Ana içeriğe atla

Türklerle 140 senelik beraberlik

Türkler Avrupa’ya emperyalist emellerle gitmedi. Onlara huzur götürdüler. 

Yavuz Sultan Selim Hanın vefatı ile, yerine oğlu Şehzade Süleyman hükümdar oldu. Devlet işlerini kanunlara bağlamakla işe başladı. Avrupa devletleri arasındaki güçsüzlerin ezilmesini önlemek için yollara düştü. 1521’de Macar toprağı olan Belgrad’a ilk seferi yaptı. 1526’da Mohaç ovasında, Macaristan’ı yutmak isteyen Avusturyalılarla yapılan savaşta zafer kazanıldı. Mohaç’ı müteakip Buda şehrine geçildi. Buda yani Budin şehrinin ileri gelenleri, Osmanlıların davranışlarından o kadar memnun oldular ki, Kanuni’yi karşılamak için kilometrelerce yol geldiler ve “Hoş geldiniz” dediler. Kanuni onları ferahlatacak sözler söyledi. Buda ile Peşte şehirleri arasında, genişliği 1000 m olan Tuna nehri akar... Budalılar Peşte’ye geçmekte çok zorlandıklarını söyleyip, kendilerine yardım edilmesini istediler.


Kanuni, Tuna üzerine, bir haftada güzel bir köprü kurdurdu. Budalılar artık çok rahatlamıştı. Kolayca karşıya geçmeye inanamıyorlardı. Bu arada Avusturya casusları, bazı Budinlileri kandırarak, mahallelerini sokaklarını kundaklayarak yangınlar çıkarttılar. Sultanın yanındaki Sadrazam İbrahim Paşa bizzat nezaret ederek, yangınları kısa sürede söndürttü. Çünkü Osmanlıda bir yerde yangın çıktığında, Sadrazamın olay yerine gitmesi ve söndürme işlerini idare etmesi kanundu. Macarlar bu gelenleri çok sevdiler. Bir gün duydular ki, ertesi gün Müslümanların Kurban Bayramıdır. Çok merak ediyorlardı. Acaba nasıl kutlanacaktı.
Ertesi gün topluca bayram namazını kılanlardan binlerce insan tebrikleşip, yüzlerce hayvan kestiler. Yazık değil mi bu kadar hayvanı kestiler diye Macarlar acıyordu. Sonra sorup öğrendiler ki, bu kurban edilen hayvanların etleri, fakirlere dağıtılıyordu. Ve Macar fakirlerine de veriliyordu. Macar halkı yine şaşırmıştı. Bu gelenler nasıl işgalciydi? Kendi adamlarının yaktıkları evlerinin ateşini Türkler söndürüyordu. Kendi dinlerinin icabı kestikleri kurbanları, Macar fakirlerine de veriyorlardı. Halbuki kendi Derebeyi ve Kontları, fakirlerden aldıkları vergilerle keyif sürerken, fakirlere dönüp bakmıyor, bir lokma vermiyordu. Yerli halk kısa sürede Türklerle kaynaştı. Onların giyim kuşamlarını benimsedi. Dillerini de sevdiler.

Türkler 140 senelik beraberlikten sonra 1686’da Macaristan’dan çekildi.
Şu anda Macar konuşma dilinde, günlük hayatta 300’den fazla Türkçe kelime kullanılır. Sade başkent Budapeşte’de, ismi Török yani Türk olan bine yakın cadde ve sokak var.
Demek ki Türkler Avrupa’ya emperyalist emellerle gitmedi. Onlara huzur götürdüler.


macaristan daki OSMANLI eserleri

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh