Ana içeriğe atla

TARIH TEKERRÜR EDER MI ?

TARIH TEKERRÜR EDER MI ?

“Kesin olarak söyleyebiliriz ki, Türk ihtilâli, hemen hemen tümüyle bir mason-Musevi komplosudur.”

1908 İttihatçı hareketinin arkasında da; Sultan 2. Abdülhamid veya Meşrutiyet değil, Filistin, Selanik Sermayesi ve İstanbul’un haracı vardır. Enver Paşa Büyük Oyun‘u, gençliği ve hırsı nedeni ile göremez. Gördüğünde ise, acemiliğini itiraf eder. Ancak, herşey bitmiştir.

-“Biz sultan Abdülhamid’i anlayamadık; asıl günahımız işte buradadır paşam, sultan Hamid’i anlamamak…

-Yazık paşam, çok yazık!

-Siyonistlere alet olduk ve onların hiyanetine uğradık.”(1)

İngilizlerin liderliğinde kurgulanan (Büyük Oyun) sonucunda;

-Bir Cihan İmparatorluğun kafası koparılır,

-Savaşlarda okumuş tüm aydın-genç nüfus yokedilir,

-Ekonomi (azınlıkların bilinçli olarak sürgün ettirilmesi ile) ile iflas ettirilir,

-Büyük rezervlere sahip Petrol Sahaları kırk türlü oyunla gaspedilir,

- Ve yapılanlar gelişmiş batılıları tatmin etmemiş olmalı ki savaş;

-Top-tüfekle değil, Kültür çalışmalarıyla sürdürülür;

-Ve (gelecek) bir yüzyıl daha, devlet-halk kafa karışıklığı ile kaybettirilir.

1908-1909

“Gizlilik Dönemi 

“Komplocular (Jön Türkler), kısa zamanda etkinlik merkezi Selânik’te kurulu diğer bir kuruluştan, Masonluk’dan, yararlanabileceklerini düşündüler… Mason locaları bu şehirde, açıktan açığa olmasa bile, kesintisiz çalışmaktaydılar ve aralarında Abdülhamit’in devrilmesini sevinçle karşılayacakların sayısı hayli kabarıktı.”

“Dolayısıyla, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti üyeleri, Selânik mason localarının davaları için biçilmiş kaftan olduğunu kısa zamanda farkettiler. Anlaşılan Cemiyet, mason localarının hemen hepsini toplantı yeri olarak kullanmış, masonlardan çoğuna kendi davalarını kabul ettirmiş ve masonların yeni adayları denemek için uyguladıkları yöntemlerin çoğunu benimsemişti. Öte yandan, Selânik masonlarıyla karşılaşmaları sonucu, Cemiyetin çalışmalarının hız kazandığı da anlaşılmaktadır.” (2)

“Önce, Ramsaur’un Masonluk’tan yararlanmanın Cemiyet’in kuruluşundan sonra düşünüldüğü fikrine katılmadığımıza işaret etmeliyiz.. ..Vardığımız kanı, daha Cemiyet kurulmadan, Masonluk içinde bunun fikriyatı yapılırken, localardan nasıl yararlanabileceği düşüncesinin belirmiş olduğu yolundadır. Cemiyete alınanla Masonluğa alınan arasındaki farklar, giriş farklılıkları, Cemiyet’in karma yapısı (mason olan ve olmayan), gizli evrakın büyük bir güvence altına alınması, özellikle Cemiyet’in bazı şubelerine hafiyelerin sızmasına karşılık bunların hiç tehlikeye düşmemesi, önceden tasarlanmış ve mükemmel bir örgütlenmenin gerçekleşmiş olduğunu gösteriyor. Bu da mason localarının görevlerinin önceden saptanmasıyla mümkündü.” (3)

“…Selânik’te oturanların Masonluğu çekici bulmalarına şaşmamak gerek. Çeşitli millet ve inançlara sahip liberal düşünceli, eğitim görmüş kişilerdi Selânik’liler, oysa Türkiye’deki mutlakiyetin dünyada bir eşi yoktu. Masonluk ya da benzeri bir örgüte yaklaşmaları çok normaldi. Selânik’te bir çok Musevi vardı ve bunların çoğu masondu. Bu da Masonluğu

“Uluslararası Yahudilik” yoluyla dünyaya hakim olma çabası olarak yorumlayanlar için kuşkulu bir durum yaratıyordu.”

“Sonuç olarak, Jön Türk hareketini masonların ve Musevilerin hazırladıkları “dünya ihtilâli” nin bir parçası olarak niteleyen yayınların sayısı hayli kabarıktır.” (4)

“Kesin olarak söyleyebiliriz ki, Türk ihtilâli, hemen hemen tümüyle bir mason-Musevi komplosudur.” (5)

“Jön Türk hareketi, İtalyan Büyük Doğusu’nun yönetimi altındaki Selânik mason locaları tarafından başlatılmıştır ve aynı makam daha sonra Mustafa Kemal’in başarıya ulaşmasına da yardımcı olmuştur.” (6)

“1900 Yıllarında Fransız Büyük Doğusu, Abdülhamit’in devrilmesine karar verip, gelişmekte olan Jön Türk hareketini bu yöne çevirmiştir.” (7)

(1) “Küller Altında Yakın Tarih” “Mustafa Armağan

(2) E. E. Ramsaur, Jön Türkler ve 1908 İhtilâli

(3)Orhan Koloğlu, İttihatçılar ve Masonlar

(4)E. E. Ramsaur, Jön Türkler ve 1908 İhtilâli

(5)The Morning Post (London 1920), The Cause of World Unrest

(6) Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

(7)Friedrich Witchl, Weltfreimaurei, Weltrevolution, Weltrepublik


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh