Ana içeriğe atla

Kardeşim sen hürsün!

Hürriyet! Hür olmak.. Kölelik, Hürriyyetten yoksul kalma halidir..
Aslında hepimizin ruhu hürdür. O çok değer verdiğimiz bedenimiz, ruhumuza vurulmuş bir prangadır.. Hatta bu dünya ruhumuzun sürgün yeridir. Bedenimiz ise bizi dünyaya bağlayan bir pranga!
Kendini özgür sananların çoğu, asinine ya da öfkesinin, nefsinin kölesidir.. 
Bu konuya nereden geldim derseniz,  Suriye asıllı ünlü Arap sanatçı Yahya Havva “Rabia” sembolü için Seyyid Kutup’un “Kardeşim Sen Hürsün” şiirini yeniden yorumladı. AA’dan Lale Bildirisi bu şarkının hikayesini araştırmış. Aslında bu gün köşemi bir bakıma o habere bırakmak istiyorum: Ürdün’de yaşayan Suriye kökenli ünlü sanatçı Yahya Havva, 1966’da idam edilen Mısırlı düşünür Seyyid Kutup’un “Kardeşim Sen Hürsün” adlı şiirini anonim ezgiyle “Rabia şarkısı” adıyla yeniden seslendirdi.
Türk sazları eşliğinde İstanbul’daki bir stüdyoda okunan Rabia şarkısı ve enstrümantal versiyonu sadece sosyal medyada paylaşılacak.
İlginç değil mi, işin içinde Türkiye, Suriye, Mısır var. Kudüs, Filistin zaten Bilad-ı Şamın bir parçası değil mi? Nil ve Fırat kardeş değil mi aslında. İkisi birden arzı mev’ud-u kucaklamaz mı?
Bu şarkı, 100 yıl önce bir ve beraber olduğumuz zamanların esintisini taşır bir bakıma..
Havva’nın seslendirdiği eser bugünden itibaren “www.R4BIA.com” sitesinden tüm dünyada aynı anda izlenebilecek. Sanatçı Yahya Havva, Rabia şarkısını, çalışmalarını yürüttüğü stüdyoda ilk kez Anadolu Ajansı için okudu. “Rabia şarkısı”nı, kanun, ney, tambur gibi Türk sazları eşliğinde seslendirdiğini belirten Havva, Mısır halkının yanında olmak için okuduğu eserin, satış amacı olmadan sadece sosyal medyada paylaşılacağını vurguladı.
“Sanatımı, Mısır’ın sesini dünyaya duyurmak için kullanmak istiyorum” diyor sanatçı! Havva, Rabia şarkısıyla dünyaya vermek istediği mesajla ilgili de şunları söylüyor: “Rabia şarkısında asıl mesaj ve amacım; insani duyguları paylaşmak ve kardeşlik duygularını artırmaktır. Şarkının asıl amaçlarından birisi de mazlumların yanında durmak ve sesini duyurmaktır. Türklerin, Arapların yanındaki duruşunu takdirle karşılıyor ve teşekkür ediyoruz. Allah bana ses verdi, ben de bu sesimi, sanatımı Mısır’ın sesini dünyaya duyurmak için kullanmak istiyorum. Şarkım, bu mazlumların yaptıklarının yanında sadece ufacık bir şeydir. Mısır için bu şarkının da inşallah etkisi olur.”
Suriye’deki kimyasal saldırıyı da değerlendiren sanatçı Yahya Havva, ülkesinde 2 senede 120 binden fazla insanın şehit olduğuna dikkati çekti. Suriye’de yaşanan olaylara uluslararası kuruluşların ve BM’nin müdahil olmadığını vurgulayan Havva, şöyle devam etti: “Maalesef kimyasal saldırıdan sonra uluslararası kamuoyunda Suriye’ye müdahale gündeme geldi. Korkumuz, yapılacak saldırıda da Suriye halkının zarar görmesi. Şimdiye kadar birçok çocuk hayatını kaybetti. İnşallah Esed’in zulmü son bulacak. Suriye’deki insanlar için sabırlarından dolayı güzel günler yakındır.”
Bu arada şiirin hikayesi de çok etkileyici. Türk ve Arap müziğinden esintilerin olduğu yeni çalışmanın müzik direktörlüğünü İlker Çelik, prodüktörlüğünü ise Metin Gım yaptı. Gim bu konuda diyor ki;  “Kardeşim Sen Hürsün şiiri, 1957 yılında büyük düşünür şehit Seyyid Kutup tarafından yazıldı. Tora cezaevinde yazılan bu şiirin hikayesi çok etkileyicidir. O günden beri dillerde dolaşır. Mısır’daki son olaylarda adı bilinmeyen sanatçılar bu şiire bir beste yaptı. Bu beste, Rabia işareti ve hareketiyle özdeşleşti neredeyse. Biz Türk sazlarıyla ve değerli sanatçı Yahya Havva ile bunu yeniden yorumladık. Yani güfte Mısır, sazlar Türk, solist Suriye ve beste Ortadoğu’dan bilinmeyen biri. Belki bir Filistinli. Kudüs aşığı biri olmalı.. Tam olarak İslam coğrafyasını temsil eden bir eser oldu. Hiçbir ticari amacımız yok, sosyal medyada ücretsiz dağıtılacak.”
Bu şarkı Türkiye’den dinleyicileri ile buluşurken, yine Tora cezaevi İhvan mensupları ile dolduruluyor..
Yine bu eser islam dünyasındaki dinleyicileri ile Seyyid Kutub’un şehadet ayı içinde buluşuyor..
Gerçek şu ki, İhvan mensupları cezaevinde de hür, ama Sisi ve yandaşları nefislerin ve şeytanların, ihtiraslarının azad kabuletmez bir kölesi oldular..
Sahi Mısırlı Sisi, Türkiye’de Sisi deyince ilkönce insanların aklına 28 Şubat’taki Sisi’nin geldiğini biliyor mu? Eminim Türkiye’deki Sisi bile Onun adı ile adının karıştırılmasından utanıyordur!
Kur’an-ı Kerim, zamanının en “aydın” kişisine “cehaletin babası” der.. Güya Mısır halkını özgürleştirmek isteyenler köle karakterli insanlardır.. Nefislerinin kölesidir onlar. Bir dictator yamağına “nobel barış ödülü” vermekle o bir barış kahramanı olmuyor ki! Ziya Paşa’nın deyişi ile “Eşşeğe altın semer vursan, eşşek yine eşşektir”
Hz. Yusuf, Mısır zindanlarında da Hür’dü, bunlar cenneti satıp karşılığında cehennemi satınalan zalimlerdir.. Hapishane Hz. Yusuf için Medrese-i Yusufiye oldu!
Bu arada küçük bir önerim var. Yerel, belgesel ve ulusal media bu haberi herkese duyurmalı ve kendileri de radio ve televizyonlarında seslendirmeli. Buna klipler de yapılmalı.
Dünyanın başka bölgelerinden benzer çalışmalardan haberdar olmak için herkesi www.r4bia.com’u izleme, STK, Basın ve kişileri bu platform akredite olmaya davet ediyorum.. Tüm dünyadaki rabia etkinliklerini bu siteden izleyebilirsiniz.. Site inşallah önümüzdeki haftadan sonra düzenli bir şekilde aktif olacak. Aslında şimdiden de beta versiyonu olarak yayındayız.. Ben de Rabia platform sözcüsü olarak zaman zaman size buradan gelişmeler hakkında bilgi vermeye devam edeceğim.
Selam ve dua ile..
Dilipak Akit.
gecek tarih deposu  / Apdurrahman Dilipak 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh