Ana içeriğe atla

İslam Düşmanları Osmanlı Devletini nasıl yıktılar?

Türk milleti ülkesine değil, yabancılara çalışıyor.

Kısa bir hatırlatma icimizdeki tehlike devam ediyor.

636 yıllık Osmanlı Devletini başta İngilizler, misyonerler ve bunların potasında eritilerek Hıristiyan Batı kültürü ile yetişen Osmanlı düşmanı bazı (sözde) aydınlar yıktılar.
 Osmanlı devrinde Fener Rum Patriği Gurigoryos’un Rus Çarı 1. Aleksandr’a yazdığı mektup; çok önemli tarihî bir vesikadır. Bu vesikayı her Türk aydınının bilmesi ve bunun tersini yapması gerekir. Bu uzun mektubun tamamını 1970’li yıllarda yazımda neşretmiştim. Bu yazımda sadece birkaç cümlesini nakledeceğim: “Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayrimümkündür... Türkleri evvela dinlerinden ve manevi şahsiyetlerinden mahrum bırakmak gerekir... Manevi mihraklardan mahrum oldukları gün Türkleri yenmek mümkün olacaktır... “ (Albay Enver Topuz Konferans Notları) 1710 yılında İstanbul’a gönderilen Humper bir Osmanlı gibi yetişip, İslamiyetle ilgili bilgileri en yüksek seviyede öğrendikten sonra Ortadoğu’ya gönderildiğinde kendisine 2 bin sayfalık bir talimat verildi. Talimatın ismi “İslamiyeti Nasıl Yıkarız” idi.
OSMANLI TUGRASI
Humper hatıratının 45. sayfasında: “Endülüs’ü şarap (içki), fitne, fesat, Ehl-i sünnet bilgilerinden uzaklaştırmak ve başta Aristo olmak üzere Hıristiyan felsefelerinin görüşlerini yerleştirerek yıktık ve topraklarını işgal ettik. Aynı metodlarla Osmanlıyı ve bütün İslam ülkelerini yıkarak işgal edeceğiz...” demektedir. Humper’e verilen talimatta ırk ayrımı, kavmiyetçilik, kabile ihtilafları, mezheb ve dini ve arazi ihtilaflarının tahrik edilerek Osmanlının yıkılışının kolaylaştırılması ısrarla isteniyordu. Daha sonrakı İngiliz casusu Lawrance de İngilizleri kurtarıcı, Osmanlıyı ise sömürücü gösterdi. İhanetin bedeli! Osmanlının yıkılışından bu yana Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve diğer İslam ülkeleri rahat ve huzur görmediler. İç ve dış savaşlarla telef oldular. Bugüne kadar çekilen ve bundan sonra da bir müddet çekilecek olan sıkıntılar; Osmanlıya ihanetin bedeli ve cezasıdır. Osmanlı asırlarca İslamiyete hizmetle şereflenmiş, canı, kanı ve her imkanı ile dünyadaki bütün Müslümanların muhafızlığını ifa etmiştir. Elbette bu Hıristiyan Batı için suç idi. Ve Hıristiyan Batı bazı Müslümanların (Osmanlı dahil) kullanarak bu görevlerini sona erdirdi. Osmanlı devrindeki eserlere göre sadece 1700’lü yıllarda Osmanlı topraklarındaki İngiliz ajanları binlerce idi.
OSMANLI iMPARATORLUGU 
 Misyonerler, yabancı okullar, kiliseler ve hastanelerin tek hedefi Osmanlı Devletini yıkmaktı. Doç. Dr. İlknur Polat Haydaroğlu’nun “Osmanlı İmparatorluğunda Yabancı Okullar ve Misyonerlik Faaliyetleri” ile ilgili araştırmasına göre 1894 yılında Elazığ’da 83, Diyarbakır’da 32, Erzurum’da 24 ve Bitlis’te 22 misyoner okulu bulunuyordu. 1904 yılında sadece ABD’nin Osmanlı topraklarında 400 devlet okulu, 306 rahiplerin emrinde ve 354 rahibelerin emrinde okulları bulunuyordu. “Osmanlıyı Misyoner Teşkilatı ve Galata Bankerleri yıktı” görüşü doğrudur. Bugün de Türk Devletini yıkmak ve Türk milletini bölmek için Türkiye’de yabancı uyruklu ve bunların emrinde Türk asıllı olarak toplam 150 bin misyoner (Diyanette çalışanların iki misli) köy ve mezralara kadar Hıristiyanlık propagandası yapmaktadır. Dahası dolar karşılığı milletimizin imanlarını şeytanvari çalmaktadırlar. Oysa Türk kamuoyu ile yetkililer bu hazin tabloya sadece seyircidir. Osmanlı devrindeki Galata Bankerlerinin vazifesini bugün uluslararası finans kuruluşları yüklenmiştir. Her yıl 40 milyar dolar faiz ödüyoruz. Bu para ile ülkede işsizlik sıfıra inerdi. Ve ülkeye neler yapılmazdı? Bizi bu hale getirenlere ne diyelim? En iyisi tarihin hükmüne havale edelim. Türk milleti ülkesine değil, yabancılara çalışıyor. Her yıl 40 milyar dolar borç (bir nevi haraç) ödüyoruz. Asırlar önce vali yolladığımız ülkelere şimdi işçi yolluyoruz. Her hadisede sebep-netice-illiyet bağı vardır. Her yükselişin ve her düşüşün bir sebebi olmalı? Değil mi? Mustafa Necati Özfatura

Not: Yorumlariniz benim icin cok degerlidir. Lutfen  yorum yaziniz
     hepinizden ALLAHcc razi olsun

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh