Ana içeriğe atla

Tarih dedikleri hepsi düzmece Yedi Düvele Karşı Savaşdık Yalanı


Milli Mücadele'de sadece Yunan'a karşı savaştık. Kurtuluş Savaşında Yedi Düvele Karşı Savaşmadık!


Oysa ki, YEDİ DÜVELE karşı savaştık demeleri, sadece Yunanistan'la savaştan başka bir şey değildir. Gerçekten de İngilizlerle 1918’den sonra hangi cephede savaşıldı? Fransızlar ve İtalyanlarla hangi cephede savaşıldı? 

Antep, Maraş ve Urfa da ise genellikle halk,(sütcü imam gibi hareketleri) Fransızlara karşı direndiler. Askeri (düzenli ordumuz) olarak Fransızlarla da bir askeri cephe savaşı olmadı.

Kemal Tahir’in deyimiyle; halk, bir saraydan başka bir sarayın egemenliğine girmiştir. M. Kemal’in yetkilerinin padişahtan daha fazla olduğunu, yine merhum Kemal Tahir kitaplarında anlatır. Kısacası eski tas eski hamam, bir iç savaştır. sadece tellaklar değişmiş misali, "

Kazım Karabekir'in şu sözleri de çarpıcıdır:

''... İtilaf kuvvetlerinden korkmayınız. Daha geçen hafta Londra'dan memleketimize gönderilmek istenen alaylar, biz gitmeyiz diye silah çatılarını bırakıp sıvıştılar. İtilaf milletleri harbi umumiden o kadar yorgun çıktılar ki, memleketimizde tek bir nefer bile öldürmeye razı değiller. Karşımızda Rum ve Ermeni'den başka kimseyi görmeyeceğiz. İstanbul'da İtilaf Kuvvetleri bostan korkuluğundan başka bir şey değildir'' (İstiklal Harbimiz, sayfa 19-20)

“Ve düşmanlarımızın silâh kuvvetiyle çok geniş olan memleketimizi esaretleri ve hükümleri altına almalarına maddeten imkân olmadığı…(”Istiklâl Harbimiz, sayfa 868.)

Batı cephesinde ise, en zayıf düşman, dünkü eyaletimiz Yunanlılar tam kırk ay topraklarımızı çiğnedi. Neden? Neden Güney illerimiz en kuvvetli düşman Fransızlardan 5-6 ayda temizlenirken; Batı illerimiz en zayıf düşman Yunanlılardan temizlenemedi. Kimse Yunanlıların arkasında İngilizler vardı demesin. İngilizler ilk çıkışta destek verdiler. Fakat Hindistan kaynamaya başladı. Hintli Müslümanlar Halifeye mektup gönderdi,”İngilizlerden korkma, onlara saç kılı kadar taviz verme, Sevr’i imzalama” dediler. İngilizlerin Hindistan valisi Lord Reding Londra’ya mektup yazdı, ”Sakın Halifeye dokunmayın; İstanbul, Trakya ve İzmir’i terk edin. Değilse Hindistan elden gider” dedi. Bunun üzerine İngilizler, daha 1919 dolmadan desteğini çekti, Yunanlılar tek başına kaldı. [Metin Köse - Aynadaki Kemalizm]

Prof. Cemil Koçak : Kurtuluş Savaşında Yedi Düvele Karşı Savaşmadık..

Italyanlar, Ege Bolgesi`nin kendilerine verilecegini umuyorlardi. Umduklarini bulamayinca yani Ingilizlerden kazigi yiyip bolgeyi Yunanlilara kaptirinca cekildiler. Hatta cekilirken de tum askeri muhimmati ve silahlarini Ankara hukumeti `sattik` adi altinda bagislayarak Anadolu`yu terkettiler.

Tek tip kaliplasmis bir Ingiliz siyasetinden de sozedemeyiz. Yunanlilara karsi da ikili oynadilar. Ornegin; Sakarya Meydan Muhaberesi oncesi, Ingiliz istikbarati Turk kuvvetlerinin savas planlarini ele gecirdi fakat bunu Yunanlilara vermediler.

Istanbul`a 100.000 kisilik askeri guc yigilmisti fakat bunlar savas sirasinda tek bir hareket dahi yapmadilar. Bu toplanan askeri kuvvetin asil hedefi Turkiye degil kuzeydeki bolseviklerdi.
Sabancı Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Cemil Koçak
(Ingiltere o zamanin dunya devi, bugun Amerika neyse o zaman da Ingiltere o...)

Kurtuluş Savaşı Yunanlılara karşı kazanılmıştır. Kurtuluş Savaşı bir Türk-Yunan savaşıdır! (Yedi Düvelle Savaşılmamıştır ) Düzenin Yabancılaşması Kitabı Prof. İdris Küçükömer

İngiltere, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’dan çok önce, 14 Nisan 1921’de, Türk-Savaşı’nda kesin tarafsızlığını belirten notasını Yunan hükümetine bildirdi. Bunu İngiliz Parlamento tutanaklarında da görüyoruz. Örneğin, 13 Nisan 1921’de Avam Kamarası’nda Sir C., İngiltere’nin Türk Milliyetçi Kuvvetleri’yle savaş halinde olup olmadığını Başbakan’a sormuş. Hükümet adına cevap veren Mr. Harmsworth, bir barış antlaşması onaylanıncaya kadar teknik yönden ortada savaş halinin bulunduğunu fakat mevcut Türk-Yunan çatışması karşısında İngiliz tutumunun tarafsızlık olduğunu söylemiştir. Keza... Lordlar Kamarası’nın 21 Nisan 1921 tarihli oturumunda, Lord Lamington, Londra Konferansı’nın hemen ardından Yunanlıların Türklere karşı saldırıya geçmesini, Müslümanların ‘İngiltere’nin teşvikiyle yapıldığı’ biçiminde yorumlamalarına hükümetin ne dediğini sorar... Dışişleri Bakanı adına cevap veren Earl of Crawford, Müttefiklerin “sıkı tarafsızlık” uyguladıklarını vurgular. İngiltere ne Yunanlılara, ne de Türklere silah vermektedir. İstanbul’daki Müttefik askeri makamları da, Anadolu’da denetimleri altındaki demiryollarından yararlanılmasını durdurmuştur. General Harington, İzmit Yarımadası’ndaki Yunan Tümeni üzerindeki kumanda yetkisini bırakmıştır... Yunan kuvvetleri nezdindeki İngiliz irtibat subaylarına da artık tavsiyelerde bulunmamaları ve hiç bir biçimde müdahale etmemeleri yolunda talimat verilmiştir. Kısacası... Öncesi ve sonrasıyla, Büyük Taarruz, düvel-i muazzama karşı yapılan bir savaştan ziyade sadece Yunanlılara karşı yapılan bir savaştır.......... Mehmet Altan 30 Ağustos 2009 tarihinde Star gazetesindeki köşesinde yayınladığı “30 Ağustos ve İngiltere” adlı yazısından bir bölüm Mehmet Altan Gazeteci, yazar ve akademisyen.

Kurtuluş Savaşı’nın sadece birlik içinde verilmiş anti-emperyalist bir kavga olduğunu düşünür. Oysa bu savaş, bilinen özelliklerinin yanı sıra güç mücadelesidir. kurtuluş savaş bir iç savaştır. (admin : yani kurtuluş savaşı diye birşey yoktur osmanlı ve hilafetten kurtulma savaşı vardır) Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman Türk yazar, sanat eleştirmeni, akademisyen.

Milli Mücadele bir veçhesi itibariyle bir Türk-Yunan savaşı, diğer veçhesi itibariyle bir iç savaş ve nihayet üçüncü bir veçhesi de diplomasiyi etkilemeyi amaçlayan politik bir hareketti
Özgür Üniversite Başkanı Doç. Dr. Fikret Başkaya (paradiğmanın iflası)

Milli Mücadele Dönemi Aslında Basit bir Türk-Yunan Savaşıdır. İngilizlerin istedikleri rejimin kurulması için üç seneden daha fazla süren bir katliam süreciydi.
Sevan Nişanyan Tarihçi,Yazar (˜Yanlış Cumhuriyet "“)

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basması ile 9 Eylül 1922’de İzmir’in geri alınması arasındaki dönem, resmî tarihçiler tarafından ‘Yedi düvele karşı verilmiş’ Kurtuluş Savaşı veya İstiklal Harbi diye anılır. ‘Türk ulus-devletinin kuruluş dönemi’ anlamında, ‘Millî Mücadele Dönemi’ diye adlandırmayı tercih ediyorum. Çünkü söz konusu dönem, askerî başarılardan çok, siyasi ve diplomatik başarılarla karakterize olmuştu. Askeri başarılar da esas olarak işgalci Batı ordularına karşı değil, onların öne sürdüğü Yunan ordularına; Doğu’da 1915’te zorla çıkarıldıkları topraklarını geri almaya çalışan Ermeni ordularına ama daha da önemlisi ‘iç düşmanlara karşı’ kazanılmıştı.

Ayşe Hür Türk araştırmacı yazar, tarihçi(radikal 11,11,2012)

"Kemalistler belli bir emperyalist devletin ordularına karşı ciddi bir fiili "kurtuluş" savaşı vermediği gibi, emperyalistlerin oyununa gelmiş Yunanlılarla arasındaki savaşta birçok emperyalist devleti yanına almıştı. Batı'ya yapılan pazarlıklar ise sadece Birinci Dünya Savaşı sonrasında dayatılmak istenen koşulların düzeltilmesi pazarlığıdır." [Bilmez Bülent Can, "Demiryolundan Petrole Chester Projesi", 2000, s. 190]

YEDİ DÜVELLE HARP ETTİK DİYENLER VARYA;

İngilize bir kurşun mu attın,sen italyana bir kursun mu attın ki yedi düvelle dövülmüş bu kadar yalanı seksen yıl nasıl yaşattınız siz siyaset adamı olacagınıza tiyatrocu olmalıydınız.yakın tarih bütün hayinleri için söylüyorum tiyatro artisti olmalıydınız.hangi yunandan başka hangi devlete kurşun sıktın ki sırtını yere getirdin.
PALAVRALAR YETER ; TARİHÇİ /HUKUKÇU/YAZAR /ŞAİR/ : KADİR MISIROGLU

Osmanlı Devleti toprakları işgal edildiği zaman; maraş halkı, adana halkı, antep halkı (kuvayı milliye) ingilizlere, fransızlara italyanlara kurşun attı. Mustafa Kemal'in komuta ettiği (KURULAN DÜZENLİ ORDU)ordumuza bir tek kurşun attırmadılar.İngiliz, Fransız işgalcilere bizim ordumuz bir tek kurşun atmamıştır. Attığını ispat etsinler vallaha millet vekilliğini bırakacağım. (Hasan mezarcı yakın tarih ve mustafa kemal ile alakalı konuşmaları yüzünden telegram (beyin sıfırlama) işkencesine maruz kalmış eski bir müftü ve milletvekilidir;)

BELGESİ;

"Fransızlar İskenderun'a asker çıkardıktan sonra (...) Dörtyol'un hemen güneyinde bulunan Karaköse köyüne taarruz ettiler. Buradaki halk kendilerini savunma için Dörtyol'a ve Özerli'ye giden yolları taştan barikatlar yapmak suretiyle kapattılar ve buraya gelen Fransızlara ateşle karşı koydular. 19 Aralık 1918'de yapılan bu çarpışma Türk milletinin düşmana karşı ilk ayaklanması ve direnişidir."

Kaynak: Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi, “Türk İstiklal Harbi" 4. Cild s. 55-56

İlk soru İngilizlerin tek kurşun sıkmadan niçin İstanbul'u terk ettiklerine dair olmalı… Bu suale doğru cevap verilirse, gerisi çorap söküğü… [Hüseyin Yılmaz – 19.05.2013]



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh