Ana içeriğe atla

Resule uyun Resulullah'ın emirleri değişmeyecek

Hz Muhammet Peygamber efendimiz SAV
Resule uyun emri.

Resulullah'ın emirleri değişmeyeceği için, Allahü teâlâ,“Resulüme tâbi olun” buyuruyor

Allahü teâlâ, Hristiyanlığın değişeceğini biliyordu. Bilmeyen ilah olur mu? Hristiyanlık değişince, değişmeyecek olan yeni bir din gönderdi. Eğer İslamiyet de değişecek olsaydı, insanların bozulmuş dinle amel etmesine razı olmaz, yeni bir din gönderirdi. Bunun için İslamiyet’in emirleri arasında dine aykırı bir değişiklik aramak çok yanlış olur. Kur’an-ı kerimin açıklaması olan Resulullah'ın emirlerinde bir değişiklik yoktur.

Hadis uyduranlar olmuşsa da, bunları Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı dinin temel kitaplarına sokamamışlardır. Allahü teâlâ, (Kur’anı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz)buyurarak, Kur’an-ı kerimin değişmeyeceğini bildirmiştir. (Hicr 9)

Allahü teâlâ, İslamiyet’i koruyacağına söz verdi.

 Diğer dinleri koruyacağına söz vermedi. Söz verdiğini elbette korur. Allah verdiği sözden dönmez. O hâlde İslamiyet değişmez ve değiştirilemez. Resulullah'ın mübarek sözleri İslamiyet’tir.
peygamber prophetResulullah yok sayılırsa, İslamiyet yıkılmış olur. Yani Resulullah'ı yok sayanların veya bid’at ehli olanların uydurdukları din yıkılmış demektir. Yoksa İslâmiyet Kıyamete kadar devam edecektir. Dinine bid’at sokturmayan Ehl-i sünnet vel cemaat itikadındaki bir taife, Kıyamete kadar bulunacaktır. Bir hadis-i şerif şu mealdedir:
(Ümmetimden bir taife, Allah’ın emriyle, Kıyamete kadar hak üzere hareket eder.) [Buhari]

Meşhur hadis kitabı Mişkat’ta, (Ümmetimden doğru yolda olanlar, her zaman bulunur) hadis-i şerifi de gösteriyor ki, bid'at ehli, dinimizi, Kıyamete kadar asla bozamaz. Piyasada bozuk kitaplar pek çoksa da, doğru olanları da vardır. Bunları hiçbir kimse yok edemez. Bunların koruyucusu da Allahü teâlâdır. (F. Bilgiler)

Demek ki Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimi koruduğu gibi, hadis-i şerifleri ve doğru yazılmış din kitaplarını da koruyacaktır. Böylece İslamiyet bozulmadan bir taife tarafından Kıyamete kadar devam ettirilecektir.

Resulullah efendimizin övülmesinden rahatsız olanlar

1- Müslüman kılığına bürünmüş misyonerler. Her grupta bunların parmağı vardır.

2- (Yalnız Kur’an) diyenler.

3- Rashat Khalife denilen bir fellahı peygamber kabul edenler.

4- İngilizler tarafından kurdurulan Vehhabiliğin yerli temsilcileri, Resulullah'ın övülmesine tahammül edemedikleri için Mevlit Kandili’ne bid’at diyorlar.

Kur’an-ı kerime inanmış olsalar, Resulullah’ı öven âyetlere de inanırlardı. Mesela, İbni Abbas hazretleri, (Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik) mealindeki âyetin tefsirinde, (Muhammed aleyhisselam, bütün insanlara rahmettir) buyurmuştur. (Kurtubî)

Birkaç âyet-i kerime de şu mealdedir:

(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Araf 158, Nur 54] (Bu âyete inanan, yalnız Kur’an demez.)

(O, kendiliğinden konuşmaz. Onun [dine ait] her sözü vahiyledir.)[Necm 3-4] (O hâlde Resulullah'ın sözleri vahye istinat ettiğine göre niye kabul edilmez ki?)

(Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin. Senin için bitmez, tükenmez, sonsuz mükâfat vardır. Elbette sen en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 2-4] (Bundan daha üstün bir peygamber var mıdır?)

(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.) [Sebe 28]

(Resulullah’ta sizin için [uyulması gereken] güzel örnekler vardır.)[Ahzab 21] (Kur’ana inanmakta samimi iseler, niçin ona uymazlar?)

Duha sûresinin, (Sen razı olana [yeter diyene] kadar, her dilediğini vereceğim) mealindeki 5. âyeti, Allahü teâlânın, Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, İslamiyet’i, düşmanlarına karşı yardım ve ümmetine Kıyamette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaat etmektedir. Bu âyet-i kerime gelince, Cebrail aleyhisselama bakıp, (Cehennemde bir müminin kalmasına razı olmam) buyurdu. Yine buyurdu ki:
(O kadar çok kimseye şefaat ederim ki, Rabbim Allahü teâlâ, bana, “Razı oldun mu?” diye sorunca, “Evet razı oldum” derim.)[Beyhekî, Bezzar, Taberanî]

(Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin!) [Ahzab 56]

Gerçekten Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler. (Şeref ve şânını yüceltirler. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler. Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salât ve selam getirin) deniyor. Fellah Rashat ve yandaşları, bu âyet-i kerimeyi de çarpıtmaya çalışıp, (Resule destek verin ve saygı gösterin) diyorlar. Hâlbuki tevile hiç gerek yok. Açıkça (Salât, salevat getirin!) buyuruluyor. Onların tevil ettiği gibi bile olsa, niye saygı duymuyorlar? Hürmet ifadesi kullanmadan niye ismiyle hitap ediyorlar? Allah ve melekler Resulünü destekliyorsa, Fellah’ın yandaşları ve (Yalnız Kur’an) diyenler niye desteklemiyorlar? Niye hiçbir hadis-i şerifi kaynak almıyorlar? Demek ki, kendi tevillerine de inanmıyorlar.

İnşirah sûresinin (Senin şânını, şöhretini yücelttik) mealindeki âyetinin tefsirinde deniyor ki:
Ezan, ikamet, teşehhüd, hutbe gibi birçok yerde benimle beraber adını andırmak sûretiyle şânını yücelttik. (Celâleyn)
Senin ismini doğuda, batıda, yeryüzünün her yerinde yükselttim. (Sâvîtefsiri) [Batıya doğru, bir tul [boylam] derecesi gidilince, namaz vakitleri 4 dakika gecikiyor. Her 28 km gidişte, aynı vaktin ezanı birer dakika sonra tekrar okunuyor. Böylece, yeryüzünün her yerinde, her an ezan okunmakta, Muhammed aleyhisselamın ismi, Allahü teâlânın ismiyle beraber her an, her yerde işitilmektedir. Resulullah'a düşman olanlar buna nasıl tahammül ederler ki?]

Öyle bir yükseltme, yüceltme ki kendi ismini Habibinin ismiyle birlikte andırdı, Ona itaati kendisine itaat olarak gösterdi, melekler Ona salât etti, müminlere de, Ona salevat getirmeyi emretti, Onu ismiyle değil, hep (Resulüm), (Habibim) gibi güzel sıfatlarla andı. (Beydavî)
Cenab-ı Hak, Resulünün namını dünya ve âhirette de yükseltti. Hiçbir şehadet getiren, hiçbir namaz kılan yoktur ki, şehadet kelimesini ve Resulullah’ın mübarek adını zikretmiş olmasın. (Katâde)

Bir hadis-i şerif:

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ben anıldıkça Habibim sen de benimle birlikte anılmak sûretiyle şânını yükselttim.) [Ebu Ya'la, İbni Hibban]

Allahü teâlânın övdüğü Resulünün, Mevlit Kandili’nde veya başka zamanlarda övülmesinden ancak sapıklar rahatsız olur.

Konuk Yazar:Tahir Hakyolcusu Mart / 2014



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh