Ana içeriğe atla

Siyasette kirli bir ittifak var AK Parti ile cemaat arasında kavga

Bugüne kadar emniyet müdürünün, valinin, İçişleri Bakanı'nın, Başbakan'ın haberinin olmadığı ilk meseledir bu


"İhanet içindeki çeteleri tek tek ortaya çıkarıp tasfiye edeceğiz" 
Bunlar basit basit siyaset yapıyorlar. 'İftira atayım tutmazsa iz bırakır.' Güneş balçıkla sıvanmaz. Bunlara şunu söyleyin; 'aynaya bakın aynaya' Bunlara bunu söyleyin.
Ergenekon ve Balyoz davalarında da böyle oldu

Emniyet müdüründen, validen, İçişleri Bakanı'ndan ve Başbakan'dan gizlenen operasyonun başladığı ilk dakikalardan itibaren bütün internet medyasına, gazetelere servis yapılmasını ilginç

MİT kime, hangi bilgiyi verdi, hangi servisi yaptı onu bilemem. Eski MİT ile yeni MİT'i birbirine karıştırmayın 


Biz yolsuzluğun hortumunu kopardık. Kişilerin bireysel olarak yaptığı yanlışlar varsa bu ülke hukuk devletidir, yanlız bu slogan hukuk devleti olmasın, gerçekçi hukuk devleti olsun.
Hukukun içiresinde yargı kurumunda yer alanlar bu yetkiyi kullanmak durumundadır. Ama hukukun dışına çıkarak eğer birileri afra tafra yapıyorsa birileri gelip de yürütmeye baskı kurmak istiyorsa kusura bakmasınlar yürütme olarak da bizler onların karşısında dikiliriz."

"Küresel düzeyde yazılan yerel düzeyde oynanan bu oyun, 642 milyar lirasını kaybeden bu Türkiye düşmanı çevrelerin rant operasyonudur"

"Siyasette kirli bir ittfak var. Örgütler arasında kirli ittifak var. Türkiye içindeki bu kirli ittifak, uluslarası efendilerinden aldığı emirle, talimatla hareket ederek yapılıyor. Bunu ilk kez yapmıyorlar. 27 Mayıs'ta bunu yaptılar, siz bozdunuz bu oyunu. 12 Eylül'de bunu yaptılar siz bozdunuz bu oyunu, 28 Şubat'ta bu oyunu yaptılar, siz bozdunuz. 2007'de cumhurbaşkanı seçeceğimz zaman yine böyle bir kirli tuzak kurdular. Onu da siz bozdunuz. 12 Eylül halk oylamasında bu kirli ittifakı yeniden kurdular. Karşımıza geçtiler, siz bu kirli ittifakı da bozdunuz.
Bu kökü dışarda bir tezgah. Devlet içinde oluşmuş çeteler var. Bu tezgahta maşa olarak, taşeron olarak kullanıldılar. Küresel güçlerin taşeronluğunu üstlenen yerli işbirlikçiler, yerli piyonlar bu komploda alet olarak kullanıldılar. Bu oyunu bozuyoruz. Gezi'de bu oyunu nasıl bozduysak, burada da bu oyunu bozacağız, bunu bilin." 

Tabi şimdi çıkıp bu tozlu dumanlı havada konuşmuyor arkadaşlar. Bir sonuç çıkmadığı için daha önceden peşinen birisi suçludur, peşinen masumdur bilemeyiz. 





"Devlet yetkisini kullanan ama devletin hiyerarşik çarkı içerisinde hareket etmeyen, kendine göre durumdan vazife çıkaran ve hukuk dışına çıkarak, eylemler tesis eden kimselere demiyor muyduk? Mesela olağanüstü hal devam ettiği sürece Doğu'da, Güneydoğu'da bunca faili meçhul cinayetin işlenmesinde, köylerin yakılmasında, insanların mağdur edilmesinde, gözaltılarda kaybolmalarda kimin şeyi var. Bakanlar, milletvekilleri, dönemin yöneticileri mi bunları yaptılar. Hayır, devletin içerisinde yer alan, devlet gücünü kullanan, durumdan vazife çıkaran bir grup insan bunu yaptı.

Şimdi bu araştırmalar sonucunda eğer gerçekten böyle bir grup, bir yapı varsa bu yapının üzerine gidilmesi lazım. Burada birileri 'ya bunlar cemaattir...' Şimdi arkadaşlar yargısız infazı başkasına uygulamadığımız gibi cemaate de uygulamamamız lazım. Cemaat eğer çıkıp 'biz bu işin içinde değiliz, bu bizim irademizle olmuş bir şey değil, bu bizim kurumsal yapımızdan kaynaklanmış bir şey değil' diyorsa ona da yargısız infaz yapmayacaksın. Araştırmalar yapılacak ve kim tarafından nasıl bunlar organize edildi ortaya çıkarılacak, ondan sonra nihai hükmü vereceksiniz. Ama eğer birileri cemaatin adını kullanıyorsa, cemaate dayandığını söylüyorsa onları deşifre etmek ve onlara sahip çıkmamakta cemaatin görevidir öyle değil mi? Yani evvela bir cemaatin adını lekeleyen, cemaatin adını illegal işlere bulaştıran, bulaştırmaya çalışan kimselere cemaatin itibar etmemesi gerekiyor. Cemaatin de onları deşifre etmesi gerekiyor. Doğru olan bu değil mi?"



Bu manada süreci dikkatle takip ettiğimizi ifade ediyor hukukun üstünlüğüne ve Masumiyet karinesine özellikle bunu uygulamakla yükümlü olanların daha bir özen göstermesi gerektiğini düşünüyorum.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh