Ana içeriğe atla

Beklenmedik 10 sonuç
Arap Baharı olarak bilinen halk ayaklanmaları

Orta Doğu'da çalkantı sürüyor.

Ayaklanmalarının üzerinden üç yıl geçti 


1. Monarşiler fırtınayı atlattı

Orta Doğu'daki kraliyet aileleleri için Arap Baharı korktukları gibi olmadı.
Ürdün, Fas ve Körfez ülkeleri için durum böyle. Güçlü güvenlik yapılanmalarıyla desteklenen, Sovyet tarzı tek parti yönetimleri çöktü ya da sarsıldı.
Ancak bunu tek nedenle açıklamak mümkün değil kuşkusuz. Bahreyn yönetimi, protestoculara karşı sert yöntemlere başvurmaktan çekinmeyeceğini gösterdi, diğerleri daha ince hesaplar yaptı.
Katar ayaklanmanın ilk aylarında kamu sektöründe çalışanların maaşlarını artırdı.
Körfez'deki krallıklarda güçlü bir sınır dışı etme geleneği var. En az para kazanılan işleri göçmenler yapıyor.
Çalışma koşulları ya da siyasi haklarından şikayet edenler ülkelerine gönderilebiliyor.









2. Artık kararları ABD vermiyor


ABD, Arap Baharı'nı iyi geçirmedi. Obama yönetimi Arap Baharı'nın başlangıcında Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan gibi güçlü müttefiklerinin olduğu durgun bir Orta Doğu öngörmüştü.
Mısır'da Muhammed Mursi'nin seçilmesi ve ordu tarafından devrilmesiyle sonuçlanan sürece ayak uyduramadı.
ABD seçimleri seviyor, ama Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in kazandığı seçimlerin sonucunu sevmedi.
Askeri darbelerden (en azından 21'nci yüzyılda) hoşlanmıyor ama muhtemelen İsrail'le barışı sürdürmek isteyen asker destekli rejimlerden rahatsız değil.
ABD hâlâ süper güç fakat artık Orta Doğu'da olacakları dikte etmiyor. Washington bu başarısızlıkta yalnız değil.
Türkiye de Mısır'da kazanan tarafı seçemedi ve Suriye'deki isyancılarla sorunlu bir ilişkisi var.

3. Sünniler, Şiilere karşı


Suriye'de silahsız protestocuların, baskıcı bir yönetime karşı başlattıkları silahsız direnişin mehzep ayrılığı temelli bir iç savaşa dönüşme hızı herkesi sarstı.
Bölgede birçok ülkede Şiiler ile Sünniler arasındaki gerilim artıyor. Şii İran ve Sünni Suudi Arabistan, Suriye'de fiilen dolaylı bir savaşın içinde.
Irak'ta da Şiiler ile Sünniler arasındaki gerilim tırmandı. Şii-Sünni gerilimi, Arap Baharı'nın en önemli miraslarından biri olabilir.

4. İran kazandı


Hiç kimse Arap Baharı'ndan İran'ın kazançlı çıkacağını düşünmemişti. Arap Baharı'nın başında İran, dışlanmış bir ülkeydi. Nükleer programı nedeniyle uygulanan ekonomik yaptırımlar Tahran'ın belini bükmüştü.
Şimdi Suriye'de İran'ın onayı olmayan bir anlaşmayı hayal etmek bile mümkün değil.
Yeni İran yönetimi ayrıca nükleer programı konusunda güçlü ülkelerle müzakere yürütüyor.

5. Kaybeden kazananlar


Aslında kimin kazandığını, kimin kaybettiğini belirlemek zor.
Mısır'da Mübarek'in devrilmesinden sonra seçim kazanan Müslüman Kardeşler kazanan taraf olarak görünüyordu, ama şimdi öyle değil.
Ordu tarafından devrilen hareketin liderleri uzun hapis cezalarıyla karşı karşıya.
Bu durum, küçük ama siyasi hırsı olan Katar için kötü bir gelişme oldu.
Katar Mısır'daki iktidar kavgasında Müslüman Kardeşler'i desteklemişti. Bu ülke Arap Baharı'nın ilk aşamasında Libyalı isyancıları da desteklemiş ve nüfuzunu artırma stratejisinde başarılı olduğu izlenimini uyandırmıştı.
Artık bu geçerli değil.

6.Kürtler kazançlı çıktı

Irak Kürdistanı ise kazananlardan biri olarak görünüyor.
Hatta devlet kurma hayallerini gerçekleştirme yolunda bile olabilirler.
Ülkenin petrol zengini kuzey bölgesinde yaşayan Kürtler güçlü komşusu Türkiye'yle bağımsız ekonomik ilişkiler kuruyor.
Bayrağı, ulusal marşı ve silahlı kuvvetleri de var. Artık üniter devlet işlevi gösteremeyen Irak'ın yavaş dağılma sürecinden Kürtler kazançlı çıkan taraf olabilir.
Gelecek sorunsuz olmayacak ama Erbil gibi Kürt kentlerinde insanlar geleceklerinin daha parlak ve daha özgür olacağını düşünüyor.

7. Kadın kurbanlar

Mısır'daki ayaklanma bireysel özgürlükleri ve siyasi hakları için mücadele eden cesur kadınlar öne çıkmıştı. Thomson Reuters'ın araştırmasına göre Mısır şimdi, kadınlar için Arap dünyasında Suudi Arabistan'dan sonraki en kötü yer.

8. Sosyal medyanın gücü abartıldı mı?

Protesto hareketlerinin başında, Batı medyasında -belki kendileri de bunları sevdiklerinden- Twitter ve Facebook'un oynadığı rol büyük heyecan yarattı.
Ayaklanmanın başlangıcında sosyal medya önemli rol oynadı.
Ama bunların kullanımı iyi eğitim görmüş, varlıklı liberal seçkinlerle sınırlıydı.
Mısır'da laik liberaller seçimde varlık gösteremedi.
Birçok kişinin okuma yazma bilmediği ve internete erişimi olmadığı ülkelerde uydu televizyonları daha önemli kaynak olmaya devam ediyor.

9. Dubai emlak fiyatları

Orta Doğu'da yaşananların etkisi, bölgenin sınırlarını aşmış durumda.
Dubai'deki emlak fiyatlarının yükselişe geçmesi Mısır, Libya, Suriye ve Tunus gibi istikrarsız ülkelerde yaşayan varlıklı bireylerin paralarını ve bazı durumlarda ailelerini korumak için buraya gelmesine bağlanıyor.
Orta Doğu'da yaşananlar Paris ve Londra'daki ev fiyatlarını da yükseltti.

10. Orta Doğu haritası

Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere ve Fransa tarafından çizilen Orta Doğu haritası bozuluyor gibi görünüyor.

Mesela beş yıl sonra Suriye ve Irak'ın şimdiki halde kalıp kalmayacağını bilmek güç.


Orta Doğu muhabiri Kevin Connolly'ye göre Arap Baharı'nın beklenmedik 10 sonucu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh