Ana içeriğe atla

Beyrut Kasabı Ariel Şaron GEBERDi

Ariel Şaron  Beyrut Kasabı Geberdi

Fakat çoğu Filistinli için de 'Kasap'tı o; Beyrut'u işgal eden ve 1982'de Lübnan'da kurulunan Sabra ve Şatilla mülteci kamplarındaki binlerce Filistinli sivilin ölümünden sorumlu olan kişiydi.

Şaron, işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşimini destekliyordu.1967 ve 1973 savaşlarındaki belirleyici tutumuyla birçok İsrailli için kahraman bir savaşçıydı Şaron.  Fakat son uygulamalarından biri olan İsrail'in Gazze'den çekilmesi, birçok yandaşı arasında şok etkisi yarattı. Kısa bir süre sonra da art arda geçirdiği beyin kanamaları yüzünden girdiği komadan çıkamadı, kariyeri sona erdi.

Sabra ve Şatilla katliamları


FKÖ'nün Lübnan'dan İsrail'e karşı yönelttiği saldırılara son vermek amacıyla Başbakan Begin'e haber vermeden İsrail ordusunu Beyrut'a gönderdi. İki ay sonra 14 bin FKÖ'lü ve Suriyeli savaşçı Lübnan'ı terk etme konusunda anlaşmaya vardı.
Geride kalan onbinlerce Filistinli Beyrut'ta İsrail denetiminde oluşturulan Sabra ve Şatilla mülteci kampına yerleştirildi.
Şaron, Amerika'ya verdiği sözü tutmayarak FKÖ savaşçılarının kamplarda saklandığı gerekçesiyle baskın yaptırdı.

İsrailli askerlerin can kaybını önlemek amacıyla Lübnanlı Hristiyan Falanjist milisleri bu kampların üzerine sürdü. Ölen Filistinli sayısına dair rakamlar 800 ila 2000 arasında değişiyordu.
Sabra ve Şatilla katliamları olarak anılan bu olaylar, Filistinlilerin Şaron'a büyük bir nefret beslemesine neden oldu.


1982'de Lübnan'ın işgal edilmesiyle ilgili bir mahkeme, katliamdan dolaylı olarak Şaron'u sorumlu bulunca, 1983'te görevine son verildi.
 Şeria'da büyük tartışma yaratan duvarı inşa etti.
2005 Aralık'ında geçirdiği beyin kanamasının ardından girdiği komadan bir daha çıkamadı ve 11 Ocak'ta Geberdi.


«تَمُوتُونَ كَمَا تَعِيشُونَ، وَتُبْعَثُونَ كَمَا تَمُوتُونَ، وَتُحْشَرُونَ كَمَا تُبْعَثُونَ.» "
“Yaşadığınız gibi öleceksiniz, öldüğünüz gibi diriltileceksiniz, diriltildiğiniz hal üzere de mahşere sevk edileceksiniz


Hakikatin sesi GERCEK TARIH DEPOSU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh