Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz 15, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Facebook Sayfamızın kapatılması gercekleri kapatmaz Biz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık

Yalan Yazan Tarih utansın Sayfamızın kapatılması gercekleri kapatmaz..Biz birilerini rahatsız ediyoruz..Uyumuyoruz uyutmuyoruz uyuyanları uyandırıyoruz..1 yıl içinde milyonlarca insana ulaştı paylaşımlarımız ve er gec bunun bir meyvesi olacaktır..Kemalizm artık yalan tarihle insanları uyutamayacak. Yalan Yazan Tarih utansın sayfamız 161.000 kişide kapatıldı kardeslerim yeni sayfamıza aşağıdaki mavi renkteki yazıya tıklayarak olaşabilirsiniz Yalan Yazan Tarih utansın Kardeşlerim sayfamızın kapatılması bizi herkesten çok üzüyor sayfanın kapatılmasının tek sebebi yakın tarih ve atatürk ile alakalı paylaşımlardan dolayı facebook'ta,Binlerce ,Allah'a Peygambere küfür eden sayfalar var kemalist sayfalar deseniz küfür hakaret dolu.Bu sayfayı kapatanlar elbette namazında niyazında islamiyetin emirlerine uyan insanlar değil öyle olmuş olsalar o di nsiz sayfalarıda kapatılar..Biz yaklaşık 3 gün önce telekekominaksyon iletişim başkanlığından sayfamıza girildiğini

GEZİ AYAKLANMASININ SPONSORU KOÇ

GEZİ AYAKLANMASININ SPONSORU KOÇ Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Gezi provokasyonuna ilişkin çarpıcı bir değerlendirmedebulundu. CHP’nin 1 Mart Tezkeresinde bazı şeyleri ağırdan aldığını ve geç kalması yüzünden sıkıntılı bir dönem yaşadığını hatırlatan Abdurrahman Dilipak, Gezi ayaklanmalarının Koç Grubu sponsorluğunda hayata geçirildiğini ifade etti. İşte Abdurrahman Dilipak' ın "E, ARTK YAZMAK GEREK" başlıklı yazısı: Bakıyorum da, herkes kendi adamını kayırıyor, o ortalığı yakıp yıkanlara Gezicilerden tepki var mı? “Palalı geldi, palalı gitti”... Elbette kim saldırıyor ve zarar veriyorsa onun yakasına yapışılmalı, sivil-polis fark etmez. Palalı, palasız da.. O göstericilerdenbiri de çıkıp, yakan-yıkan, saldıranların kim olduğunu açıkladı mı? Birileri bu konuda susmayı tercih ediyor! Ben bugün çok eskilere gideceğim. Şu tezkere günlerine.. Abdullah Gül Başbakandı.. Tezkere aslında salt çoğunluk gerekseydi geçmişti mecliste. CHP’liler nasıl olsa geçecek

1950 lere kadar Türkiye

YALAN YAZAN TARIH UTANSIN Bugün "demokrasi, özgürlük isteriz" diye bağırıp duranların bilmedikleri gerçek... 1950'lere kadar Türkiye'de demokrasi böyle birşeydi..

Ustad yuzunu duvara cevirdi ve soyledi

Yalan Yazan Tarih utansın OTURTMA KAPAK TAM ZAMANINA GORE

Koç’un cesedini kim niçin kaçırdı? Niye cesedi köpeklere yem ettiler..

Kim kimdir? Şevket Eygi soruyor, “Artin kimdir?” Sorguladığı kişi Abdullah Öcalan..İddiası önemli, “bir milyon Yahudi, bir milyon gizli Hıristiyan; Müslüman adı ile aramızda dolaşıyor”.Eygi, Sabataylara, kripto haçlılara ve Pakradunilere göndermelerde bulunduğu yazısında, bu derin yapı ortaya çıkarılmadan terörün bitmeyeceğini söylüyor.. Tamam Apo kimdir bilmiyoruz da, Mustafa Kemal kim biliyor muyuz?İsmet İnönü kim?Çetin Doğan’ın damadı Amerikan yurttaşı bir Yahudi de bu iş kızının kocası seviyesinde sorgulanacaksa, Türkeş’in damadı kimdi?Mesela Süleyman Demirel, hani şu Morisson mu, Nurlu mu, çoban mı olduğununu tam bilemediğimiz Süleyman kim? Hangi Süleyman bu!Annesini araştıracak olursanız, Annesi Türk olmayan bir sürü kişi çıkar. MHP’liler arasından da vardır bu tipler.. Türk milliyetçisi, bir Kürt vardır, öte yandan..Daha “Gürbüzler”i, Dersim’in kayıp kızlarını hesaba katmıyorum.. Şimon Zwi’nin adı oldu Şemsi Efendi. Moiz Kohen Tekinalp!Yahudi Cemaat reisinin adı Gürberg’di. O bi

Bu mahkemeler sadece idam hükmü verdi (sizin icinde sehpalar kurulacak)

Yalan Yazan Tarih utansın Şapka inkılâbında kaç kişi asıldı? - Yavuz Bahadıroğlu Şapka Kanunu’nun çıkmasıyla birlikte Erzurum, Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Trabzon ve Gümüşhane’de sert direnişler yaşandı. Ama hepsi çok şiddetli, hatta vahim bir şekilde bastırıldı… Mesela Trabzon’un Of İlçesi, Hamidiye Zırhlısı tarafından bombalandı. “Bizim uşaklar”ın, “Atma Hamidiye atma, şapka d a giyeceğuk, vergi de vereceğuk” diye aman dilemeleri meşhurdur. Oysa, şapkadan başka bir başlık giymekte direnmenin cezası, kanuna göre, üç aya kadar hafif hapisti. Ama şapka, İstiklal Mahkemeleri’nin en önemli konusu haline getirilmişti. Ve şapkaya direndikleri gerekçesiyle, başta İskilipli Atıf Hoca ile Babaeski Müftüsü olmak üzere, Rize’de 8, Maraş’ta 7, Erzurum’da 4, Sivas’ta 3, İskilip’te 2, Menemen’de 28 olmak üzere, çeşitli yerlerde toplam 78 kişi idam edildi. Ardından 25 Kasım 1925’de çıkarılan yeni bir kanunla bütün erkekler için şapka giyme zorun

Ülkeyi sattı diyen serefsizlere Kapak OLSUN

Yalan Yazan Tarih utansın Vefasızlığın her türlüsünü gören, sürgün edilen, cenazesi haczettirilen ama sürgüne giderken tabakasını onu götüren askerlere verip " Bu devletin malı bunu hazineye koyun " diyen bir adalet timsali ,Son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin Han. Ülkeyi sattı diyenler; Koyu Kemalist Cemal Kutay; 'Vahdeddin Elbette hain değildi. Dünyanın en namuslu adamlarından biriydi. Ölürken yastığının altından parasızlıktan alamadığı ilaçların reçeteleri çıktı. Bunu Tarık Mümtaz Göztepe anatıyor. Ve cenazesini rehin ettiler San Remo'da. Akrabaları, arkadaşları cenazeyi kaçırdılar da gömüldü. Bunlar hakkında hüküm verebilmek için önce bilgili olmak lazım TIMES Beş Yıl Önce(1923), İslam'ın Gurur Verici Ama Dert Dolu Liderliğinden Vazgeçmeye Karar Veren Türk Devleti, Takip Eden Devrimlerle '' İslam Dininden Kopmasını'' Tamamladı..  Times,12 Nisan 1928

Vahideddin Han'ın binbaşı Tevfik Bey'e son emri

Yalan Yazan Tarih utansın Vahideddin Han'ın binbaşı Tevfik Bey'e son emri Sultan Vahdettin,1. Dünya savaşı akabinde İstanbul’un işgalinde, emrinde kendi güvenliğinin korunması amacıyla bırakılmış 700 kişiden müteşekkil orduyu Ayasofya çevresine mevzilendirmiş,ve ordunun kumandanı olan binbaşı Tevfik Bey’e şu emri vermiştir: “Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul'un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse,benden emir beklemeden ateş açın ve Son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın!

Eşini, bir baskasina bakarken gören

Eşini, bir harama bakarken gören  bir kadın ne hisseder?  Bazıları: "-Kıskanır!.." diye cevap verecektir. Hayır, kıskanmaz; incinir, kırılır ve en sevdiği insana karşı bir yıkım yaşar. Aldatılınca başlangıçta kendisini yetersiz hisseden, aynalara küsüp kendini çirkin gören hanımları bekleyen duygusal bir yıkım ve depresyon değil midir? Çünkü dindar hanım olarak o, harama gözünü dikmemiştir. Irzını, nâmusunu muhafaza etme gayreti içindedir. Aynı hassasiyeti eşinden beklemesi fazla mıdır? "Mü'min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle!.. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır."(Nûr Sûresi 30) Ne kadar açık ve ne kadar taze bir âyet, değil mi? Sanki özellikle bugünler için inmiş gibi... Demek ki, erkeğin en önemli tesettürü, gözlerini korumak... Gözler korununca, ırz korunmuş oluyor.Âyet

May Allah accept from us all.

One of the dua's on my mind right now is: "O Allah make us more sensitive to sin and make us more enthusiastic in doing good deeds." Living in the west we are clearly get desensitized to sin. Whether it be advertisements, tv, movies, internet, or just roaming down the street. In Ramadan as you increase in piety it really starts to hit you how desensitized we've become, and as a result not seeking Allah's forgiveness or protection. As for doing good deeds...well you can never do enough good deeds now can you. May Allah accept from us all. -Navaid Aziz [not a hadith] Allahu Akbar! Subhan'Allah, some of our pious predecessors used to say about Ramadan that the easiest part of fasting is leaving food and drink [not a hadith].  Allahu Akbar!

DAHA ŞİDDETLİ 2. AYAKLANMA ÇIKARACAKLAR !!

Fatihin Torunları MEHMET ŞEVKET EYGİ UYARIYOR: TÜRKİYE'DE HÜKÜMETİ DEVİRMEK İÇİN DAHA ŞİDDETLİ 2. AYAKLANMA ÇIKARACAKLAR !! Batı destekli Batıcı ayaklanmanın bitmediğini yazan Mehmet Şevket Eygi, ikinci kalkışmanın daha şiddetli olacağına dikkat çekiyor. Eygi, hükümet içindeki sinsilere karşı da tedbir alınmasını belirtmiş. TELGRAF *** Hazırlıklarına hummalı bir şekilde devam ediyorlar *** Bu sefer daha tecrübeli, daha birikimli, daha bilenmiş, daha gözü kara olarak, daha büyük çapta; kargaşa, kaos, fitne ve fesat çıkartacaklardır *** Onların beyinleri yetişmez, stratejik planlarını Türkiye düşmanı yabancılar hazırlamaktadır *** Gayeleri vesayet rejimini tekrar getirmektir *** Türkiye’nin iktisaden çökmesi veya parçalanması umurlarında bile değildir, hattâ bunu istemektedirler *** İkili oynayan, iktidardan gibi görünen çok sinsileri bulunmaktadır *** Gezi kalkışması bitti, bundan sonra kalkışamazlar demek çok büyük ve ölümcül bir hatâ olur *** İstihbarat elde etmek yeterli değildir

Avusturya'lı siyasetçiden Masonluk

Avusturya'lı siyasetçiden Masonluk, Türkiye, Atatürk ve Yahudi dönmeleri hakkında net açıklamalar; Videonun Dökümü; .. ya da Türkiye’deki Jön Türkler dönemi, Sonucunda Osmanlı sistemine son veren kesinlikle ve kesinlikle hür masonluğun etkisinin bir sonucudur. Bunun yanında bilmeniz gereken Londra ve Paris’in yanında masonların en önemli merkezlerinden birisi İstanbul’dur… Yani Masonlar bütün yakın doğunun ve Arap bölgesinin merkezini İstanbul’a yerleştirmiştir. Kemal Atatürk, eski adıyla Kemal Paşa, kendisi bir Masondu… Ayrıca anne tarafının çok ilginç bir kökeni var. Masonlukla yakından alakası olmasa da bunu aktarmak isterim, Jön Türkler sadece masonların etkisi altında değildi. Dönme olarak adlandırılan dönme (Sabetaycı) ailelerinin etkisi de yüksekti. Bu dönme aileleri sultan tarafından Yahudiliği bırakıp zorla İslam’ı kabul etseler de ama aslında onlara dışa ibadethane gibi gözüken yerlerde kendi dinlerini ve İbranice kültlerini yaşamaya izin vermişlerdi. Yani eski İspanya’da

Hiç bir düşman dönmeler kadar Türkler'e kötülük edemez.

Yahudi Dönmesi (Sabetayist)'nin itirafları "Hiç bir düşman dönmeler kadar Türkler'e kötülük edemez."  Yazar Sâmiha Ayverdi hâtıralarında, bir hanımın davetinden bahisle şunları anlatmaktadır:  MEDİHA GEZGİN HANIM'IN MECLİSİ ve SELANİK DÖNMELERİ Bu satırları yazdığımda, yıl 1982. En az otuz küsur sene evvel, Mediha Gezgin isminde bir hanımın, evine çaya davet edilmiştim. Gittim. Salonda, on beşden fazla hanım misafir vardı. Belki en gençleri bendim. Ancak, bu ileri yaştaki hanımlar, aşırı ilerici olarak, benden fersah fersah genç sayılsalar reva idi. Bu köksüz kalabalığın ne millî, ne de manevî bir mesnedi/dayanağı vardı. Bunlar memleket için bence câhilden daha zararlı olan bir münevver/aydın zümre taslağı idiler. Aralarında bulunduğum bu yarı aydınları, Tanzimat kapısından girmiş kırk haramiler gibi görmeye başlamıştım. Târihî, millî ve manevî hazînelerimizi, varımızı yoğumuzu hep bu batıya yaranma yarışındaki ilerici güruh çalıp yağmalamamış mıydı? Hâlâ da yağma

EDİRNE MÜDAFİİ ŞÜKRÜ PAŞA

Yalan Yazan Tarih utansın Düşman,hatlarımızı geçtikten sonra ölürsem kendimi şehit kabul etmiyorum.Beni mezara koymayın.Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler.Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam,kefenim,lifim,sabu num çantamdadır.Beni bu mahalle gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir.' Şükrü Paşa EDİRNE MÜDAFİİ ŞÜKRÜ PAŞA 1857-1916 Şükrü Paşa’ya şehrin kuşatılması halinde 40 gün savunulması emri verilmişti.5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Anıtkabir'deki Aslanlı yol Osman ZENGİN

Fatihin Torunları Anıtkabir'deki Aslanlı yolun sırrı Kâzım Güleçyüz yine enteresan bir mevzuya temas ederek, güzel bir yazı yazmış, Anıtkabir’e değinmiş. Her ne kadar, Nasreddin Hocanın “Taşları bağlamışlar” misâlinde olduğu gibi, rahat bir görüş serdedilemeyen bir mevzu olsa da, biz de bir şeyler yazalım dedik. Anıtkabir, malûmunuz Ankara’da, M. Kemal’in gömülü olduğu mezarın adıdır. Ama tabiî, öyle sıradan bir mezar değil bu. M. Kemal 1938’de öldüğünde, İstanbul’da 15 sene kadar emanet mezarda bekletilip; nihayet bizim dünyaya geldiğimiz yıllarda, Ankara’da yıllarca alâyişle nümâyişle ve o zamanki bütçeden de yapılan büyük bir masrafla yapılan bir anıt mezara nakledilir. İşte, o gün bugündür de Anıtkabir, Kemalistler tarafından adeta bir ‘türbe’ gibi kullanılmıştır! Hem de bizzat M. Kemal tarafından çıkarılan tekke ve türbeleri kapatan kanuna rağmen… Eee tabiî, Anıtkabir olunca iş başka tabiî. Koca koca adamların orayı ‘ağlama duvarına, şikâyethaneye’ çevirmeleri anlaşılır bir şe

GIYBET

Yalan Yazan Tarih utansın Falancanın boyu kısadır diyen birine, Peygamber efendimiz, Bu sözün denize atılsa, denizi kokutur buyurdu. (Tirmizi) Biri için söylenen kusur, onda varsa, gıybettir, yoksa iftira olur. [Müslim] GIYBET KANSER GİBİDİR ! Belli bir mümin veya zimmi kâfirin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Gıybet, haramdır. Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gıybet olmaz. Gıybet, adam çekiştirmek demektir. Birini gıybet etmenin, ölmüş insanın etini yemek gibi olduğu bildirildi. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Miraca çıkarıldığımda,bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi. [Ebu Davud] Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir. [Harâiti] Gıybet edeni dinleyen de günahta ortaktır. [Taberani] İb

Üçüncü Dünya ülkeleri nasil yonetilir

Bir Askeri Okulda Ders Olarak Anlatılan Horoz ve Tilki Hikayesi ! “Dershanede hocayı beklerken ışıklar kapanmış ve bir çizgi film gösterilmeye başlanmış. Filmin adı ” Küçük Tavuk “ Bir kümes var. Kümeste bir çok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor.  Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor. Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve küçük tavuklar. Yaşlı ve büyük horoz ise dışarı bırakmadığı tavuklara "ölmeyecek kadar" mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor. Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendis

BU YAZIYI ÇERÇEVELETİP DUVARA ASIN

Yalan Yazan Tarih utansın BU YAZIYI ÇERÇEVELETİP DUVARA ASIN Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, bugün “Ama Gezi ruhu bu değil” başlıklı yazısında Gezi ruhunun aslında ne olduğunu gözler önüne serdi. Kaplan’ın yazısından bölümler şöyle: (…) Selimiye Kışlası önünde ‘En büyük asker, bizim asker’ sloganları atılır. Ama Gezi ruhu bu değil. ‘Yeşil Gazete’ gibi sosyal medya adreslerinden ‘Asker gaz maskesi dağıtıyor. Ordu-halk el ele’ mesajları atılır. Ama Gezi ruhu bu değil. ‘Harbiye Orduevi, sığınmak isteyenlere kapılarını açtı’ yalan haberleri dolaştırılır. Ama Gezi ruhu bu değil. Ve tüm bunlar, Başbakanlık Ofisi’nin ve Başbakan’ın Keçiören’deki evinin basılmak istendiği geceyle eş zamanlı gerçekleşir. Ama Gezi ruhu bu değil. ‘Atatürk ölmedi, AKM’nin üzerinden bize bakıyor.’ Ama Gezi ruhu bu değil. Başörtülü bir kadın, bebeğiyle beraber saldırıya uğrar; hatta üzerine işenir. Mağdureye karşı herkes yargıç kesilip ‘Kanıtın nerde, MOBESE kaydını göster’ diye tutturur. Ama Gezi ruhu bu değil

Atatürk olmasaydı

Yalan Yazan Tarih utansın Atatürk olmasaydı ezan okunmazdı, adınız yorgo, elizabeth olurdu diyenlere Atfen... Mısır, Lübnan, Ürdün, Irak, Libya, Tunus, Azerbaycan, Kosova, Suriye'de bir zamanlar Osmanlı topraklarıydı... Hepsi işgal edilip bizden koparıldı. Ama ne ezanları sustu, nede adları yorgo, elizabeth oldu. Asıl dinimizi elimizden almaya çalışan atatürktür. Hilafeti.kaldırdı, arapça yazımızı kaldırdı, ezanımızı türkçeleştirdi, camileri sattı, kadınlarımızı açtı, din adamlarını astı...