Ana içeriğe atla

Papa gezisi ve Taksim Gezi

Papa gezisi

Dün tatilden dönen Emre yana yakıla bana ulaştı. Çok önemli kavşakların tam ortasında bulunan gizemli dostum bana ulaşmak istemiş ama başaramamış!

İstanbul'u arkada bırakmadan önce birkaç soru yollamış ancak cevap alamamıştık.

Bu kadar önemli biri haliyle her sorumuza anında cevap veremezdi! Bunu akıl edememiştim!

Devletler arasında sörf yapan birinin ısrarla araması da bize değerverdiğini gösteriyordu.

Belli ki bizim gibi tatil de yapmıyordu...

Emre'ye "Sen cevapları al bana ilet" ricasında bulundum. Emre jet gibiydi. Telefonu kapatmadan dostumuzun sözleri bana ulaştı...

Gün boyu temas sürdü!

Yazın tam ortasında sıcak gündeme ilişkin çok ilginç tespitler ortaya çıktı!

Bakalım okurken keyif alacak mısınız?

İşte o diyalog!

Bazı işadamlarının paralarını Türkiye'ye getireceğini söylemiştin!
Gezi olayları bunun önünü tıkadı mı?

Fabrikalarının büyük bölümü Ege'de olan işadamı Erdoğan'a güvenip parasını getirdi. Türk ordusunun çok önem verdiği bir projeyi de o yürütüyor. Devlete olan güveni tam. Zaten Gezi eylemleri başladığında, gelişmelerin çok ama çok garip olduğunu bir tek o söyledi.

Ne dedi ki?

Açıkça oyunu gördüğünü söyleyip "İşin içinde iş var" dedi.

Atladım sanırım!

Türkiye büyürken, Avrupa hızla gerilerken bu olayların meydana gelmesi tesadüf değil. Türk olmanın prestiji her geçen gün her yerde artarken içerisinin karıştırılmak istenmesinin bir tek sebebi olabilir; o da Türkiye'ye çelme takmak!

Gezi olaylarına çok kafa yordum. Gözümden kaçan bir şey var mı?

Olmaz mı!

Merak ettim!

2008'e gidelim...

Neden?

Gezi eylemlerinin başladığı noktaya çok yakın bir okula önemli bir misafir gelmişti!

Kim geldi?

Bu okulu bitirenler daha sonraki yıllarda ülkenin yönetiminde yer alır.

Bilirsin! Okul böylesine köklü ve değerli.

İşte bu okula herkeslerden habersiz çok önemli bir isim geldi.
Hala ismi bekliyorum!

Bu isim o zaman kardinal olan şimdiki PAPA Jorge Bergoglio'ydu!
Hiç duymadım!

Duymadığını söylemiştim... Şimdiki Papa, o gün salonu dolduran Türk öğrenci ve öğretmenlerin gözlerine baka baka "Türkler Ermeni soykırımı yaptı. Bunu kabul etmeniz sart" dedi!

İnan salon alkıştan yıkıldı. Öğrenciler de öğretmenler de ayakta alkışlıyordu! İstanbul'un göbeğinde bunlar oluyor ama medyanın haberi bile olmuyordu!

Çok şaşırdım! Şaşırma! Erdoğan daha geçtiğimiz günlerde "Biz dışarısı ile çok rahat mücadele ederiz.

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ama içeride olup dışarıya bağlı olanlar zaman kaybettiriyor. Bu nedenle hızla yol alamıyoruz" demişti.

Sorunun kökü dışarıda ama kullanılanlar maalesef bu ülkenin çocukları.

Gezi'ye o okuldan ve benzerlerinden katılım çoktu! Sorunun ne kadar iç yakıcı olduğunu düşün! Bu okulu bitirenler geçmişten beri hep önemli yerlere geldi!

Küresel tabloda değişen bir şey var mı?

Cameron, Hollande, Merkel ve Netanyahu! Bunlar da boş durmuyor.

Saldıracaklar!

Nasıl?

Planları var! Önlenenler dışında yine gelecekler!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaptırmamak için çok önemli iki planları var!

Biliyor musunuz?

Elbette hazırlığımız var! Ama siz önlenenleri değil, olanları duyuyorsunuz!

Ne kadar önemli işler yapıldığından haberiniz yok!

Son zamanlarda Rothschild ve Rockefeller isimleri dolaşmaya basladı!

Bu aileler yazıldığından çok ama çok daha güçlü. Gerçek yüzlerini yazan olmadı! Bunlar, The Council on Foreign Relations, Bilderberg, The Trilateral Commission, The League of Nations Asia Society ve The Population Council gibi en etkili toplulukları kurup yönetti!

Para ve güç bunlarda yani!

Bak söylenmez ama Türkiye'de de çok önemli varlıkların gerçek sahipleri bu adamlardır! Bizim bazı önemli zenginlerimizin sahipleri de bunlardır!

Şehir efsanesi değil mi bu!

O zaman bizim zenginlerimizin Rothschild ve Rockefeller ailelerinin istekleriyle yaptıkları bağışlara bakacaksın!

Belki o zaman ikna olursun! Warburg ve Morgan ailelerini de unutmamak lazım! Bu ailelerin ellerindeki şirketleri tam olarak bilen yok!

Saldırılara takıldım!

Takılma, ordu sınırda kuş uçurtmuyor, MİT olağanüstü çalışıyor! Onlar düşünsün!

Ordu öyle noktalara adam koydu ki söylesem küçük dilini yutarsın. MİT'in olmadığı yer yok! İşleri bu nedenle zor!
Karşılarında eski Türkiye yok!

Peki asıl dertleri ne bunların? Çok var ama canlarını en cok yakanı söyleyeyim!

Evet!

Türkiye petrol de başka madenler de çıkaracak! Ama bunların en büyük derdi Türkiye'nin büyük ve değerli ALTIN madenlerine sahip olması! Bunlar çıkarıldığında Türkiye'yi tutamayacaklarını biliyorlar...

Dert bu! Bu nedenle bütün altın arama çalışmaları "YEŞİLİ YOK EDİYORLAR" diye duyuruldu!

Tam altın çıkarılacakken GEZİ protestolarının benzerleri yaşandı!

Amaç Türkiye'yi durdurmaktı! Yeşili korumak değil!
Son durum!

Rothschildler geçtiğimiz ay "Artık elimizde altın tutmayacağız" dedi...

Anlaşıldı mı şimdi!

Gezi'deki arkadaşlara duyurulur!

ergün diler


Dün tatilden dönen Emre yana yakıla bana ulaştı. Çok önemli kavşakların tam ortasında bulunan gizemli dostum bana ulaşmak istemiş ama başaramamış!

İstanbul'u arkada bırakmadan önce birkaç soru yollamış ancak cevap alamamıştık.

Bu kadar önemli biri haliyle her sorumuza anında cevap veremezdi! Bunu akıl edememiştim!

Devletler arasında sörf yapan birinin ısrarla araması da bize değerverdiğini gösteriyordu.

Belli ki bizim gibi tatil de yapmıyordu...

Emre'ye "Sen cevapları al bana ilet" ricasında bulundum. Emre jet gibiydi. Telefonu kapatmadan dostumuzun sözleri bana ulaştı...

Gün boyu temas sürdü!

Yazın tam ortasında sıcak gündeme ilişkin çok ilginç tespitler ortaya çıktı!

Bakalım okurken keyif alacak mısınız?

İşte o diyalog!

Bazı işadamlarının paralarını Türkiye'ye getireceğini söylemiştin!
Gezi olayları bunun önünü tıkadı mı?

Fabrikalarının büyük bölümü Ege'de olan işadamı Erdoğan'a güvenip parasını getirdi. Türk ordusunun çok önem verdiği bir projeyi de o yürütüyor. Devlete olan güveni tam. Zaten Gezi eylemleri başladığında, gelişmelerin çok ama çok garip olduğunu bir tek o söyledi.

Ne dedi ki?

Açıkça oyunu gördüğünü söyleyip "İşin içinde iş var" dedi.

Atladım sanırım!

Türkiye büyürken, Avrupa hızla gerilerken bu olayların meydana gelmesi tesadüf değil. Türk olmanın prestiji her geçen gün her yerde artarken içerisinin karıştırılmak istenmesinin bir tek sebebi olabilir; o da Türkiye'ye çelme takmak!

Gezi olaylarına çok kafa yordum. Gözümden kaçan bir şey var mı?

Olmaz mı!

Merak ettim!

2008'e gidelim...

Neden?

Gezi eylemlerinin başladığı noktaya çok yakın bir okula önemli bir misafir gelmişti!

Kim geldi?

Bu okulu bitirenler daha sonraki yıllarda ülkenin yönetiminde yer alır.

Bilirsin! Okul böylesine köklü ve değerli.

İşte bu okula herkeslerden habersiz çok önemli bir isim geldi.
Hala ismi bekliyorum!

Bu isim o zaman kardinal olan şimdiki PAPA Jorge Bergoglio'ydu!
Hiç duymadım!

Duymadığını söylemiştim... Şimdiki Papa, o gün salonu dolduran Türk öğrenci ve öğretmenlerin gözlerine baka baka "Türkler Ermeni soykırımı yaptı. Bunu kabul etmeniz sart" dedi!

İnan salon alkıştan yıkıldı. Öğrenciler de öğretmenler de ayakta alkışlıyordu! İstanbul'un göbeğinde bunlar oluyor ama medyanın haberi bile olmuyordu!

Çok şaşırdım! Şaşırma! Erdoğan daha geçtiğimiz günlerde "Biz dışarısı ile çok rahat mücadele ederiz.

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ama içeride olup dışarıya bağlı olanlar zaman kaybettiriyor. Bu nedenle hızla yol alamıyoruz" demişti.

Sorunun kökü dışarıda ama kullanılanlar maalesef bu ülkenin çocukları.

Gezi'ye o okuldan ve benzerlerinden katılım çoktu! Sorunun ne kadar iç yakıcı olduğunu düşün! Bu okulu bitirenler geçmişten beri hep önemli yerlere geldi!

Küresel tabloda değişen bir şey var mı?

Cameron, Hollande, Merkel ve Netanyahu! Bunlar da boş durmuyor.

Saldıracaklar!

Nasıl?

Planları var! Önlenenler dışında yine gelecekler!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaptırmamak için çok önemli iki planları var!

Biliyor musunuz?

Elbette hazırlığımız var! Ama siz önlenenleri değil, olanları duyuyorsunuz!

Ne kadar önemli işler yapıldığından haberiniz yok!

Son zamanlarda Rothschild ve Rockefeller isimleri dolaşmaya basladı!

Bu aileler yazıldığından çok ama çok daha güçlü. Gerçek yüzlerini yazan olmadı! Bunlar, The Council on Foreign Relations, Bilderberg, The Trilateral Commission, The League of Nations Asia Society ve The Population Council gibi en etkili toplulukları kurup yönetti!

Para ve güç bunlarda yani!

Bak söylenmez ama Türkiye'de de çok önemli varlıkların gerçek sahipleri bu adamlardır! Bizim bazı önemli zenginlerimizin sahipleri de bunlardır!

Şehir efsanesi değil mi bu!

O zaman bizim zenginlerimizin Rothschild ve Rockefeller ailelerinin istekleriyle yaptıkları bağışlara bakacaksın!

Belki o zaman ikna olursun! Warburg ve Morgan ailelerini de unutmamak lazım! Bu ailelerin ellerindeki şirketleri tam olarak bilen yok!

Saldırılara takıldım!

Takılma, ordu sınırda kuş uçurtmuyor, MİT olağanüstü çalışıyor! Onlar düşünsün!

Ordu öyle noktalara adam koydu ki söylesem küçük dilini yutarsın. MİT'in olmadığı yer yok! İşleri bu nedenle zor!
Karşılarında eski Türkiye yok!

Peki asıl dertleri ne bunların? Çok var ama canlarını en cok yakanı söyleyeyim!

Evet!

Türkiye petrol de başka madenler de çıkaracak! Ama bunların en büyük derdi Türkiye'nin büyük ve değerli ALTIN madenlerine sahip olması! Bunlar çıkarıldığında Türkiye'yi tutamayacaklarını biliyorlar...

Dert bu! Bu nedenle bütün altın arama çalışmaları "YEŞİLİ YOK EDİYORLAR" diye duyuruldu!

Tam altın çıkarılacakken GEZİ protestolarının benzerleri yaşandı!

Amaç Türkiye'yi durdurmaktı! Yeşili korumak değil!
Son durum!

Rothschildler geçtiğimiz ay "Artık elimizde altın tutmayacağız" dedi...

Anlaşıldı mı şimdi!

Gezi'deki arkadaşlara duyurulur!

ergün diler




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh