Ana içeriğe atla

"Senirkent Faciası, 26 Kasım 1946…"

BU NECIP MILLETE SECIM KAZANAMAYAN CHP ZULMÜ !

DÜN ESEK YERINE KOYUP SIRTINA BINIYORLARDI BUGÜN MAKARNACI DEYIP ALAY EDIYORLAR !

Yakın tarihimizde yaşanmış bir "Senirkent Faciası, 26 Kasım 1946…"

Kapıdağı’nın üstüne doluşan yağmur yüklü siyah bulutlar o gün Senirkent insanının yüreğini ağzına getirmişti.

Esnaf, dükkânlarından dışarı çıkıp, tedirginlikle seyrediyordu gökyüzünü…

Kadınlar dam üstünde bekleşir olmuşlardı neticeyi. Hiç hayra alamet değildi, böylesine aniden çöken kara bulutlar…

Yukarılarda düşen üç beş damla rahmet, dağın çıplak bedeninden hiç oyalanmadan, aşağılara önü alınmaz sel olarak inerdi hep…

Önce gökyüzü patlar, sonra Kapıdağı, bulutlardan aldığı suyu, içine çamurunu ekleyip Senirkent ahalisine, rahmeti, bir öldürücü felaket olarak sunardı, olanca gürültüsüyle!

Ama o gün korkulan haber dağdan inmedi.

Hükümet konağından çarşıya doğru tırmanan cadde üstünde, söylenerek koşuşan insanların gürültüsü, dağın tepesine noktalanmış kuşku dolu bakışları aşağı çekti.

Kaymakamlık odacısı, Erkan’ların Hacı Hamza’nın kafasına yular bağlamış, onu cadde ortasından çarşı içine doğru çekerek götürüyordu.

Hacı’nın sırtına tahribat kâtibi binmişti, elindeki kızılcık sopasıyla;

“Deh hadi, deh!” diyerek, bacaklarına olabildiğince şiddetlice vuruyordu…

Daha elli metre gitmeden yere çöktü Hacı. Odacı, Hamza’nın kafasına takılı yuları, hala koparırcasına çekiştiriyordu. Tahribat kâtibi, yere yığılan adamın üstüne daha rahat oturup elindeki kızılcık sopasıyla vurmaya devam etti;

- Deh, hadi deh!

İlçenin tüm memurları, jandarma korumasında, bu senaryodaki görevlerini, caddenin iki yanına sıralanıp; “Deh, hadi, deh!” naralarıyla eksiksiz yerine getirirken Senirkent halkı akla hayale gelmeyecek bir olayı görmenin şokunu yaşıyordu…

1946 Genel Seçimlerinde tüm ilçe halkı fukaralığı biteceğini, karnının doyacağı ümidiyle oylarını Demokrat Partiye vermişlerdi. Bu davranış resmi görevlilerce hiç hoş karşılanmadı.

"Devletin Partisi, CHP’ye ye oy vermeyip, Komünist (!) Demokratlara taraftar olmak, düpedüz eşekliktir. Bu yaratıklara EŞEKÇE muamele etmek gerekir." diye kararlar alındı gizlice.

İlk uygulama Erkan'ların Hamza'da başladı.

******

SENİRKENT GAZETESİ VE FACİASI

Bazı okuyucularımın “böyle bir şey olur mu” şeklindeki düşüncesini izale etmek maksadıyla noterce tasdiklenmiş, tarihe “Senirkent Faciası” olarak geçen şu olayı nakletmek isterim.
M. Kemal CABİOĞLU:
“Başyazarlığını ve sahipliğini yaptığım Senirkent Gazetesini çıkardım.” Neden bu isimle Gazete çıkardığı sorulduğunda şöyle cevap veriyor:
“1946’ da DP (Demokrat Parti)’nin ilk taşra teşkilatı bizim Isparta Senirkent’te kurulmuştur.
E !..o zamanın valisi Halk Partili tabii. Çok öfkelenmiş buna. Hemen karakol kumandanına: “iyi bir ders verin şunlara!” der. O da kapıkulu, valinin bir dediğini iki eder mi?… Dersini vermiş. Nasıl mı? Bahsedeyim.
Jandarmalar Senirkent’teki demokratların ileri gelenlerinin ağızlarına gem takmışlar, sırtlarına binmişler deh diyorlar, kamçı kötek!..
Öyle vurup kan ter içinde bıraktıktan sonra, hayvanların su içtiği hatıllara yatırıyorlar, bir de onun içinde dövüyorlar!.. Sonra ölmüş hayvan leşlerinin işkembelerini başlarına takıyorlar filan derken bir facia oldu. Senirkent faciası…”
Bu olayı basın duyurmadı. Uzun uğraşlardan sonra, geçmiş dönemde Erzurum Mebusluğu yapan ve İst. Noteri olan Hüseyin Avni Ulaş noter kanalıyla basına duyurdu. Sonra Senirkent sembol oldu. Biz de 1950 arifesinde Senirkent Gazetesini çıkarttık.”
Haksız yere zalimin zulmüne maruz kalan bütün mazlumların ölmüş olanlarına Allah’tan rahmet, geride kalanlarına geçmiş olsun diyorum.


1947 YILINDA SENİRKENT TE HALKA KENDİ DIŞKISINI YEDİRİLMESİ VE İNÖNÜ FAŞİZMİ


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh