Ana içeriğe atla

Yalan Yazan Tarih utansın ONLAR KIM


Onlar
Normal vatandaşların birer göbek adları, adları ve soyadları vardır… Onların ise iki adları vardır, birincisi takma iğreti resmî adları, ikincisi gizli kimliklerini yansıtan asıl adları… Yakın tarihten örnek vereyim: Takma adı: Selanikli eğitimci Şemsi efendi… Asıl adı: Şimon Zvi…
Normal vatandaşların bir tek dini vardır. İslam, Hıristiyan, Yahudi…
Onların iki dini vardır. Kimlik kartlarında İslam yazar ama ya Sabatay dinine mensupturlar, yahut Kripto Hıristiyan veya Kripto Yahudidirler.
Türkiye’de eşitlik vardır ama onların ileri gelenleri, Müslüman çoğunluktan daha eşittir.
Türkiyenin resmî ve yüzeysel sloganı “Egemenlik ulusundur” sözüdür ama onların egemenliği, çoğunluğun egemenliğinden üstündür. Onlar egemen azınlıktır.
Onların hepsini kasd etmiyorum; militan, fanatik ve holigan olanlarından bahs ediyorum.
Bu militan iki kimlikliler, Türkiyenin başına bir resmî ideoloji belası musallat etmişlerdir.
Bu ideoloji, M. Kemal’in ölümünden sonra fabrike edilmiş Kemalizmdir.
Onlar bu ideolojiyi hukukun üzerinde görmektedir.
Onlar bu ideolojiyi İslam dinine rakip bir anti-din haline getirmişlerdir.
Onların bu ideolojisi tartışılmaz tabularla doludur.
Onlar bu ideolojiye dayanarak millî kimliği, millî kültürü, iç barışı ve toplumsal mutabakatı dinamitlemişlerdir.
Onlar bu ideolojiyi kullanarak halkımızın temel haklarını, hukukunu, haysiyetini ayaklar altına almışlardır.
Onlar içki içmeyi, dans etmeyi, kadınların öncelikle seks konusu olmasını medeniyet, çağdaşlık, ilerleme olarak görmektedir.
Onlar şapka giyip giymeme gibi gülünç bir konu yüzünden halkı kırmışlar, sayısız insanı idam etmişlerdir.
Onlar halkımızı, devletimizi dilsiz bırakmışlardır.
Sâyelerinde Müslüman Türkler atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil kalmıştır.
Onlar zahirde din hürriyetini kabul eder gibi görünürler ama Müslüman çoğunluğa dinine ve inançlarına göre yaşamak hakkını vermezler.
Onlar İngilterede, İsveçte, Norveçte, Avusturyada ve daha nice medenî ülkede kamu alanında serbest olan başörtüsün yasaklamışlardır. Başını örten Müslüman bir hanım avukatın mesleğini icra etmesine izin vermezler.
Onlar Müslüman çoğunluğu divide et imperia şeytanî prensibi ile bin parçaya bölmüşlerdir.
Onların eğitim sistemi zekaları körleştirme ve beyin yıkama mekanizmasıdır.
Onlar, kendi ideolojilerine uygun düzmece sahte bir tarih yazmışlardır.
Onlar millî kanunları kaldırıp İsviçre Medenî Kanununu, İtalya Ceza Kanununu, başlarına Türk yazarak yürürlüğe koymuşlar ve hem aile yapısını ve de toplumu berhava etmişlerdir.
Onlar hem laiklik demişler, hem de laik devletin bünyesinde, genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet başkanlığı kurarak dini baskı altında tutmuşlardır.
Onlar bir ara on binden fazla camiyi, mescidi, medreseyi, dergahı ve hayrat vakfını yıkmışlar, satmışlar, kiraya vermişler, harap türap etmişlerdir.
Onlar, İstanbul Üsküdar Bülbülderesi’ndeki Dönmeler Mezarlığına hiç dokunmamışlardır ama binlerce tarihî İslam kabristanını yok etmişlerdir.
Onlar İmamet-i Kübra-i islamiye müessesini yıkmışlardır.
İşte bu “onlar” var ya, şimdi Türkiyeyi eski günlere döndürmek istiyorlar.
Seçimle işbaşına gelmiş iktidarı devirip yerine vesayetçi, baskıcı, tabucu, yasakçı zorba bir iktidar getirmek istiyorlar.
Onlar 23 yaşındaki başörtülü zavallı bir anneyi döve döve bayıltan, yerlere seren ve sonra üzerine işeyen, birkaç aylık bebeğini de tırmıklayan vicdansızlardır.
Onlarda vicdan yoktur… Onlar halkın temel hak ve hürriyetlerine saygılı değildir…
Onların dilindeki hürriyet, demokrasi, çağdaşlık şarkıları samimi değildir.
Allah onlara şu veya bu şekilde darbe yapmak imkanını vermesin. 

Mehmet Şevket Eygi
15.07.2013



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh