Ana içeriğe atla

19 Mayıs köşesi yaptım

19 Mayıs köşesi yaptım

Bugün Gençlik ve Spor Bayramı, aynı zamanda diktatör Kenan Evren'in emriyle "Atatürk'ü Anma" Bayramı... Kemalistler çok heyecanlanıp tepişiyorlar.

Haklarıdır. Ama birileri çıkıp Kenan Paşa'ya "sanki bu memlekette Atatürk dakika başı anılmıyordu da, bir de özel anma bayramı mı icat etmek gereğini duydun" diye de sormalıdır.

Her ilkokul öğrencisinin bildiği gibi bugün, Atatürk'ün Samsun'a "çıktığı" gündür. Hep "çıktı" diye öğretilince sanki Christoph Colomb'un Amerika kıtasına ayak basması ya da müttefiklerin Normandiya kıyılarına çıkarma yapmaları gibi algılanıyor... Deniz yoluyla değil de kara yoluyla, trenle gitseydi Ankara istasyonuna mı "çıkmış" olacaktı?

Fakat nereden Atatürk'ün "resmi doğum günü" oluyor bu çıkış?
Çünkü Atatürk kendisi öyle uygun görmüştür de ondan. Demek ki tercihe bağlı olarak doğum günü saptanabiliyor. (Burcundan memnun olmayan hanımlara duyurulur.)

Atatürk'ün hangi gün doğduğu belli değildir (hanımlar, üzüleceksiniz ama burcu da belli değil!)

Bu da çok doğaldır, çünkü Müslüman Osmanlı kültüründe bu tür şeylere hiç mi hiç önem verilmezdi. Bir çocuğun doğduğu, evde mutlaka ve mutlaka bulunan Kur'an-ı Kerim'in kapağının içine kurşunkalemle ya da sabit kalemle yazılır bırakılırdı (sabit kalemi bildiniz mi, ucunu dilinle ıslatır ıslatır yazarsın, silmek istersen silinmez)...

Bu da genellikle "Kadir gecesi" gibi, miladi takvime vurunca değişken bir tarih olurdu.

Selanikli sıradan bir gümrük memuruyla bir ev hanımının oğlu olan Mustafa için de böyle olmuş. Yılı yazılmış, günü yazılmamış.
Atatürk'ün doğum yılı da tartışmalıdır.

Çünkü 1296 yılında doğmuştur. Bu, "rumi" yıldır.

Rumi 1296, miladi takvimde 1880 de olabilir 1881 de... Bir kısmı 1880'e denk gelir, bir kısmı 1881'e.

Nitekim Atatürk'ün doğum yılı cumhuriyetin ilk döneminde hem de resmi kaynaklarda 1880 olarak belirtilmiş, daha sonra 1881'de karar kılınmıştır. Bunda Atatürk'ün kendisinin "benim doğum günüm niçin bir 19 Mayıs olmasın" demesi de belirleyici olmuştur.

Bu elbette "sembolik" bir tercihtir. Bununla Atatürk, Samsun'a gidişinden önceki hayatını, hem kendisinin hem de ülkenin geçmişini silip atmakta, "yok hükmünde" saymaktadır. Nitekim Nutuk'ta da, mütarekenin başlangıcından Samsun'a gidişine kadar, yani 30 Ekim 1918-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında geçen altı buçuk aylık süre boyunca İstanbul'da yaptığı çalışmaları hiç anlatmaz, herşeyi Samsun'dan başlatır.

O zaman da aziz Türk milleti Atatürk'ün Samsun'a gökten zembille indiğini, "bir güneş gibi doğduğunu" düşünecek, 19 Mayıs günleri kendinden geçecektir tabii...

Dediğim gibi, bu sembolik bir tercihtir. Atatürk pekala "benim doğum günümü bir 29 Ekim olarak kabul ediniz" de diyebilirdi, buna da kimse şaşmazdı.

Siz bayramı kutlayadurun, ben size bir haber daha vereyim: Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin resmi olarak bildiğiniz ünlü fotoğraf da sahtedir! Atatürk bakmış bakmış da "bizim peder bu değil" deyivermiş. İnanmıyorsanız tarihçilere sorunuz.

1876 Anayasası kutlamalarına Selanik'ten katılan bir taburun fotoğrafından adamın birini seçmişler, Ali Rıza Efendi diye sallamışlar!

Engin Ardıç



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh