Ana içeriğe atla

Neden ağlamalıyız ?


AĞLAMALIYIZ..! Neden ağlamalıyız ?


Hepimiz sorumluyuz. Müslümanlar herkesten daha fazla sorumlu. Çünkü onlar Elest Bezmi’nde, Kaalu belâ gününde Allah ile yapmış oldukları ahd ve misaka sadık kalmışlardır.

Hepimiz sorumluyuz… Hazret-i Ömer, Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa ilahî adaletin bunu Ömer’den soracağından korkuyorum diyerek ağlarmış. Hepimiz ağlamalıyız.

Bunca imkan ve fırsat varken yeteri kadar hizmet edemediğimiz, yahut hiç hizmet etmediğimiz için ağlamalıyız.

Din iman Şeriat elden gidiyor, biz keyfimize bakıyoruz, ağlamamız gerekir.

Bir, Ehl-i Sünnet ve Cemaati yıkmaya çalışan din tahripçilerinin gayret, inat ve azimlerine; bir de bizim gayretsizliğimize bakıp ağlamalıyız.

Ümmet birliğinin yıkılıp yerine yüzlerce, hatta binden fazla, birbirinden kopuk bağımsız İslamcılık, hizip, fırka gelmesine ağlamalıyız.

Müslümanların, karanlık gecede yağmura ve fırtınaya tutulmuş, kurtların hücumuna uğramış, çobansız bir koyun sürüsüne dönmüş olmasına çok ağlamalıyız.

Milyonlarca Müslüman vatandaşın, öğrenilmesi farz olan ilmihalini, ahlakını, akaidini bilmeme cahilliği çukuruna düşmüş olmasına biz ağlamayacağız da Yahudiler ve Nasraniler mi ağlayacak?

Bir kısım kadınların ve kızların uygunsuz şekilde açılmasına ağlamalıyız.

TC başlıklı vesikalarla KDV’li yasal seks köleliği yapılmasına ağlamalıyız.

Ceza Kanunundan zina suçunun kaldırılmasına ağlamalıyız.

On milyonlarca Müslümanın 1928’den önce yazılmış ve basılmış kitapları, hattâ atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyamayacak kadar kara cahil bırakılmasına ağlamalıyız.

Sabah namazlarında camilerin tenhalığına hıçkıra hıçkıra ağlamalıyız.

Şu ahir zamanda sabahleyin evinden Müslüman olarak çıkıp da akşama kâfir olarak dönen gafillerin haline ağlamalıyız.

Müslüman hanelerindeki deccal ve kezzab vizyonlardan taşan fuhuş ve günah lağımlarına ağlamalıyız.

Mü’minlerin birbirlerini sevmemelerine ve desteklememelerine çok ama çok ağlamalıyız.

Ah ağlayacak ne çok üzücü ve kahr edici konu var!

Eski büyükler hüsn-i hâtime konusunda çok ağlarmış. Biz niçin ağlamıyoruz?

İnsan Müslüman olur da bunca haram yenmesine ağlamaz mı?

Azgınlıkların âşikâre olup sokaklara, meydanlara taşmasından dolayı ağlamaz mı?

Müslümanın rikkatli bir kalbi ve ıslak gözleri vardır. Âhir zaman fitneleri içinde Müslüman ağlamaz mı?

Şuna bakın şuna, nasıl da gaflet içinde ben çok iyiyim, Cennetliğim diyor.

Halid-i Bağdadî nice mektuplarının başında bu fakirin hüsn-i hatimesi için dua buyurunuz yazmış.

Kendimize ağlayalım… Vatanımıza ağlayalım… Devletimiz için ağlayalım… Ah Suriye için ağlayalım… Filistin için ağlayalım…

Yaklaşan zelzele için ağlayalım…

Gaflet kirini gözyaşları yıkar temizler.

Gecelerin sessizliğinden ıssızlığında tenhada ağlayalım.

Ücret karşılığında ağlayan ağlayıcı karılar gibi ağlamayalım.

Ah bir ağlayabilsek… Belki biraz temizlenir ve açılırız.

Mehmet Şevket Eygi /MİLLİ GAZETE

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh