan iki kişiden biri..." (et-Tevbe, 9/40) şeklinde ondan bahsedilmektedir. Asıl adı Abdülkâbe olup, İslâm'dan sonra Rasûlullah (s.a.s.)'in ona Abdullah adını verdiği kaydedilir. Azaptan azad edilmiş mânâsına "atik"; dürüst, sadık, emin ve iffetli olduğundan dolayı da "sıddik" lâkabıyla anılmıştır. "Deve yavrusunun babası" manasına gelen Ebû Bekir adıyla meşhur olmuştur. Teym oğulları kabilesinden olan Ebû Bekir'in nesebi Mürre b. Kâ'b'da Rasûlullah'la birleşir. Anasının adı Ümmü'l-Hayr Selma, babasının ki Ebû Kuhafe Osman'dır. Künyesi Abdullah b. Osman b