Ana içeriğe atla

Gezi Soruları


Gezi Soruları,Mehmet Şevket Eygi


SORU: Türkiyede düşüncesini açıklama, toplantı ve yürüyüş yapma, muhalefet hürriyeti var mıdır?
CEVAP: Büyük ölçüde vardır? 1924’ten bu yana ülkemizde bugünkü kadar hürriyet ne Kemal, ne İsmet, ne Menderes, ne de askerî darbeler zamanında olmuştur.
SORU: Söylediğinizin aksini iddia edenler var…
CEVAP: Onlar samimî ve gerçekçi değildir. Hürriyet istiyoruz bahaneleriyle eski faşist, vesayetçi, resmî ideolojili berbat rejimi geri getirmek istiyorlar.
SORU: Gezi hadiseleri ve kalkışması kendi kendine oluşmuş mâsum bir gençlik ve halk hareketi midir?
CEVAP: Kesinlikle böyle değildir. Aylarca önceden uzmanlar ve profesyoneller tarafından yurt içinde ve yurt dışında hazırlanmış, planlanmış organize bir hadisedir.
SORU: Amaçları nedir?
CEVAP: Arap Baharına benzeyen bir hareket ile seçim ile başa geçmiş hükümeti devirmek, onun yerine eski usul vesayetçi, faşist ve baskıcı Kemalist bir rejim kurmaktır.
SORU: Bunların arkasında kimler vardır?
CEVAP: Homojen bir yapıya sahip olmayan, lakin amaçta birleşmiş olan egemen azınlıklar ve Kriptolar bulunmaktadır.
SORU: Ne yapmak istiyorlar?
CEVAP: Türkiyede hâkim=dominant unsuru oluşturan Sünnî Müslümanlardan iktidarı almak, çoğunluğu ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi statüsüne sokmak ve memleketi Ata’larının ve Baba’larının çiftliği gibi idare etmek.
SORU: Gezideki ağaçlar, oraya yeniden yapılmak istenen kışla binası gerçek başkaldırı sebepleri midir?
CEVAP: Buna geri zekalılar bile inanmaz. Bunlar bahanedir.
SORU: Bu işin ardında, perdeler ve paravanalar arkasında büyük parasal hesaplar var mıdır?
CEVAP: Kesinlikle vardır. Birinci dünya savaşından sonra Mütareke devrinde Kemalist Cumhuriyetin mimarlarından Hahambaşı Hayim Nahumun marifetiyle yurt dışına çıkartılan 22 ton Osmanlı altınının, Müslüman-Yahudi -Rum bir aileye verildiği iddia edilmektedir. Yakın tarihimizdeki nice kargaşa ve darbede bu hiper zengin ailenin ve benzeri süper zengin ailelerin rolü olduğu söyleniyor. Nitekim 28 Şubat tozu dumanı içinde çok zengin bir aile bir gecede 4,5 milyar dolar vurmuştur. Böyle kalkışma hareketlerinin ve darbelerin içinde ve ardında bu gibi hesapları daima aramak gerekir.
SORU: Gezi kargaşasına bir kısım antikapitalist solcu Müslümanlar da katılmış ve oradaki hengame içinde Cuma namazı kılmışlar…
CEVAP: Bunlar çok marjinal ve eksantrik heterodoks Müslümanlardır. Büyük Sünnî Sevad-ı Âzam İslamlığını temsil etmezler.
SORU: Gezi hadiselerinde iktidarın yanlışları olmuş mudur?
CEVAP: Bence olmuştur. İnsan olur da yanılmaz mı? Aylarca önce elde edilen istihbarata önem vermemişler ve değerlendirmemi şlerdir.
SORU: Sünnî Müslümanların ne yapması gerekir?
CEVAP: Ortada çok karmaşık=girift , şeytanî ve cehennemî, siyasî ve psikolojik bir satranç vardır. Bunu mutlaka kazanmak gerekir. Oyunu satrançtan çok iyi anlayan bir kimseye danışarak oynamak gerekir.
SORU: Türkiyede bu çapta kaç satranç ustası vardır?
CEVAP: Yetmiş milyon Türkiyeli içinde bu çapta beş usta çıkmaz…
SORU: En büyük tehlike nedir?
CEVAP: Sinirlenmek ve ben bilirim, benim dediğim olacak zihniyetidir.
SORU: Sünnî Müslümanların büyük zaafları nelerdir?
CEVAP: On bir büyük ve öldürücü zaafları ve noksanları vardır. Sayıyorum: 1. Birlik=Ümmet olmamaları, bine yakın birbirinden kopuk irili ufaklı hizip, fırka, cemaat ve İslamcılığa bölünmüş olmaları… 2. Ehliyetli bir İmam-ı Kebire biat ve itaat etmemeleri… 3. Millî İslamî alfabe ile okuma yazma bilmemeleri, edebî Türkçenin cahili olmaları… 4. Bozuk düzenin ve sistemin haram, kirli, kara rantlarını devşirmeleri… 5. Yüzde doksanının beş vakit namazı yitirmiş ve şehvetlerine kapılmış olması… 6. Faize/ ribaya bulaşmış ve batmış olmaları…7. Emanetleri, riyasetleri, işleri, vazifeleri ehliyetli, liyakatli, ahlaklı kimselere vermemeleri… 8. Kemalist rejimin mektep ve üniversitelerinde yetişmiş olmaları… 9. İcazetli ulema ve fukaha yetiştiren İslam medreselerine; olgun ve vasıflı Müslüman yetiştiren tarikatlara sahip olmamaları… 10. Ülkenin en güçlü medyasına sahip olmamaları… 11. İslamî hareketin, hizmet ve faaliyetlerinin içine birtakım din istismarcısı, yarı mühtedi, ehliyetsiz ve liyakatsiz, ganimetçi, gulülcü çapulcuların girmiş olması. (Ehliyetli, liyakatli, vasıflı, ihlaslı, mürüvvetli, samimî hizmetkarları tenzih ederim…)
Çarşamba, Haziran 12, 2013

http:// www.milligazete. com.tr/ koseyazisi/ Gezi_Sorulari/ 15334

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh