Türkiye Tımarhâne-i Kübrası
MUAZZAM bir açık hava tımarhanesi düşününüz. Engin bir arazi içinde. Bölümler, pavyonlar, bin çeşit deli… Kimi zincirli kimi gezici…
M. Kemalciler kısmı: Onlar deli olmaktan çok hınzır delidir. Kendi halinde uslu olanı da vardır. Takıntıları çoktur.
Şapka devrimi deyip dururlar ama şapka giyeni kalmamıştır. Latin alfabesine Türk alfabesi derler. M. Kemal’in Samsuna, Padişahın yaveri olarak, ona sadakat yemini ederek, ondan para alarak gitmesini, Padişahlığı yıkmak için gitmişti diye anlatırlar.
Bir ara her gün bin kere laiklik diyorlardı. Artık demiyorlar ama damarlarını kesseniz kanları laik laik diye şıp şıp akar.
İslamcılar kısmı: Bin şubeye ayrılmışlardır. Fakirlik edebiyatı yapanları da vardır, şu mübarek Ramazanda içkili otellerin restoranlarında adam başı 150 liraya yemek yiyenleri de.
İçlerinde Süslümanlar diye aşırı bir fırka vardır ki, hayatları dillere destandır. Düzenin rantlarını yiyerek çok zengin olmuşlardır. Porscheler Maseratiler, 500 metre karelik Nemrudhane gibi evler… Marka delisidirler… Yedi mideyle yerler… Bir alemdir onlar…
İslamcıların bir kısmı kutsal ayda deliler gibi etkinlikler, şenlikler yaparlar… Modern Şehzadebaşı Direklerarası, bin Kantocu Şamram eksin… İçlerinde bozuk düzenin haram rahtlarıyla semirmiş türeme zenginler vardır…
Öyle delileri vardır ki, İslamda kader ve teravih namazı olduğunu inkar ederler. Kimisi ictihad yapar, kimisi işkembe-i kübradan fetvalar verir…
Öyle zır delileri vardır ki, Allahı iki yüzlü Janus putuna benzeten İranlıyı din önderi ve imam kabul eder.
Türleri saymakla bitmez. Feminist deliler… Komünist İslamcılar… Yahudiliği ve Hıristiyanlığı hak din kabul eden İslamcılar… Deliler… Zır deliler… Zırzır deliler… Hınzır deliler…
(Bu yazının sonunu getiremedim. Haliyle gönderiyorum…)
MEHMET ŞEVKET EYGİ
MUAZZAM bir açık hava tımarhanesi düşününüz. Engin bir arazi içinde. Bölümler, pavyonlar, bin çeşit deli… Kimi zincirli kimi gezici…
M. Kemalciler kısmı: Onlar deli olmaktan çok hınzır delidir. Kendi halinde uslu olanı da vardır. Takıntıları çoktur.
Şapka devrimi deyip dururlar ama şapka giyeni kalmamıştır. Latin alfabesine Türk alfabesi derler. M. Kemal’in Samsuna, Padişahın yaveri olarak, ona sadakat yemini ederek, ondan para alarak gitmesini, Padişahlığı yıkmak için gitmişti diye anlatırlar.
Bir ara her gün bin kere laiklik diyorlardı. Artık demiyorlar ama damarlarını kesseniz kanları laik laik diye şıp şıp akar.
İslamcılar kısmı: Bin şubeye ayrılmışlardır. Fakirlik edebiyatı yapanları da vardır, şu mübarek Ramazanda içkili otellerin restoranlarında adam başı 150 liraya yemek yiyenleri de.
İçlerinde Süslümanlar diye aşırı bir fırka vardır ki, hayatları dillere destandır. Düzenin rantlarını yiyerek çok zengin olmuşlardır. Porscheler Maseratiler, 500 metre karelik Nemrudhane gibi evler… Marka delisidirler… Yedi mideyle yerler… Bir alemdir onlar…
İslamcıların bir kısmı kutsal ayda deliler gibi etkinlikler, şenlikler yaparlar… Modern Şehzadebaşı Direklerarası, bin Kantocu Şamram eksin… İçlerinde bozuk düzenin haram rahtlarıyla semirmiş türeme zenginler vardır…
Öyle delileri vardır ki, İslamda kader ve teravih namazı olduğunu inkar ederler. Kimisi ictihad yapar, kimisi işkembe-i kübradan fetvalar verir…
Öyle zır delileri vardır ki, Allahı iki yüzlü Janus putuna benzeten İranlıyı din önderi ve imam kabul eder.
Türleri saymakla bitmez. Feminist deliler… Komünist İslamcılar… Yahudiliği ve Hıristiyanlığı hak din kabul eden İslamcılar… Deliler… Zır deliler… Zırzır deliler… Hınzır deliler…
(Bu yazının sonunu getiremedim. Haliyle gönderiyorum…)
MEHMET ŞEVKET EYGİ
Yorumlar