Ana içeriğe atla

Din Dersleri

Şu"Din Dersleri"13 Ağustos 1956, ortaokullara din derslerinin yeniden konduğu tarihtir...Önemli bir gelişmedir: Çünkü tek parti rejiminin okullarında din dersleri yoktu. Tedricen (tepki almamak için olmalı) azaltıla azaltıla tümden kaldırılmıştı.Cumhuriyeti kuranların dinle araları iyi olmadığı için, doğal olarak dersleriyle de araları iyi değildi.Yerimiz elverdiği ölçüde ayrıntı vereyim...Osmanlımekteplerinde din eğitimi uygulamalı olarak yapılırdı. Yani öğrenciler mektebin mescidine (okullarda mescit de vardı)götürülür, öğretmenlerinin nezaretinde namaz kıldırılırdı.Cumhuriyet kurulduktan sonra, bir süre daha devam etti bu. Fakat yöneticilerin kafasında din derslerini kaldırmak vardı.Ama acaba millet tepki gösterir miydi?Sonuçta tek parti iktidarının oy kaygısı yoktu. Tepki gösterenler, tıpkı ezanın Türkçeleştirmes ine tepki gösterenlere yapıldığı gibi yapılır, bir şekilde devre dışı bırakılırdı...Yine de bu iş bir anda olmamalıydı...3 Mart 1924'de"Tevhid-i Tedrisat Kanunu"(Öğretim Birliği Yasası) çıkarıldı (430 sayılı kanun). Amaç"cemaat okulları"nı kapatıp eğitimi tümüyle hükümete (Milli Eğitim Bakanlığı vasıtasıyla) bağlamak ve böylece din eğitimini engellemekti (28 Şubat sürecinde Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde çıkarılan"kesintisiz sekiz yıl"la aralarındaki amaç birliğini fark etmemek mümkün değil).Tek parti (CHP) önce din eğitimini denetim altına alacak, sonra da tamamen ortadan kaldıracaktı.Yöneticilerden biri,"Memleket sathında dini bir zihniyet fideliği meydana gelmesini istemiyoruz"diyordu..."Tevhid-i Tedrisat Kanunu"ile plân yürürlüğe kondu, ama bu kanun çıkarıldıktan sonra da okullarda din eğitimi devam etti. Birinci sınıflar hariç olmak üzere, ilkokullarda haftada iki saat"Kuran-ı Kerim ve Din Dersi"eğitimi veriliyordu.1929'a böyle gelindi. 1929'da üçüncü ve beşinci sınıflarda din dersi haftada birer saate indirildi.1930'da ise"seçmeli din dersi"ne geçildi. Artık ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflar din dersi almıyor, sadece beşinci sınıflara, haftada yarım saat din dersi okutuluyordu. O da ebeveynleri isterse...Nihayet bütünüyle kaldırıldı.1935-1948 yılları arasında okullarda hiç din eğitimi verilmedi...Din eğitimi veren okullar zaten kapalıydı. Böylece hiç din eğitimi almayan nesiller yetişti (din aleyhtarlığı yapanlar onların arasından mı çıkıyor dersiniz?)Görüleceği üzere, cumhuriyet'i kuranlar,"dindar nesil"istemiyorlardı. Sistemi de buna göre oluşturmuşlardı : Ülkeye"din aleyhtarı"bir hava hâkimdi.Bu durum, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle değişti. 14 Mayıs 1950'de yapılan ilk özgür genel seçimleri kazanan Demokrat Parti, ilk iş olarak ezanı aslına döndürüp"Muhammedî"kimliğine kavuşturdu...Ardından haccı serbest bıraktı...Dini yayınlara müsamaha gösterdi...Ve okullara tekrar din dersleri koydu...Yıkılmaya yüz tutan camiler onarılmaya başlandı...İşte bu uygulamalar yüzünden millet Demokrat Parti'yi ve Başbakan Adnan Menderes'i unutmuyor...Menderes'i daima rahmetle yâd ediyor.Yine"din düşmanlığı"anlamına gelebilecek kimi uygulamaları yüzünden CHP'ye iktidar yüzü göstermiyor.Milletim unutma: 13 Ağustos 1956, din derslerinin orta okullara konduğu tarihtir.Emeği geçenlerden Allah razı olsun de...Yavuz Bahadıroğlu, Yeni Akit (14.08.2012)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh