Ana içeriğe atla

Mideniz kaldırmayacaktır… İğrenç, tiksinç, berbat satırlar.

8 Temmuz 2013…Merkez medyamızın en değerli temsilcisi ve de “amiral gemisi” Hürriyet gazetesi Gezi olaylarından sonra “fabrika ayarlarına dönmekle” itham edilmişti. (Marjinal düşünceleri savundukları halde niçin hâlâ merkez medya sayılıyorlar, orası anlaşılabilmiş değil).
Hadi kimin itham ettiğini de söyleyelim:
Ben itham etmiştim.
Bunu “fantezi” olsun diye yazdığımı kabul ediyorum. Fabrika ayarlarından hiç çıkmamışlardı ki, yeniden dönebilsinler. Hep aynı ayardaydılar…
Sen yeter ki darbe göster, cunta göster, kalkışma göster, illegal nümayiş göster… Bırak Hürriyet gazetesine… İcabına bakacaktır.
Dün gece internette gezinirken rastladım.
Çok sevindim.
Hürriyet gazetesi, Mısır’da darbe yapan generali (yani Sisi’yi) mercek altına almış, bizlere tanıtıyor. Eksik olmasınlar…
Başlığı görünce (“Bekâretçi General”), önce ahlak yargılamasına tabi tutacaklar zannettim.
Hani, 2011’de güç kullanarak Tahrir meydanını boşaltmıştı da, Mübarek karşıtı gösteri yapan kadın aktivistleri zorla “bekâret testi”ne göndermişti ya…
Olayın ayrıntısını yine Hürriyet gazetesinden öğreniyoruz:
Sisi’nin “silahlı birlikleri” 2011’in 9 Mart’ında Tahrir meydanına dalıyor, 17 kadını feci şekilde dövüyor, sonra gözaltına alıyor, ardından zorla bekâret testine gönderiyor.
Üzerinden epey bir zaman geçtikten sonra (2012 Nisan’ında), Sisi’ye bu cürmü hatırlatılıyor.
Sisi, o sırada Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nde üye… Kaşla göz arasında terfi etmiş. Bir süre sonra Cumhurbaşkanı Mursi tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na atanacak, ardından kendisini atayan adama darbe yapacaktır.
Sisi’nin bekâret testi uygulamasına verdiği cevap şu: “Bekâret testi kızları tecavüzden, askerleri de tecavüz suçlamasından korumak için yapıldı.”
Böyle bir cevabı Türkiyeli bir bürokrat (diyelim ki bir polis şefi yahut Erdoğan döneminde atanmış bir general) verseydi, Hürriyet gazetesi ne yapardı?
Dünyayı ona dar ederdi herhalde…
Bir Mehmet Yakup Yılmaz yazardı.
Bir Ertuğrul Özkök…
Bir Ahmet Hakan Coşkun…
Dönüp dönüp yazarlardı ve anlardık ki, zorla bekâret testine götürmek dünyanın en aşağılık işidir.
Bakın Hürriyet gazetesi hem “bekâret testçisi”, hem “darbeci”, Sisi’yi bizlere nasıl takdim ediyor ve nasıl sempatik gösteriyor?
Noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum: “General Abdülfettah El Sisi. 58 yaşında. Mısır silahlı kuvvetlerinin genç generallerinden… ABD’ye yakın, Batı’da eğitim görmüş üst düzey askerlerden biri. 1977 yılında Mısır Askeri Akademisi’nden mezun olduktan sonra eğitimine Batı’da devam etti. 1992’de İngiltere’de, 2006 yılında ise Pennyslvania’daki ABD Ordu Savaş Üniversitesi’nde öğretmenlik derecesi aldı.”
Bitti mi?
Biter mi hiç?
Devam ediyor Hürriyet gazetesi: “Sisi karizmatik, güler yüzlü, duygusal konuşmalar yapan bir lider olarak biliniyor. Dindar biri, ama Müslüman Kardeşler üyesi değil. Karısı tesettürlü, peçeli… İhvan Hareketi ve destekçilerinin İslam’ı itibarsızlaştırdığına dair bir görüşe sahip…”
Devamı var ama burada keselim.
Mideniz kaldırmayacaktır… İğrenç, tiksinç, berbat satırlar.
Hürriyet gazetesinin “karizmatik, güler yüzlü ve duygusal” bulduğu general Sisi’nin, darbeye direnen halkın üzerine tank sürdüğünü, bütün televizyonları kapattığını, binlerce İhvan üyesini tutukladığını, yüzlerce parti binasını yağmalattığını, bu hizmetinin ödülü olarak Tahrir meydanını doldurmuş “çiçek çocuklar” tarafından alkışlarla karşılandığını hatırlatalım ki, tam olsun.
En güzeli ne, biliyor musunuz?
İslamofobik darbe yap, karın isterse tesettürlü olsun.
Darbeye direnen yığınların üzerine tank sür, karın isterse peçeli olsun.
Sen yeter ki “sandık”la geleni silah zoruyla yolla.
Kızları bekâret testine bile gönderebilirsin.
Hürriyet gazetesi bunda bir sakınca görmeyecektir.
Star   Ahmet Kekec


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh