Ana içeriğe atla

Canım nereden öğreneceksin elbette tadarak.

Bu Mübareği Çok Seveceksiniz

  Asya’ya yön veren efsane şehir Merv mücevher gibi parlar. Muhteşem beldenin sevilen Kâdısı, kızının büyüdüğünü ancak dünürcüler kapıya dayanınca anlar. Şu işe bakın, daha dün ardısıra koşuşturan, ip atlayan, seksek oynayan çocuğa talipler çıkar. Ancak kâdı efendinin acelesi yoktur, ince eler, sık dokur, biricik kızını vereceği adamda çok şey arar. Kadı Efendinin “Mübârek” adlı bir kölesi vardır, bu garip yıllardır bağına-bahçesine bakar. Bir yaz günü hani salkımların sepetlere sığmadığı bir yaz günü Kâdı Efendi misafirlerini bağında ağırlar. Kebablar yenilir, kahveler içilir, sıra meyve ikramına gelir. Köle Mübarek, tanesi en iri olan salkımları seçer, yıkar paklar, önlerine koyar. Koyar da sanki bu güzel ziyafetin üstüne limon sıkar, ağzına atanın yüzü buruşur, üzümler ekşi mi ekşi çıkar. Hani bir salkımcık olsun tatlısını bulsa...

Nereden bileyim?

Kadı efendi dayanamaz, sepeti koluna geçirdiği gibi bağa dalar. Bir yandan üzüm keser, bir yandan kölesini azarlar, “beceriksizliğin bu kadarına da pes yani” der, “ömrün burada geçsin, sen üzümün ekşisini tatlısından ayırama. Şu kehribar gibi sararmış, kızıl benekli salkımlar dururken, yeşilleri niye getirirsin anlat bana.”

- Onların taneleri daha iriydi ama. - Sen yeşil tanelerin eksi olabileceğini öğrenemedin mi hâlâ? Mübarek ellerini iki yana açar “nereden öğrenebilirdim ki” diye fısıldar.

- Canım nereden öğreneceksin elbette tadarak. / -Benim olmayan üzümleri mi ? - Şimdi, sen hiç üzüm yemiyor musun yani? / -Öyle bir izin verdiniz mi? Düşünün bir bağ elinden geçsin ağzına tek tane atma... Kadı tutulur kalır, kölesinin temiz bir genç olduğunu biliyordur ama bu kadarına o da şaşar. Misafirlerini uğurladıktan sonra Mübarek’i bir kenara çeker “sana bir şey soracağım” der, “duymuşsundur benim bir kızım var ve talipleri bunaltmaya başladılar. Üzerime üzerime geliyor, eşiğimi aşındırıyorlar. Aralarında subaylar var, emirler var, tüccarlar var... Kimi sandık sandık mücevher vaadediyor, kimi tapu üstüne tapu koyuyor. Sanki damat adayları resmi geçide çıktılar, asiller, zenginler, yakışıklılar... Sahi yerimde olsan nasıl bir seçim yapardın?

- Efendim siz de bilirsiniz ya, Yahûdîler mala, Hıristiyanlar güzelliğe, Câhiliyye devri Arabları ise soya sopa bakarlar. Asr-ı saadet yıllarında ise sadece ihlas ve takva ararlar. Ama zamânımızda makama mevkiye çok itibar ediyorlar. / -Peki sana bir soru daha. / -Buyrun? / -Oğlum Mübarek, kızımı alır mısın söyle bana? / -İyi de kızınız benim gibi değersiz bir köleye varmak ister mi acaba? / -Soracağız elbet, onun rızasını almadan olmaz.

Alır da... Olur da... Kâdı efendi hayırlı işi geciktirmez, onlara şirin bir ev açar. Ancak Mübarek, hanımından günlerce uzak durur, sağda, solda oyalanır, bağda bahçede yatar. Sebebini soran kızcağıza “baban koca şehrin kadısı” der, “ihtimal ki parasına şüpheli bir şey karışmıştır. Hiç değilse kırk gün helal lokma yiyelim, evladımız salihlerden ola.”


http://www.tarihimiz.info
- Onların taneleri daha iriydi ama. - Sen yeşil tanelerin eksi olabileceğini öğrenemedin mi hâlâ? Mübarek ellerini iki yana açar “nereden öğrenebilirdim ki” diye fısıldar.
http://www.tarihimiz.info


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh