Ana içeriğe atla

Abdülhamid in hanımından Menderes e Oğlum, geçinemiyorum, beni âciz bırakma

Yalan Yazan Tarih utansın

Abdülhamid’in hanımından Menderes’e

‘Oğlum, geçinemiyorum, beni âciz bırakma'

Sultan İkinci Abdülhamid'in hanımı Müşfika Kadınefendi, 26 Ekim 1954'te Başbakan Adnan Menderes'e yazdığı mektupta "Oğlum, örtülü ödenekten her ay 200 lira maaşım var ama artık geçinemiyorum. Mümkünse bir miktar ilâve yapın ve beni âciz şekilde yaşamaktan kurtarın" demiş ve aylığına 50 lira zam yapılmıştı..

İşte o Mektup;

“Sayın Başvekil, Ben, Osmanlı hanedanının son hükümdarlarından II. Abdülhamid’in dördüncü zevcesiyim. O devrin ebediyen kapandığına kail (razı olmuş) bulunmaktayım. Devir kapanırken, mezkûr hanedana mensup olanlar hasbelicap (durumun gereği olarak) memleketi terketmek mecburiyetinde kaldılar. Ben, ol bâbdaki (o konudaki) kanunun bahşettiği müsaadelerden bilistifade (istifade ederek) şefik milletimin âgûşuna (merhametli milletimin kucağına) sığınarak sevgili milletimi terketmeyip daimî surette onun sâye-i himayesinde (himayesi altında) kaldım.

Yedi yüz senelik bir devrin yegâne yadigârı olan bendeniz sayın vekâletinizin mestûresinden (örtülü ödeneğinden) lûtfettiği 200 liradan başka bir gelirim yoktur. Bu tahsisatla mahmûl (yüklenmiş) bulunduğun tarihin şerefini vikaye ederek (koruyarak) yaşayabilmek için cemiyette yaşayan bir insanın bütün ihtiyaçlarını terkederek senelerden beri tamamen münzevî bir halde devlet ve millete duâhan olarak (dua ederek) yaşıyorum. Lâkin son günlerde zarûrî ihtiyaçlar karşısında lütuf buyurulan 200 lira ile böyle bir hayatı idame ettirmeğe (devam ettirmeye) kâfi gelememektedir. Millet ve devletten başka istinâdgâhım (dayanağım) yoktur.

Tarihin şefîk (merhametli) milletimize vedia (emanet) olarak bıraktığı 85 yaşındaki bir insanın asîl milletimiz ortasında zebûn (âciz) olarak yaşamasına necîp milletimizin rıza göstereceğine asla ihtimal veremem. Onun için:

Oğlum... Hâlimi arzettim. Yeniden milletin âgûşuna dehâlet ediyorum (kucağına sığınıyorum). Milletimin hakikî mümessilleri olan sizlere müracaat ediyorum. Mümkünse verilen tahsisata bir miktar daha ilâvesine delâletlerinizi rica ederken sevgi ve dualarla gözlerinizden öperim.

Müşfika Kayasoy
Beşiktaş, Serencebey Yokuşu No: 53 İstanbul”

Kaynak:Murat Bardakçı,7 Ocak Köşe yazısı


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh