Gunumuzda bazi kesim hala bu dans gibi ne bu dunyasina nede AHiRET hayatina hic bir faydasi olmayan islerle ugrasan kimselerle dolu malesef televizyon denen renkli kutu boyali medya bu isleri cokca destekliyor memeleketin hali bu.
Asagida isgal yillarindaki bir takim insanlarin ne isler pesinde oldugunu anlamak icin okuyalim.
1922 yılındayız. İstanbul’un işgal yılları. Beyoğlu’ndaki Union Française Dans Salonu’nda, birazdan Türkiye’deki ilk “Mukavemet Dansı Müsabakası” başlayacak. Jüride ünlü isimler var. Örneğin Tanin Gazetesi’nin başyazarı Hüseyin Cahit (Yalçın), basından bir başka önemli isim Ahmet Emin (Yalman).
Dört keman, saksafon, kontrbas ve akordeondan oluşan orkestra köşesinde yerini almış. Pistteki 25 çift son derece heyecanlı. Kurala göre dans olarak sadece Foxtrott yapılacak. Üst üste iki kez tempo kaçıran çift elenecek. Dam ve kavalye değiştirmek kesinlikle yasak. En dayanıklı çift, bu yarışmayı kazanacak.
Çiftler arasında birbirinden ünlü isimler var. Fenerbahçe’nin ünlü futbolcusu Yedibela Fahri (Ayad), yarışmaya damı Neomi’yle birlikte katılıyor. Lakabı serseriliğinden geliyor diye düşünmeyin. Yedibela Fahri’ye bu lakabı futbol sahalarındaki müthiş hırsı ve mücadele gücü nedeniyle verilmiştir. Saha dışında ise tam bir beyefendidir. Fenerbahçeli maratoncu Dr. Nuri, eşiyle, aynı kulübün şampiyon bisikletçilerinden Arşod nişanlısıyla, boksör Sarango ile Halide Edip’in oğlu Sait de damlarıyla yarışmanın iddialı isimlerinden.
Yarışmayı denetlemekle görevli üç dans ustasından birinin işaretiyle müsabaka başlar. Başlangıçta her şey çok iyi, çiftler uyumludur. Ancak saatler geçtikçe çiftler gücünü, uyumunu ve hızını kaybeder. Pistten ayrılanlar görülür. 14 saat geçtikten sonra geriye pistte terkedilen ayakkabılar ve 4-5 çift kalmıştır. Orkestra elemanları da yorgunluktan zayiat vermiştir. İki kemancı birbiri ardına sırtüstü düşüp bayılır.
Sait ve damı 15 saat 10 dakika sonra pes edip elenir, peşinden Yedibela Fahri’nin damı Neomi, kavalyesinin kollarından süzülüp pistin ortasına yığılıverir. Maratoncu Nuri, bisikletçi Arşod ile Alber işi inada bindirmiştir. 21 saatlik yorgunluk, uykusuzluk ve açlığa rağmen henüz pisti terketmemişlerdir. Arşod’un nişanlısı Lisa’nın ayakları patladığından, pistte kan izleri görülmektedir. Artık bir dans gösterisini aşıp, işkence havasına bürünmüş olan yarışma, salonun büyük kapısından içeri giren, elleri coplu İngiliz askerlerinin müdahalesiyle sona erer. O ana kadar ayakta kalabilen üç çift, İstanbul’daki ilk dans şampiyonasının birincisi olarak kayıtlara geçer.
1922 yılında yapılan Türkiye’nin ilk dans dayanıklılık yarışmasında, 21 saatin sonunda bayılanlar ve ayağı patlayarak kanayanlar olmuştu.
Asagida isgal yillarindaki bir takim insanlarin ne isler pesinde oldugunu anlamak icin okuyalim.
1922 yılındayız. İstanbul’un işgal yılları. Beyoğlu’ndaki Union Française Dans Salonu’nda, birazdan Türkiye’deki ilk “Mukavemet Dansı Müsabakası” başlayacak. Jüride ünlü isimler var. Örneğin Tanin Gazetesi’nin başyazarı Hüseyin Cahit (Yalçın), basından bir başka önemli isim Ahmet Emin (Yalman).
Dört keman, saksafon, kontrbas ve akordeondan oluşan orkestra köşesinde yerini almış. Pistteki 25 çift son derece heyecanlı. Kurala göre dans olarak sadece Foxtrott yapılacak. Üst üste iki kez tempo kaçıran çift elenecek. Dam ve kavalye değiştirmek kesinlikle yasak. En dayanıklı çift, bu yarışmayı kazanacak.
Çiftler arasında birbirinden ünlü isimler var. Fenerbahçe’nin ünlü futbolcusu Yedibela Fahri (Ayad), yarışmaya damı Neomi’yle birlikte katılıyor. Lakabı serseriliğinden geliyor diye düşünmeyin. Yedibela Fahri’ye bu lakabı futbol sahalarındaki müthiş hırsı ve mücadele gücü nedeniyle verilmiştir. Saha dışında ise tam bir beyefendidir. Fenerbahçeli maratoncu Dr. Nuri, eşiyle, aynı kulübün şampiyon bisikletçilerinden Arşod nişanlısıyla, boksör Sarango ile Halide Edip’in oğlu Sait de damlarıyla yarışmanın iddialı isimlerinden.
Yarışmayı denetlemekle görevli üç dans ustasından birinin işaretiyle müsabaka başlar. Başlangıçta her şey çok iyi, çiftler uyumludur. Ancak saatler geçtikçe çiftler gücünü, uyumunu ve hızını kaybeder. Pistten ayrılanlar görülür. 14 saat geçtikten sonra geriye pistte terkedilen ayakkabılar ve 4-5 çift kalmıştır. Orkestra elemanları da yorgunluktan zayiat vermiştir. İki kemancı birbiri ardına sırtüstü düşüp bayılır.
Sait ve damı 15 saat 10 dakika sonra pes edip elenir, peşinden Yedibela Fahri’nin damı Neomi, kavalyesinin kollarından süzülüp pistin ortasına yığılıverir. Maratoncu Nuri, bisikletçi Arşod ile Alber işi inada bindirmiştir. 21 saatlik yorgunluk, uykusuzluk ve açlığa rağmen henüz pisti terketmemişlerdir. Arşod’un nişanlısı Lisa’nın ayakları patladığından, pistte kan izleri görülmektedir. Artık bir dans gösterisini aşıp, işkence havasına bürünmüş olan yarışma, salonun büyük kapısından içeri giren, elleri coplu İngiliz askerlerinin müdahalesiyle sona erer. O ana kadar ayakta kalabilen üç çift, İstanbul’daki ilk dans şampiyonasının birincisi olarak kayıtlara geçer.
1922 yılında yapılan Türkiye’nin ilk dans dayanıklılık yarışmasında, 21 saatin sonunda bayılanlar ve ayağı patlayarak kanayanlar olmuştu.
Yorumlar