Ana içeriğe atla

CENGİZ ve HULAGU Taniyalim bu ISLAM DUSMANI kahramanlari

CENGİZ ve HULAGU FİTNESİ

 CENGİZ : (Temuçin) Moğol Devleti’nin hükümdarlığını yapmıştır. İslami medeniyetleri ve kıymetleri tahrib eden zalim ve müstebid bir hükümdar olarak tarihe geçen bir kimsedir. Miladi 1229’da ölmüştür. Asrının deccalıdır.” İslam Prensipleri: 316

HÜLAGU : Mi. 1258’de Bağdat’ı zabtederek halkını kılıçtan geçirmiş, Abbasi Halifesi Musta’sımı ve bütün aile efradını öldürtmüştür. Cengiz Han’ın torunu, Tülay Han’ın oğludur. Tarihde en çok kan döken hükümdar olarak bilinir. Abbasi Devleti’ni yıkan Moğol Başkumandanıdır.

İmam-ı Ali (R.A.), Kaside-i Ercuze’sinin şu fıkralarıyla Cengiz ve Hülagu fitnesini haber vermiştir:
 “Dokuz karn sonra ‘Fürüs’ yani akvam-ı şarkiye A’rab üzerine hücum edecek. Galebe edip, hayvan gibi A’rabı kesecek. Öyle müdhiş fitneler, karanlıklı musibetlerle en karanlıklı gecelerden daha ziyade karanlık olacak.”

İşte Hazret-i Ali’nin (R.A.) bir keramet-i bahiresi ki; kendinden beşyüz sene sonra gelen ve Arab Devlet-i Abbasiyesini mahveden, hadsiz kütüb-ü İslamiyeyi nehr-i Fırat’a döken ve A’rabı gayet zalimane katleden Hülagu vakıa-yı meşhuresini haber veriyor. Çünki meşhur olan karn kırk sene değil, o zaman ıstılahınca ağleb-i ömür olan altmış seneden ibarettir. Çünki bir devir, altmış senede değişir. Bu suretle İmam-ı Ali’nin (R.A.) hicretten otuz sene sonra Kufe’de yazdığı bu Ercüze’deki dokuz defa altmış, otuza ilave edilse beşyüz yetmiş oluyor ki, Cengiz’in ve Hülagu’nun hücum ve tahribat zamanıdır. (Osmanlıca Lem’alar:307) İslam Prensipleri:825

Abbasi Devleti:

Abbasi Devleti her geçen gün kuvvet ve itibarını kaybediyordu. Son Abbasi halifesi olan Musta’sım dinine çok bağlı ve sünni idi. Veziri olan İbn-i Alkami ise Şii olup, halifeye sadık değildi. Devleti bu idare ediyordu. Abbasileri yıkıp, Şii devleti kurmak istiyordu. Bunun için Moğol hükümdarı Hülagu’nun Bağdat’ı alarak halifeliği yıkmasını ve kendinin de ona vezir olmasını arzu ediyordu. Şamanist olan Cengiz’in torunu Hülagu’nun müşaviri Nasırüddin Tusi de Şii olup durmadan Bağdat’ı almasını teşvik ediyordu. Neticede Hülagu’nun ikiyüzbin kişilik kuvveti karşısında duramadı. Bağdat teslim olduğunda insanlık tarihinin en büyük vahşetlerinden biri cereyan etti. Halife yanındakilerle birlikte idam edildi. Dörtyüzbinden fazla müslüman kılıçtan geçirildi. Milyonlarca İslam kitabı Dicle’ye atıldı. Güzel şehir harabeye döndü. Böylece 524 senelik Abbasi Devleti yıkıldı. Bu yıkılışın önemli müsebbiblerinden olan vezir İbn-i Alkami’ye hiçbir vazife verilmedi. Zillet içinde o sene öldü. Ancak Hülagu istilasından kurtulan Abbasi halifelerinden biri 1261’de (Hi. 659’da) Mısır’a gitti. Orada hüküm sürmekte olan Memluk sultanlarından Baybars tarafından Kahire’de halife ilan edildi. Abbasilerin bu kolu da Mısır’da 1517 (Hi. 923) tarihine kadar devam edip bu esnada hilafet makamında bulunan III. Mütevekkil Alallah, hilafeti kendi arzusuyla Mısır ve Hicaz Fatihi Yavuz Sultan Selim Han’a teslim etti. Selçuklular ve Memluklerdeki Abbasi halifeleri, müslümanların sadece manevi imamı idiler. Devlet idaresini sultanlar yürütüyordu.(*)İslam Prensipleri: 15

Hülagu sadece Abbasileri yıkmakla kalmamış, İslam medeniyetini de tahribe çalışmıştır. Fakat İslam uleması Hülagu’nun askerlerini müslüman etmeye çalışmış ve kılıçla gelen Moğol ordusundan pek çok kimse İslamiyet’e girip hizmet etmişlerdir. Böylece orduların yapamadığını, ulema yapmıştır. 

“Abbasiler hakkında gelen bir hadis-i şerifi de nakledelim. Aynı zamanda bu rivayet, Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamberliğini isbat eden mucizelerindendir. Çünki, seneler sonra olacak olan hadiseyi i’lam-ı İlahi ile bildirmiş ve aynen öyle olmuştur. Şöyle ki:

«Kat’i bir mu’cize-i Nebeviyeyi (A.S.M.) gösteren bu hadis-i sahihde, (Sahih-i Tirmizi ci:4 kitab:34 hadis no:2226 ve Müsned İbn-i Hanbel ci:5 sh:221)

«Benim amcam, pederimin kardeşi Abbas’ın veledinde Hilafet-i İslamiye devam edecek. Ta Deccal’a, o hilafeti yani saltanat-ı hilafet Deccal’ın muhrib eline geçecek.»

Yani, uzun zaman beşyüz sene kadar hilafet-i Abbasiye vücuda gelecek, devam edecek. Sonra Cengiz, Hülagu denilen üç deccalden birisi o saltanat-ı hilafeti mahvedecek, deccalane, İslam içinde hükümet sürecek. Demek, İslam içinde müteaddid hadislerde üç deccal geleceğine zahir bir delildir. Bu hadisdeki ihbar-ı gaybi, kat’i iki mucizedir:

Biri, hilafet-i Abbasiye vücuda gelecek beşyüz sene devam edecek.

İkincisi de, sonunda en zalim ve tahribci Cengiz, ve Hülagu namındaki bir deccal eliyle inkıraz bulacak. (Şualar:506)” İslam Prensipleri: 17

CELALEDDİN-İ HARZEMŞAH : 

CELALEDDİN-İ HARZEMŞAH : (Vefatı Mi. 1231) Mengü berdi (Allah verdi) ismi de verilir. Harzemşah soyunun 7’nci ve son hükümdarıdır. Tarihte cesaret ve irfanı ile tanınmıştır.
O zamanın deccalı olan Cengiz’in kahr ve şiddeti karşısında İran ve Turan korku ve zillete düştüğünde Celaleddin, Cengiz’in ordularını müteaddid defalar mağlub etmiştir. Kendisine pederinden şehzadelikten başka bir şey kalmadığı halde Harzem’de, Hind’de, Irak’ta, Azerbeycan’da dört devletin meydana gelmesine muvaffak oldu. Küçük küçük kuvvetlerle üç milyon askere sahib Tatar devletine karşı yirmiden ziyade zafer kazandı. Moğol taarruzlarından birisinde bir dağa çekildiği sırada, bir çapulcu taifesi tarafından sırtından hançerlenerek şehid edildi. (R.Aleyh)

Meşhurdur ki: Bir zaman İslam kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddid defa mağlub eden Celaleddin-i Harzemşah harbe giderken vüzerası ve etbaı ona demişler: “Sen muzaffer olacaksın, Cenab-ı Hak seni galib edecek.” O demiş: “Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlub etmek onun vazifesidir.”
İşte o zat, bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur. (Lem’alar:131) İslam Prensipleri: 308


Kaynak: İSLAM PRENSİPLERİ ANSİKLOPEDİSİ Basım Tarihi 2006


cengiz hulagu



facebook turk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh