Ana içeriğe atla

Kemalist rejimin hakim olduğu Türkiye de Hacca gitmek yasaktı

Kemalist rejimin hakim olduğu Türkiye’de Hacca gitmek yasaktı

( Bu konu, “Atatürk olmasaydı ibadet edemezdiniz” diyenlere ithaf olunur. Hani devlet dine karışmayacaktı..? Bu devlet; “Allah’ın Evi Kabe” ile aramıza bile girdi )

Kuran-ı Kerim öğretiminin ve “Allahu Ekber” demenin yasaklanması[1] gibi uygulamalarla hafızalarda yer eden Tek Parti döneminde, tüm dini faaliyetler gibi hac farizası da yasaktı.

1947′lere kadar Türkiye’den hacca resmen izin çıkmadı. 1948′de döviz yokluğu bahanesiyle hac yine yasaklandı. Hac için ilk izin ise ancak 1949′da çıkartıldı. O yasaklı yıllarda Rusya dahi hacılarına yasak koymamıştı.

Kemalist devrimbaz Neşet Çağatay bile bunu itiraf etmektedir. Çağatay’a göre, hacca gidilmesine izin verilmesi, Imam Hatip okullarının açılması, okullarda din dersi verilmesi; çok partili sisteme geçildikten sonra halktan oy alabilmek için Kemalist rejimin verdiği tavizlerdi.[2]

Türkiye Büyük Millet Meclisi Yasama Uzmanı Izzet Eroğlu ise kemalist rejimin din aleyhindeki uygulamaları hakkında şöyle yazmaktadır:

“4 Mart 1925 tarihinde çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile basın ve siyasal muhalefet tamamıyla susturulmuş ve muhalif gazete ve dergilerin çoğu kapatılmıştır. Katı laiklik anlayışı doğrultusunda bazı camilerin ibadete kapatılması, hac izni verilmemesi ve dini eğitime müsaade edilmemesi din ve vicdan hürriyetini kısıtlamıştır.”[3]

KAYNAKLAR;

[2] Prof. Dr. Neşet Çağatay, Türkiye’de Gerici Eylemler (1923′den Buyana), Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1972, sayfa 41.

[3] Türkiye Büyük Millet Meclisi Yasama Uzmanı Izzet Eroğlu, Yasama Dergisi 14, 1924 Anayasası Döneminde Insan Haklarının Normatif Çerçevesi ve Uygulaması, sayfa 83.

[4] Hacca gidilmesine ancak 1948 – 1949′dan sonra izin çıktığına dair birkaç kaynak:

- Şaban Sitembölükbaşı, Türkiye’de Islam’ın Yeniden Inkişafı (1950 – 1960), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995, sayfa 23.

- Hürriyet Konyar, Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde CHP’nin Lâiklik Politikasındaki Değişim, Tarih ve Toplum Dergisi, sayı 135, Mayıs 1994, sayfa 39.

- Hürriyet Konyar, Ulus Gazetesi, CHP ve Kemalist Ilkeler, Bağlam Yayınları, Istanbul 1999, sayfa 183.

- Sebilürreşad Dergisi, Hacılarımıza Müjde, cild 4, sayı 83, Temmuz 1950, sayfa 121.

- Binnaz Toprak, Geçiş Sürecinde Türkiye, “Dinci Sağ”, Belge Yayınları, Istanbul 1992, sayfa 248.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh