Ana içeriğe atla

Anıtkabir'deki Aslanlı yol Osman ZENGİN

Fatihin Torunları

Anıtkabir'deki Aslanlı yolun sırrı

Kâzım Güleçyüz yine enteresan bir mevzuya temas ederek, güzel bir yazı yazmış, Anıtkabir’e değinmiş. Her ne kadar, Nasreddin Hocanın “Taşları bağlamışlar” misâlinde olduğu gibi, rahat bir görüş serdedilemeyen bir mevzu olsa da, biz de bir şeyler yazalım dedik.

Anıtkabir, malûmunuz Ankara’da, M. Kemal’in gömülü olduğu mezarın adıdır. Ama tabiî, öyle sıradan bir mezar değil bu.

M. Kemal 1938’de öldüğünde, İstanbul’da 15 sene kadar emanet mezarda bekletilip; nihayet bizim dünyaya geldiğimiz yıllarda, Ankara’da yıllarca alâyişle nümâyişle ve o zamanki bütçeden de yapılan büyük bir masrafla yapılan bir anıt mezara nakledilir.

İşte, o gün bugündür de Anıtkabir, Kemalistler tarafından adeta bir ‘türbe’ gibi kullanılmıştır! Hem de bizzat M. Kemal tarafından çıkarılan tekke ve türbeleri kapatan kanuna rağmen…

Eee tabiî, Anıtkabir olunca iş başka tabiî.

Koca koca adamların orayı ‘ağlama duvarına, şikâyethaneye’ çevirmeleri anlaşılır bir şey değil. Bayram v.s. gibi zamanlarda insanları oraya taşımak, okul talebelerini zorla götürmek nasıl bir mantıktır, anlamak zor.

Geçen aylarda, yine böyle bir merasim esnasında, bütün devlet ricâlinin yürüdüğü ‘aslanlı yol’ ile alâkalı olarak TV spikerinin anlattığı bir şey dikkatimizi çekmiş ve çok hayret etmiştik. Spikerin ifadeleri aynen şöyle: “Aslanlı yolun sırrı ne? Taşlar Ata’ya yürüyenlerin başını ‘öne eğiyor’. Aslanlı yolun taşları, Ata’nın huzuruna çıkanların ‘başının öne eğik’ olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş.”

İnsanlar, araları 5 cm boşluk bırakılarak döşenen taşlarda yürürken, düşmemek için yere bakıyor. Böylelikle başlar zorla yere eğilmiş ve “Ata’ya saygı” sağlanmış oluyor! Tam bir “güler misin, ağlar mısın?” misâli!
Hele bir de dışarıdan gelen devlet temsilcilerini oraya götürmek, başlı başına bir problem. Suudi Arabistan, İran gibi devlet temsilcilerinin gitmemesi üzerine nasıl kızılca kıyametler koparıldığını biliyoruz. Bakalım, bu zorlamalar ne zaman son bulacak?

25.01.2012 – Osman ZENGİN

Ayrıca: http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=5058



Yorumlar

Mehmet türeli dedi ki…
Zorla güzellik olmaz, fakat insanları zorla kemalist yapmaya çalıştılar. Covit yasaklarına rağmen camilere gitmek bile yasaklanırken törenleri iptal etmemek nasıl bir bağlılıktır anlayamıyorum.
Mahzen dedi ki…
Kamâlden kemâl olmaz.unutkabir kişinin azap yeridir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh