Ana içeriğe atla

İslam ülkelerinde Batılılaşma hareketleri sonucunda yeni bir nesil ortaya çıktı.

İslam ülkelerinde Batılılaşma 
hareketleri sonucunda bir nesil ortaya 
çıktı. 

Bu nesil İslam Dini'nin hukuk 
kısmını reddediyor, inkar ederek, çirkin 
görerek atıyor. 

Bunun yerine insan
elinden çıkma kanunları kabul ediyorlar. Bunun adına da “laiklik”
veya yanlış da olsa “sekülerleşme”
diyorlar.

Şimdi bu kesim batıl rejimlerin
ve pozitivist, tanrı tanımaz, din dışı
eğitimin sayesinde azımsanmayacak
kadar bir sayıya ulaştılar. İnanmayan araştırsın, biz burada
yıllardır yazıyoruz;

İslam bölünme,
parçalanma kabul etmez. Kur’anın bir
kısmını alıp bir kısmini almama yetkisi
yoktur insanda.

Ya dinin tamamını alır,
kabul ve tasdik eder, “Müslüman” olur. Ya da bir kısmını almaz, beğenmez,
reddeder, o zaman da “kafir” olur.
İnanmayan açsın ilmihal kitaplarını,
okusun. Veya güvendikleri bir alime
sorsun.

Şimdi İslam dini dört bölümden
meydana gelir:
1- İman 2- İbadet 3-
Hukuk, yani şeriat, 4- Ahlak.

Şimdi bir kişi bunların tamamına iman
eder, tasdik ederse, Müslümandır.

Bir
veya birkaç bölümüne iman eder,
diğerlerini reddederse, mesela İslam’ın
hukuk, fıkıh, muamelat, helal haram da
denilen “Şeriat”ını tasdik edip kabullenmezse, yani reddederse,
kesinlikle dinden çıkar, mürted, yani
kafir olur.

Şimdi Batıdan tercüme edilen ve ya
yetkililerin yaptığı din dışı hukuku
İslam kabul etmez. Bir Müslümanın da
kabul etmemesi gerekir.

Ama şartlar
onu zorlarsa, zorlama bitinceye kadar
pasif direniş, sivil itaatsizlik yapabilir. Ama dahilde isyan çıkarmaz, kan
dökmez..

Burdan şuraya gelmek istiyorum;
Batılıların müdahalesi ile oluşan
hükümetlerin politikalarıyla İslam
dünyasında sayıları gittikçe artan bir
laik, seküler, liberal kesim vardır.

Bunlar dinden çıktıklarını, kafir olduklarını bilmezler. Hatta kendilerine
“kafir” desen belki üzülür, karşı
çıkarlar. Ama Müslümanlarla ve din ile
alay etmekten, onların dini yaşama
talepleriyle dalga geçmek ve en tabii
haklarını engellemekten de vaz geçmezler.

İçki içmeyi, zina etmeyi,
namahremlerin dans etmesini,
tesettürsüzlüğü çirkin görmezler.
Görenleri de aşağılarlar. Bütün bunlara
rağmen, hala kendilerini “Müslüman”
sayarlar.

Şimdi Batı dünyası bunların
arkalarındadır. Batılı devlet ve başta
ordu olmak üzere devlet kurumları
bunların yanındadır.

Batı, gerçek
Müslümanların iş başına gelmesini
istemez. O zaman onlar cidden kendilerine rakip olacak ve
sömürülerine karşı çıkacaktır.

İşte bu yüzden Mısır’da darbeyi
desteklerler. Suriye’de muhalefeti
desteklemez, Esed’e dolaylı dolaysız
destek verirler. Neden mi? Çünkü o zaman İhvan-ı Müslimin
iktidar olur. Laiklik ve Batılılaşma
politikaları biter.

Ey Müslümanlar! Verilen bir iman küfür
savaşıdır. Küfrün taraftarlarının kafaları
nettir.

Ama görüyoruz ki
Müslümanların kafaları net değil, çok
karışıktır. Bunun altında yatan ise
cehalettir.

Öyleyse en önemli ödev, cehaleti ilim ve
imanla gidermek ve gerçek bir
Müslüman olarak netlik kazanmaktır.
Sonra da o kimliğin gereğini ihlasla
yapmaktır.

Bunu yapamadığımız sürece
vay bizim başımıza gelenler!

Mısır’lı Müslümanlara sabır ve itidal
diliyorum. Öfkeye kapılmadan hidayet
ve istikameti iyi tayin edebilirler
inşallah..

CEMAL NAR             

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh