Ana içeriğe atla

Türkler i maddeten ezmek ve yıkmak imkânsızdır.


Türkler’in nasıl yıkılacağını II. Mahmud zamanında yaşayan bir Patriğin, Rus Çarı’na gönderdiği mektuptan öğrenelim.

Istanbul Patriklerinden olan Gregorius, Ikinci Mahmûd Han zamanında çıkan Rum isyanının baş plânlayıcısıydı. (Bu suçundan 1821‘de Patrikhane kapısında idam edildi.) Patrik Gregorius’un Rus Çarı Aleksandra’ya yazdığı mektup, tarihî öneme hâiz olup, önemli tespitlerde bulunması bakımından mühimdir. Patrik, Rus Çarı Aleksandra’ya yazdığı mektupta şöyle demektedir:
“Türkler’i maddeten ezmek ve yıkmak imkânsızdır. Onlar, mensub oldukları dinin gereği olarak çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i îmân sahibidirler. Bu hasletleri; dinlerine bağlılıkları ve kadere rızâ göstermeleri yanında, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Zekîdirler ve kendilerini müsbet yolda yönetecek reislere sâhib oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gâyet kanâatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hattâ kahramanlık ve şecaat duyguları da, geleneklerine olan bağlılıklarından, ahlâklarının güzelliğinden ileri gelmektedir.

Türkler’in evvelâ itaat duygusunu kırmak ve manevî rabıtalarını (bağlarını) kesretmek (parçalamak), dînî metanetlerini (sağlamlığını) zaafa uğratmak (zayıflatmak) icâb eder. Bunun da en kısa yolu, onları an’anât-i milliyetlerine (millî geleneklerine), maneviyâtlarına uymayan haricî fikirlere, hareketlere ve davranışlara alıştırmaktır.

Maneviyâtları sarsıldığı gün, Türkler’in kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve onları maddî vâsıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple Osmanlı Devletini tavsiye için mücerred olarak harb meydanındaki zaferler kâfi değildir. Hattâ, sâdece bu yolda yürümek Türkler’in haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, durumu anlamalarına sebeb olabilir.
Yapılacak olan, Türkler’e bir şey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır.”

*Kendini "Türk" olarak tanımlayan BAR müdavimlerine duyurulur. Genetiğine tecavüz edilmiş Gregorius Türkleri sizi...

YAZ GELİNCE PLAJDA TC KIŞ GELİNCE BARLARDA TC ÖMÜR TÜKETENLER SONRADA SÖZE GELİNCE TÜRKLÜK KONUSUNDA MANGALDA KÜL BIRAKMAYAN NAMUS VE İFFET TC ANLAYIŞINI KAYBETMİŞLER İÇİN PAYLAŞIN




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh