Ana içeriğe atla

DP iktidarı 31 Temmuz 1951’de Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkardı (sebep)

Atatürk’ü Koruma Kanunu 5816


İktidar partisinin en önemli isimlerinden, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik hafta içinde katıldığı bir TV programında çok ilginç sözler söyledi.

Hüseyin Çelik AKP içinde en iyi konuşan hatiplerden biri. Açıkçası demagoji yapmayı çok iyi biliyor. Eğer hazırlıksızsanız Hüseyin Çelik karşısında baştan yenilgiyi kabul edin. Çünkü hiç aklınıza gelmeyen sözler söyleyip kimyanızı o anda bozabilir.

Çelik Kanal A’da yaptığı konuşmada Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu şiddetle eleştirerek, “Kanunla kimseyi kimseye sevdiremezsiniz. Neyi ideolojik hale getirirseniz onu dogmatik hale getirirsiniz. Siz eğer Atatürk’ü bir ideolojinin sığ çerçevesi içine hapsederseniz, Atatürk’ü kimsenin tartışmasına müsaade etmezseniz bu, Atatürk’e yapılabilecek en büyük kötülüktür” dedi.


Bu cümle çok doğru. Ben de bugüne kadar çeşitli kereler bu kanunun yanlış algıladığını vurgulamaya çalıştım.

Ancak biliyor musunuz ki bu kanun AKP’nin “demokrasi kahramanı” olarak sunduğu Adnan Menderes hükümeti tarafından çıkarılmıştı. Hem de neden biliyor musunuz? O günkü DP yöneticilerine göre CHP seçim öncesi Ticani denilen bir tarikata destek vermişti. CHP din istismarıyla halkı kışkırtmaya çalışıyordu. Bu nedenle Ticanileri Atatürk heykellerine saldırtıyordu..

Bir gecede 17 Atatürk heykeli saldırıya uğrayınca DP iktidarı 31 Temmuz 1951’de Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkardı. Kanunun çıkmasıyla birlikte heykellere yapılan saldırılar da bıçak gibi kesildi. O yüzden de bu kanun bağlamında hakkında dava açılan hiç kimse olmadı. Kanun 1960’a kadar adeta kadük kaldı.

27 Mayıs’tan günümüze, özellikle çok yakın tarihte bu kanun nedeniyle bazı kişiler hakkında davalar açıldığı görüldü.

Yani Hüseyin Çelik’in sözünü ettiği Atatürk’ü Koruma Kanunu, her fırsatta suç isnat etmek istedikleri Atatürkçü, laik, demokrat çoğunluğun bastırmasıyla değil, tam tersine, AKP’nin “bizim asıl kaynağımız” dediği DP tarafından yürürlüğe sokulmuştur.

Bunun ötesinde Hüseyin Çelik’in asıl demagojik ve tehlikeli sözleri daha sonra geliyor. Hüseyin Çelik her nedense Atatürk’ten Hazreti Muhammed’e atlıyor ve şöyle diyor:

“Hz. Peygamberi ele alalım. Atatürk’ü bir kenara bırakalım. Hz. Peygamberle alakalı bir ton hakaretamiz şey yazılıp çizilmemiş mi bugüne kadar. Hz. Peygamberi korumakla ilgili herhangi bir şey var mı?”

Her tarafı yanlış bir söylem. Ben bugüne kadar Hazreti Muhammed hakkında yazılmış hakaret içerikli bir yazı hiç görmedim, televizyonlarda da dinlemedim. Bırakın Hazreti Muhammed’e hakaret etmeyi, olumsuz söyleme haddini bile kimse bulamaz Türkiye’de.

Ayrıca Hüseyin Çelik’in yaptığı en büyük yanlış şu; Atatürk gibi bir önce askeri deha, ardından bir devletin kurucusu ile ilahi güçten aldığı emirleri insanlara aktaran evrensel bir dinin peygamberi asla kıyaslanamaz.

Ne yazık ki, kendisini demokrasi havarisi ilan edenler sık sık Atatürk - Hazreti Muhammed kıyaslaması yapmaya çalışıyor. Bunun tek amacı vardır, inançları siyasi görüşlerle çarpıştırıp, toplumda çatışma yaratmak.

Hüseyin Çelik bunu bilmiyor olamaz ki...
Can Atakli   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh