Ana içeriğe atla

MÜSLÜMAN KADIN VE ERKEKLERE ÖRNEK BİR DÜĞÜN


Hz.Fatıma'nın çeyizi Peygamberimiz'i ağlatmıştı.


Hz. Fatıma ile İslam Halifesi Hz. Ali’nin evlilik, düğün ve aile hayatının ümmete örnek olması için Efendimiz büyük gayret göstermişti. Zira bu örnek aile oluşurken, nikahından ev içi ve ev dışında yapacakları iş bölümüne kadar her şeyi Peygamberimiz planlamıştı. 

MÜSLÜMAN KADIN VE ERKEKLERE ÖRNEK BİR DÜĞÜN

Hz. Fatıma (ra); Peygamber Efendimizin (sav) risaletinin beşinci yılında, hicretten sekiz yıl önce, Mekke’de dünyaya geldi. Hz. Fatıma (ra), Peygamberimizin Mekke`deki tebliğ günlerinde küçücük bir çocuktu. Ancak, babasının karşılaştığı zorlukları bir büyük gibi algılıyordu. Annesi Hz. Hatice (ra)’nın vefatı onu derin üzüntülere sevk etmişti. Hz. Peygamber`in çocuklarının ardı ardına vefat etmesi, Hz. Fatıma ile arasındaki yakınlığı daha fazla arttırmıştı. Aradaki güçlü sevgi bağlarından dolayı Hz. Peygamber (sav); Hz. Fatıma’yı ‘Ümmü ebiha’ (babasının annesi) lakabıyla çağırmayı tercih ediyordu. Babası evden çıkarken; kimi zaman evin kapısında babasının dönüşünü bekler, kimi zaman da yüreği dayanmaz babasının ardından giderdi.

Bal şerbeti, hurma, gülsuyu

Hz. Ali ile evliliğinde düğün, çok sade bir merasimle yapıldı. Misafirlere bal şerbeti, hurma ve gülsuyu ikram edildi. Daha sonra nikâhları da Mescid’de kıyıldı. Mehir olarak Hz. Ali’den dört yüz dirhem gümüşü uygun gören Efendimiz (asm), onun zırhı ve atından başka bir şeyinin olmadığını öğrenince zırhını satmasını söyler.

Hz. Ali (ra) dört yüzseksen dirhem gümüşe zırhını satar ve bunun dört yüz dirhemi mehir olarak Hz. Fâtıma (ra)’ya verilir. Ancak Fâtıma (ra) bu mihri çok bulur; kendisine en güzel mihrin kıyamet günü İslâm ümmetinin Peygamber (asm)’in şefâatiyle affedilmesi olacağını söyler ve bu konuda dua eder. Ancak kendisi için ayrılan dört yüz dirhemi düğün masraflarına harcanmak üzere hibe eder.

Nikâh mescidde Peygamberimizin (asm) bir hutbesi ile ilân edilir. Hz. Ali (ra)’nin şartları kabul etmesi üzerine, sâde bir törenle nikâh kıyılır ve misafirlere bal şerbeti, hurma ve gül suyu ikram edilir. Hz. Fatıma (ra) babasından ayrılıp Hz. Peygamber (asm) mescidine bitişik, zemini toprak eve yerleşmişti. Peygamberimiz kızını evlendirmekle ondan kopmadı,her sabah onları namaza kaldırır, bir yolculuğa, sefere çıkacağı zaman en son vedâlaşacağı kişi Fâtıma olur; döndüğünde ise hanımlarından önce ona uğrardı. Efendimiz bu yeni yuvaya çok önem veriyor; ümmetin geleceğini bu yuvanın etkileyeceğini bilerek onları yönlendiriyor, eğitiyordu. Hz. Ali (ra) ve Hz. Fâtıma (ra) arasında işbölümünü bizzat kendisi yapmıştı.

Düğün günü tavsiyeleri

Efendimiz, düğün günü kızına şöyle nasihat etmişti: “Kızım! Evimizden çıkıp başka bir eve, ülfet etmediğin bir kimseye gidiyorsun. Sen kocana yer ol ki, o sana gök olsun! Sen ona hizmetçi ol ki, o sana köle olsun! Kocana yumuşak davran. Öfkeli hallerinde sessizce yanından kayboluver. Öfkesi geçinceye kadar ona görünme! Ağzını ve kulağını muhafaza et! Kocan sana fena söylerse, söylediklerini duyma ve sakın mukabelede bulunma! Daima senden güzel söz işitsin, güler yüz görsün! ”

Hiç bir ayrıcalık tanımadı

Bu yuvada katı kurallar yoktu; Hz. Ali (ra) ev işlerinde Hz. Fâtıma (ra)’ya yardımcı oluyordu; Hz. Fâtıma (ra) da Hz. Ali (ra)’ye. Fâtıma’nın ev işlerinde çok yıprandığını gören Hz. Ali, Peygamberimize (asm) gelerek bir hizmetçi verip veremeyeceğini sorduğunda Hz. Peygamber (asm), “Rabbinin farzını ifâ et; eşinin hizmetine bak” diyerek bunu geri çevirmişti.

Hz. Fatıma’nın Hz. Ali’den son isteği

PeygamberİMİZİN vefatından sonra bir daha yüzü gülmeyen Hz. Fatıma hastalanmıştı. Hastalığının ilerlemesiyle evine gelen misafirlerinden izin alır. Temiz elbiselerini giyinir, kokular sürünür. Ardından; vefat zamanının geldiğini, yıkandığını, yıkamalarına gerek kalmadığını, temiz elbiselerini giydiğini, kefene gerek kalmadığını söyleyip kendisini gece defnetmelerini ister. Hz. Ali (kv)`e “Ya Ali, bana kimsenin eli değmeden, götürüp Baki mezarlığına göm” der. HZ. Fatıma veat ettiğinde 24 yaşındadır.

Hz. Fatıma’nın (r.a) Çeyizi

- Yedi dirhem değerinde bir gömlek.

- Bir dirhem değerinde bir başörtüsü.

- Perde

- Hurma liflerinden yapılmış bir divan.

- Mısır pamuğundan yapılmış biri ipekli ve diğeri hurma lifinden olan iki döşek.

- Bir çifti ipekten diğeri çifti hurma lifinden yapılmış dört yastık.

- Tüm bedeni kaplamayan siyah bir kadife.

- Seyyar hasır.

- El değirmeni.

- Deriden yapılmış su kabı.

- Tahtadan bir süt kâsesi.

- Su için deriden bir kap.

- Yeşil renkli bir testi.

- Çeşitli testiler.

- İki gümüş bileklik.

- Bakır bir kap.

Peygamber Efendimiz (sav) bu eşyaları görünce şöyle dedi:
“Allah’ım! Kaplarının büyük kısmı çanak çömlekten ibaret olan bu kavme bereket ver.”
Düğün sonrası Efendimizin iş bölümüne göre, Hz. Fâtıma (ra) sadece evin iç işlerinden, Hz. Ali (ra) de dış işlerinden sorumlu olacaktı. Birbirlerine yardım da edeceklerdi.

Hazırlayan : Muharrem Çoşkun  /Star Gazetesi


http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh