Ana içeriğe atla

Ataturk un Bursa Nutkunu da Masonlar uydurmuş hic sasirmadik



Bursa Nutkunu Masonlar uydurmuş

Atatürk’ün 1933′de söylediği varsayılan ve gençliği neredeyse anarşizme çağıran meşhur “Bursa Nutku”nun “uydurma” olduğu tarihçiler tarafından bir kez daha tescillendi.

Atatürk’ün 6 Şubat 1933′de Bursa’da söylediği varsayılan ve gençliği neredeyse anarşizme çağıran meşhur “Bursa Nutku”nun “uydurma” olduğu bir kez daha tescillenirken, altından mason parmağı çıktı.Yıllardır tartışılan Bursa Nutku’nun Atatürk’e ait olduğu konusunda tek dayanak olarak gösterilen Bilirkişi Raporu’nun hazırlayıcısı Enver Ziya Karal’ın mason olduğu bildirildi. 1975′e mahkemelik olan Bursa Nutku’nun Atatürk’e ait olup olmadığını inceleyerek “Atatürk’e aittir” diye rapor hazırlayan bilirkişi olan dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Karal’ın adı, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın resmi internet sitesinde “Ünlü Masonlar” arasında yer alıyor. Sitede Karal’dan “Tarih Profesörü ve TTK Başkanı” olarak söz ediliyor.


Resmi tarihe göre, rejimin tehlikeye girmesi halinde Türk gencinin polise karşı taşla sopayla karşı gelmesi yani isyan etmesi istenen Bursa Nutku şöyle ortaya çıktı: 5 Şubat 1933 günü, Bursa’da irtica başkaldırısı yaşandı. Bunun üzerine Atatürk acilen Bursa’ya geldi ve duruma el koydu. Aynı gün akşam üzeri Çekirge Yolu üzerindeki bir köşkte yemek esnasında bir gencin sorusu üzerine Atatürk bir açıklama yaptı. İşte bu açıklama, Bursa Nutku! Bahsi geçen nutuk, yıllar sonra bir kişinin hatıra ürünü olarak gündeme geldi. Yönetime karşı gelmeyi destekleyen Nutuk metni zamanında Celal Bayar tarafından CHP’ye muhalefet için gündeme alınmış, 1960′lı yıllardan sonra da devrimci/sol şiddet hareketlerinde slogan veya marş olarak kullanılmıştı.

O RAPOR VE HAZIRLAYANLAR

Yıl 1975′e geldiğinde ilginç bir olay yaşanıyor. Kayseri 2. Ağır ceza mahkemesi Bursa Nutku’nu kaleme alıp dağıttığı gerekçesiyle Cafer Tanrıverdi’ye ceza davası açıyor. Böylelikle Bursa Nutku 1975′te davalık oluyor! Nutkun Atatürk’e ait olup olmadığının incelenmesi için dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve öğretim üyesi Sami Özerdim’e başvuruluyor. Bilirkişi Karal ile Özerdim hazırladıkları raporda, sözkonusu “Bursa Nutku”nun Atatürk’e ait olduğu yönünde görüş bildiriyorlar. Mahkeme de bu görüşe eş bir karar alarak, Cafer Tanrıverdi’yle ilgili davayı beraatla sonuçlandırıyor. Kimi çevreler böylelikle Bursa Nutku’nun Atatürk’e ait olduğunun kesinlik kazandığını savunuyor.

İŞTE ATATÜRK’ÜN BURSA’DA YAPTIĞI AÇIKLAMA

Buraya kadar yapılan açıklamalar resmi tarihin kamuoyuna sunduğu bilgilerin görünüşü. Tarihçi Yazar Cezmi Yurtsever’e göre, olaya farklı açıdan bakıldığında ortaya çıkan gerçekler ise şaşırtıcı. Tarihçi Yurtsever’in www.cezmiyurtsever.comadresinden kamuoyuna açıkladığı bilgilere göre, Atatürk, 1 Şubat 1935 günü İzmir’dedir. Ve aynı gün Bursa’da ezanın ve kametin Türkçe okunmasına karşı itirazlar yapılmasından dolayı olay çıktığı ihbarını alır. Uşak, Afyon üzerinden 5 Şubat günü Bursa’ya gelir. Şehir merkezindeki Konak’ta dinlenir. Aynı gün İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Adalet Bakanı Yusuf Kemal de Bursa’ya gelmiştir. Görüşmeler yapılır, çıkan olaylar ve alınan tedbirler görüşülür. Ve Atatürk aynı gün görüşlerini Anadolu Ajansı vasıtası ile kamuoyuna duyurur. Atatürk’ün açıklamaları şöyledir: “…Bursa’ya geldim. Hadise hakkında alakadarlardan malumat aldım. Hadiseye dikkatimizi bilhassa çevirmemizin sebebi. Dini siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeğe asla müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen dini değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği, bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır.”

BASINDA YER ALMIŞ

Yurtsever’in verdiği bilgilere göre, Atatürk’ün Bursa’da kamuoyuna yaptığı bu açıklama, Anadolu Ajansı tarafından basına servis yapıldı ve Cumhuriyet, Hakimiyeti Milliye ve Milliyet gazetelerinde yayınlandı.

SAHTECİLİK ÜRÜNÜ

Tarihçi Yurtsever, bu bilgiler ışığında Bursa Nutku’na son noktayı şöyle koydu: “Atatürk’ün hayatında ve onun ölümünden sonra onun adına görüş, konuşma ve belge uyduranları sorgulayan objektif bir tarihcilik gelişmediği için Atatürk’ün Bursa Nutku gibi sahte bir belge de topluma yutturulmaktadır. Atatürk’ün Bursa Nutku, Atatürk’ün kaleminden çıkan ve tanıkların da doğruladığı bir tarihi belge değildir. Nutuk kurgulanmış bir sahtecilik ürünüdür. Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili kaynakların sahte olduğu en kısa zamanda kamuoyuna açıklanmalıdır.”

ÖNEMLİ HATIRLATMA

Yurtsever ayrıca şu noktaya dikkat çekti: “Bursa Nutku adı verilen belgenin Atatürk’e ait olduğuna karar veren zamanın Türk Tarih kurumu Başkanı Prof. Enver Ziya Karal’ın da ünlü bir mason olduğunu hatırda tutmak gerekir.”

ÜNLÜ MASONLAR ARASINDA

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın resmi internet sitesinde isimlerine yer verilen “Ünlü Masonlar” arasında Enver Ziya Karal da bulunuyor. Sitede Karal’dan “Tarih Profesörü ve TTK Başkanı” olarak söz ediliyor.

Özetle Atatürk’ün Bursa Nutku, Atatürk’ün kaleminden çıkan ve tanıkların da doğruladığı bir tarihi belge dahildir. Nutuk kurgulanmış bir sahteciliğin ürünüdür. Bursa Nutku adı verilen belgenin Atatürk’e ait olduğuna karar veren zamanın Türk Tarih kurumu Başkanı Prof. Enver Ziya Karal’ın da ünlü bir mason olduğunu hatırda tutmak gerekir.

(KAYNAK:Ferit Ağaoğlu, habervaktim.com)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh