Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 9, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YILLARCA UYUTULDUK KURTULUŞ SAVAŞI FALAN KAZANMADIK!

BİZ KURTULUŞ SAVAŞI FALAN KAZANMADIK! Kurtuluş Savaşında Yedi Düveli Yendik mi? 1915'de Çanakkale Savaşında, o akıl almaz destanı yazdık, yedi düvele set olduk ve düşmanı geçirmedik... Ama sadece üç sene sonra aynı düşman, en ufak bir direnişle karşılaşmadan Çanakkale Boğazı'nı geçti ve İstanbul'u yani başkentimizi işgal etti... Devletin idare edildiği saraylar bile kuşatıldı... Osmanlı diz çökmüştü artık... Ya sonra? Sonra Yedi Düveli Yendik mi? Çok defa bunu başarmıştık ama Kurtuluş Savaşı için bu durum doğru değildir. Kurtuluş savaşımızda yedi düveli yendiğimiz iddiası maalesef ki gerçeği ifade etmemektedir... " Düvel-i Muazzama " usulunce, savaşmadan geri çekildiler... Yunan'ı denize dökmedik... Her yeri yaka yaka hatta önlerine hayvan sürülerini kata kata, ağır ağır geri çekildiler... Trakya'nın gerisinde yerleşip bir şeylerin gerçekleşmesini beklediler... O anda tam beş senedir İstanbul'u işgal altında tutan İngilizler Yunan'a böyle emrett

Kadına seçme ve seçilme hakkı.

Kadına seçme ve seçilme hakkı... Lütuf değil, mecburiyet! Hani, derse çalışmayan ya da “sözlü” sınava hazırlanmayan öğrenciler; “Öğretmenim, akşam elektrikler kesikti, çalışamadım” derler ya, bugün, benim de benzeri bir bahanem var... Hayır, “elektrikler kesik” filan değildi... Elektrik vardı ama, “televizyon kesik”ti... Evet, televizyonda bir problem vardı, “uydudan görüntü alamıyor”du... Uzatm ayalım... Önceki akşam televizyon seyredemedim... Ne “haber”lere bakabildim, ne “film” ne de “tartışma” programlarını izleyebildim.. Ne mi yaptım... Oturdum, “kitap” okudum... İyi de yaptım... Hayli “zevkli” oldu... Aynı zamanda, hayli “bilgi” sahibi oldum... Daha doğrusu, zaten bildiğim konuların “ayrıntı”larını öğrendim... Ne mi okudum?.. Tarihçi yazar Mustafa Armağan'ın kaleme aldığı, “Efsaneler-Gerçekler” kitabı ile “unutulan gerçekler”in anlatıldığı “Küller Altında Yakın Tarih” kitaplarına şöyle bir göz gezdirip, “dikkatimi çeken” konuların detaylarını öğrenmeye çalıştım... TAM GÜNÜNE

Büyük Bozukluk Hilafet Yıkıldıktan Sonra Başladı

Hilafet Yıkıldıktan Sonra Büyük Bozukluklar Başladı Hilafet Yıkıldıktan Sonra Büyük Bozukluklar Başladı 1924'te Hilafet'in ilgasından ve İslam'ın 101'inci son Halifesi Abdülmecid bin Abdülaziz Han'ın kovulmasından sonra Müslümanlar başsız ve hiyerarşisiz kaldı. Medaris-i İslamiyenin (İslam medreselerinin) kapatılması ve kırk bin talebe-i ulumun sokağa atılması ümmet'in belini kırdı. Şeriata bağlı  tasavvuf tarikatlarının yasaklanması korkunç bir darbe oldu. Müslümanlar başsız, hiyerarşisiz, denetimsiz kaldı. Osmanlıdan kalma icazetli ulema, fukaha ve şeyhler karanlıklar devrinde bin sıkıntıya ve zulme göğüs gererek, zindanlarda sürünerek, bazen canların feda ederek din, iman, Kur'an, Sünnet, fıkıh, Şeriat için çalıştılar. Sayleri meşkur olsun, Allah onlara rahmet eylesin.

Cuma gününün sünnetleri

Cuma gününün 20 sünneti ve edebi vardır. Bunlar şunlardır: Cumayı Perşembeden karşılamalıdır. Meselâ; yeni ve temiz elbiseyi hazırlamalı, işleri bitirip Cumayı ibâdetle geçirmeye gayret etmeli. Cuma gecesi ehli ile gusül abdesti almalı. Her ikisine köle azat etmiş gibi sevap verilir. Cuma günü, Cuma namazı için gusül abdesti almalı.  (Bu gusül hakkında, farz diyenler de vardır.) Başı tıraş etmeli. Sakalın bir tutamdan fazlasını ve tırnakları kesmeli ve beyaz giymeli. Cuma namazına mümkün olduğu kadar erken gitmeli. Ön safa geçmek için, cemâatin omuzlarından aşmamalı. Câmide namaz kılanın önünden geçmemeli. Erken gidip birinci safta yer almalı. İmam minbere çıktıktan sonra hiçbir şey söylememeli, ezanı da tekrar etmemeli. Namazdan sonra, Fâtiha, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini 7 defa okumalı. İkindiye kadar câmide kalıp, ibâdet etmeli. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından anlatan âlimlerin dersinde bulunmalı. Cuma günü duânın kabul olduğu vakti aramalı, bunun içi

EFENDİMİZE HAKARET

Yalan Yazan Tarih utansın EFENDİMİZE HAKARET EDENLERE SUÇ DUYURUSU HAKARETLERİN HESABI SORULACAK ! İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı, Ekşi Sözlük'te Allah'a ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'e yönelik hakaretlerin yer aldığı mesajlar için internet sitesi eksisozluk.com'un sahibi Ekşi Teknoloji ve Bilişim Limited Şirketi'nin ortaklarından Sedat Kapanoğlu'nun bulunduğu 40 kişiye dava açtı. Savcı Orhan İlbeyli tarafından hazırlanan iddianamede; Kapanoğlu ve 39 şüphelinin 'Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama' suçunu işlediğini, sanıkların TCK'nın 216/3 maddesi kapsamında 9 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Davada, Fazıl Say'ın dini değerlere hakaretten ceza almasına neden olan davayı açan Ali Emre Bukağlı müşteki olarak yer aldı. Savcı İlbeyli tarafından hazırlanan iddianamede şu ifadeler yer aldı: 'Şüphelilerin yazmış oldukları yazıların ulusal ve uluslararası yasalarla korunan düşünce ve iade özgürl

Hangisi komedi; generalin TBMM ye posta koyması mı, ceza yemesi mi?

Hangisi komedi; generalin TBMM’ye posta koyması mı, ceza yemesi mi? Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu "Hangisi komedi; generalin TBMM’ye posta koyması mı, ceza yemesi mi?" başlıklı yazısında İlker Başbuğ'un kızı Feride Başbuğ'a, önemli sorular yöneltiyor... İşte o yazı... Hangisi komedi; generalin TBMM’ye posta koyması mı, ceza yemesi mi?  Ergenekon davasında verilen cezalar içinde en fazla eleştiri alanı, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un müebbet hapis cezası.. “Başbakan yıllarca bu müebbetlik adamla mı çalıştı” diyenden tutun.. “Genelkurmay Başkanı’na terör örgütü üyeliği suçlaması en büyük hukuksuzluktur” diyene kadar.. Bu minvalde, kızı Feride Başbuğ da, “Komedi değil, komediden de öte bir karar” diyerek yorumlamış, mahkumiyeti.. İnsan hafızası (biraz da iyi niyetimizden olsa), çabuk unutuyor, olumsuzlukları.. Kararlara itirazlardaki sertlikleri, acındırmaları, hatta “suçsuzluk” konusundaki meydan okumaları gördükçe, İlker Başbuğ örneği üzerinden, biraz

Bayar ve Menderes'in, ellerine darbe fırsatı geçtiğinde

Menderes, kendi lehine yapılacak askerî darbeye onay vermemişti Ne yalan söyleyeyim, hükümetin bu kadar yakın takibinde olduğunu bilmiyordum. Geçen pazar (21 Kasım) Menderes'in 16 generali birden görevden aldığını yazdım. 3 gün geçmeden İçişleri ve Milli Savunma bakanlarının 3 generali açığa aldıkları haberi düştü ajanslara. Doğrusu bu rastlaşmadan pek hoşlanmadım, zira benim "hükümetin tetikçis i" olduğumu düşünenlerin ekmeğine yağ sürülmüş oldu. Neyse ki, hiçbir siyasetçinin "Bizim Mustafa"sı olmadığımı bilenler biliyor. En iyisi biz Voltaire'in Candide'i gibi "bahçemize bakalım", yani tarihin aynasına. Tarih, bakmasını bilene ışık tutmakta mahirdir çünkü. 27 Mayısçılara göre Türkiye'de A'dan Z'ye her şey bozuktu. Ve ihtilalcilerimizin alınlarında birer deha ışığı parlıyordu. Her işten anlıyorlardı, kalpleri vatana hizmet aşkıyla doluydu. Anayasa açıklandığında gördük ki, hepsi yalanmış. Baktık, kendilerini "tabii senatör&qu

Hangi iman daha güzeldir

Resulullah ( sallallahu aleyhi ve sellem ) Ashab-ı kiram'a ''Hangi iman daha güzeldir?  ''diye sordu. Onlar ,''Meleklerin îmanı''diye cevap verdiler. O 'Onlar melekût alemini gördükleri halde onların imanında şaşılacak ne var?'' buyurdu. Sahabe_kiram 'Öyleyse peygamberlerin imanıdır' dediler. O 'Onlar Allah'ın hitabını işitiyorlar bunda şaşacak ne var?' buyurdu. Bunun üzerine bizim imanımız dediler. Resulullah (s.a.v) 'Siz  beni ve mucizeleri gördünüz, sizin imanınızda şaşacak ne var? buyurdu. Bunun üzerine sahabe-ı kiram Ya rasullullah hangi iman daha guzeldir diye sordular, 'Ya Rasullullah (s.a.v)Benden sonra gelecek olan ve beyaz bir kağıt üzerindeki satırlara iman edecek olanların imanıdır.' buyurdu. Ebû Said'l-hudri (r.a) şöyle anlattı: Bir adam Resullullah (s.a.v) e 'Ya resulullah ! Seni görüp sana iman edenlere ne mutlu! dedi. Resulullah (s.a.v) 'Beni görüp de bana iman edenlere müjdel

Bir, iki, üç ay derken bu, altı ay kadar devam etti.

Fedakâr Ailenin Son Anı HER VAKİT camiye gelir, farza durur, imam selâm ve­rir vermez, son sünneti kılmadan, tesbih çekmeye kalmadan hemen camiden çıkar giderdi. Bir, iki, üç ay derken bu, altı ay kadar devam etti. Bu adam neden sünneti kılmıyordu, üstelik cemaatle bir­likte tesbihe ve duaya da kalmıyordu? Kimdi bu adam, ne­den böyle yapıyordu? Yoksa bir bildiği mi vardı? Neden herkesten ayrı hareket ediyordu? İyi, güzeldi ve her vakit camiye geliyordu da ne­den böyle yapıyordu? Hakkında pek de iyi düşünmüyordu. Bir sebebi varsa da öğrenmeliydi. Belki yardıma olurdu. Sonunda bir namaz vakti mihrabı müezzine terk etti, kendisi arkada cemaate ka­tılarak farzı kıldı. Maksadı bu adamı camiden çıkmadan ön­ce yakalamak ve bir şekilde böyle davranmasının sebebini sormaktı. Adam yine tam vaktinde camiye geldi, cemaatle farzı eda etti, imam selâm verir vermez de her zaman olduğu gibi hemen kapıya yöneldi. Tam çıkacakken peşinden yetişti imam ve durdurdu: "Allah kabul etsin kardeşim"

AK Parti ye ANAP kefeni biçiliyor

Yalan Yazan Tarih utansın Tuncay Güney: AK Parti’ye ANAP kefeni biçiliyor Ergenekon’un karakutusu Tuncay Güney SON.TV’ye önemli açıklamalarda bulundu. Güney, “Batı, AK Parti’yi ANAP’ı parçaladığı gibi parçalamak istiyor” dedi. Kimileri onun için “Devlet içindeki derin yapı Ergenekon'un kara kutusu,” dedi, kimileri “MİT’çi” dedi. Hatta CIA ve Mossad ajanı diyen bile oldu. O ise kendini ‘süper ajan’ diye tanımlıyor, ama k endine bu yakıştırmayı yapanlarla dalga geçmeyi de ihmal etmiyor. Ancak kim ne derse desin o Türkiye'nin son yıllarına damgasını vurmuş bir isim. SON.TV, Kanada Toronto'da Beth Yisrael Congregation adlı bir Sinagog'ta hahamlık yapan Tuncay Güney ile bir telefon röportajı yaptı. Güney; önümüzdeki günlerde görülecek olan Ergenekon davası, Gezi olaylarının perde arkası ve hakkındaki ajanlık iddiaları ile gündemdeki birçok konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. -Türkiye'de Gezi olayları ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Gezi olayla

Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!

Sahih Hadis-i şeriftir, Peygamber efendimiz buyuruyor ki:  (Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim](Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.) [İ.Ahmed] (Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari] (Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere ALLAH lanet etsin!) [Taberani] | MecRuH |

İngilizlerin Şifresi Anıtkabir hakkında zerre bilgisi olmayanlarin mutlaka okuması lazım.

İngilizlerin Şifresi (Anıtkabir hakkında zerre bilgisi olmayan kemalistlerin mutlaka okuması lazım....iki ,fotoğraflardaki kolon sayısını sayabilirsiniz Başlık bize aittir..! yalan yazan tarih utansin "Biz sizin ATA'nızı, Kralımızın yaptırdığı binanın bir benzeri içinde ağırlarız. Londra'nın, Ankara'ya hakimiyetini de dünyaya gösteririz!" 08 Ağustos 2013 İngilizler'in şifresi Ergenekon gibi çok önemli bir davanın kararları haliyle herkesin dilinde. Devlet kendine yeni bir yol açarken, engel olmaya çalışanların bir kısmı etkisiz hale getirildi! Cezalar ne kadar büyük de olsa unutmamak gerekir ki Ergenekon'a can veren PARANIN sahipleri hala dışarıda! Bizim tanık olduğumuz kısım sadece BARONLARI geri adım attırmaktan ibaret! Hiçbir darbe ya da senaryosu arkada BARONLAR olmadan hayata geçirilmez! Askerin kışladan çıkması ilk adımdır! Ancak uzun bir yolun sorumluluğu sermayeye aittir! Geçmişe bakıldığında İSTANBUL sermayesinin destekçi olduğu çok rahat görülü

Sen ALLAH'a nasıl düşman olursun.

Yalan Yazan Tarih utansın Şeriata karşıyım ne demek? ALLAH'a karşıyım demek. ALLAH'ın emirlerine, kanunlarına, buyruklarına ben karşıyım. Sen kimsin yahu, ALLAH'ın yarattığı bi aciz mahluksun! Sen ALLAH' a nasıl karşı gelirsin. İçki içmeyin demiş içiyor bak karşı geliyor doğru, ALLAH' a karşı geliyor , zina etmeyin demiş zina yapıyor bak doğru karşı geliyor. Hem de istemiyor sen diyorsun ki yasak olsun bu işler, hayır yasa k olmasın diyor, doğru o doğru ama sana ne oluyor sen müslümanım demiyormusun elhamdülillah ben müslümanım demiyormusun sana ne oluyor elbette ingiliz şeriata karşı olacak, elbette rum şeriata karşı olacak, elbette sırp şeriata, kurana, islama karşı olacak, elbette rus şeriata karşı olacak bazıları gene aklı başında olanlar imana gelebiliyor. peki sen müslüman oğlu müslüman sana ne oluyor sen onlara ne uyuyorsun sen kafirmisin, müşrikmisin, sırpmısın, rusmusun,ingilizmisin, amerikalımısın sen kurana nasıl düşman olursun , sen ALLAH

Onların haklarını nasıl ödersiniz

Yalan Yazan Tarih utansın Genç nesillere tarihi tek bir kişinin kahramanlığı üzerine kurarak anlatamazsınız. Bu, o kanlı mücadelede canını siper etmiş olan komutanlara ve hele kanını dökmüş Mehmetçiğe de hakarettir. Onların haklarını nasıl ödersiniz? (Kazım Karabekir)

Hahambaşı Abdülhamit in önünde diz çöktü

Hahambaşı Abdülhamit'in önünde diz çöktü Zaman yazarı Mustafa Armağan, son günlerde özür meselesi yüzünden gerilen Türkiye-İsrail ilişkilerinin tarihsel boyutuna ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Armağan yazısında, Abdülhamid döneminde yahudi hahambaşının Sultan'ın önünde diz çökerek nasıl özür dilediğini anlattı. İŞTE O YAZI; Mavi Marmara katliamı için İsrail'den beklediğimiz özür, askerî krize dönüşürken, Türkiye'nin B ve C planlarını devreye sokacağını açıklaması ortalığı karıştırdı. Bundan böyle donanmamızın Doğu Akdeniz'de seyrüsefer halinde olacağı açıklaması da malum lobilerde "Türkiye'ye neler oluyor?" sorusunun kuyruğunu tutuşturmuş oldu. URGANLARI TEKER TEKER KOPARIYOR Türkiye'ye bir şey olduğu yok, uykudan uyanıyor sadece. Cüceler ülkesindeki Gulliver, uykudan uyandığında kendisini sımsıkı bağlamış bulunan urganları teker teker koparıyor, hepsi bu. Yarın öbür gün Ayasofya ve 12 Ada dosyalarının açılmayacağını kimse garanti edemez;

YAVUZ SULTAN SELİM İN VEFATI

Yalan Yazan Tarih utansın YAVUZ SULTAN SELİM'İN VEFATI Pâdişâhın nedîmi Hasan Can anlatıyor: "Hastalığı sırasında ona hizmet etmek şerefinden bir an mahrum olmadım. Geceleri sabahlara kadar, mum gibi için için yanarak karşılarında dururdum. Bir hizmeti olmadığı zaman, onun arzusu üzerine yanında otururdum. Kâh mübarek elleri elimde, kâh asîl ayakları dizimde idi. Cerrahların müdâhalesi esnasında, kâh omzuma dayanır, kâh c errahların yaptıklarına bakmaya memur ederdi... Vefatında Kur'ân-ı Kerîm okumak ve Kelime-i şehâdeti telkinde bulunmak vazifesini ben gördüm. Son nefesine kadar bir an yanından ayrılmadım. Hattâ son nefesini vereceği sırada, bu hakire hitap edip buyurdular ki: "Hasan Can, bu ne hâldir?" Ben de dedim ki: "Sultânım, Allahu Teâlâ ile olacak zamandır." Buyurdular ki: "Bizi bunca zamandan beri kimin ile bilirdin? Cenâb-ı Hakk'a teveccühümüzde kusur mu gördün?" Ben dahî dedim ki: "Hâşâ ki, bir zaman Allâhü Teâlâ&

Türkiye'nin Gizli Yahudi Zenginleri, Türkiye de sistemin mimarları, Tabiki Selaniklinin sayesinde

Yalan Yazan Tarih utansın   Burla Biraderler, Türkiye'nin Gizli Yahudi Zenginleri, Türkiye de sistemin mimarları, Burla biraderler Monik hanım Burla adı, her ne kadar yabancı olduğumuz bir isimmiş gibi görünse de, aslında yaşamımızın tam da ortasındalar. Dinlediğimiz radyodan buzdolabına, otomobilden okuduğumuz gazeteye kadar herşeyin altında onların imzası var. İşte bir ailenin bilinmeyen öyküsü Monik Benerdate geçtiğimiz hafta hayata veda etti. Sosyete magazinini yakın takip edenlerin iyi bildiği bir isimdi. İstanbul'un hemen her önemli davetinde boy gösteren Monik Hanım, Burla Ailesi'nin kızıydı. Benerdate soyadı evlendikten sonra aldığı eşinin soyadıydı. (İlginç olan, Monik Hanım iki evlilik yapmıştı. İlk eşi Benerdate Ailesi'ndendi. İkinci eşi ise Ceri Benerdate'ydi. İkinci eşi ilk eşinin kuzeniydi.) Ama Monik hanımın asıl zenginliği kendi ailesi Burla'lardan geliyordu. Peki Burla'lar kimdi? Türkiye'nin sanayisinden medyasına kad