Ana içeriğe atla

Timurtaş Hoca, 3 ay sonra evinin kapısına atılmış.

Darbe günü gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan Timurtaş Hoca, 3 ay sonra evinin kapısına atılmış. 

Eşi ve çocukları tanıyamamış.

12 Eylül darbesinin yüz binlerce mağdurundan biri de vaaz kasetleri milyonlarca eve ulaşan Timurtaş Uçar Hocaefendiydi. Vefatına kadar 55 ayrı davadan yargılanan ve hepsinden beraat eden Timurtaş Uçar, 12 Eylül darbesini yapanların da hedefindeydi. Vaazları nedeniyle darbenin hemen ardından gözaltına alınan ve kendisinden aylarca haber alınamayan Uçar'ın eşi Mevlüde Uçar "Bir sabah ezanının hemen ardından kapımızı kırarak gelip aldılar,
aylar sonra kapımızın önüne bıraktıklarında çocuklarım bile kendisini tanımadı. Seslenmese ben bile tanıyamayacaktım" şeklinde konuştu.

KAPIYI KIRARAK EVİMİZE GİRDİLER

Star Gazetesi'nden Bünyamin Demirkan'a konuşan ve o günleri anlatırken göz yaşlarına hakim olamayan Mevlüde Uçar, zil çalındıktan sonra kapıyı açmaya fırsat vermeden kapılarının kırıldığını kaydetti. Evde bulunan yüzlerce kitabın delil sayılarak çuvallara konulduğunu aktaran Uçar, sedirlerin, kanepelerin bile kırıldığını ifade etti. Polislerin eşini Gayrettepe'de bulunan Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüklerini söylediğini ancak kendisinden aylarca haber alamadıklarını anlatan Mevlüde Uçar, "O günden sonra kapımızın önünde sivil polisler beklediği için kimse evimize gelemedi. Çocuklarıma aylarca çorba ve çaydan başka bir şey yediremedim" dedi.

GÖMLEK BABA KOKUYOR



Eşinin Selimiye Kışlası'nda tutulduğunu duyduktan sonra buraya gittiğini anlatan Mevlüde Uçar, "Uzun süre uğraştıktan sonra eşimin burada olduğunu öğrendim. Eşimi göremedim ama bana gömleğini gönderdi. Eve döndükten sonra gömleği incelediğimde tüm düğmelerinin koptuğunu, sırt kısmında yırtıkların olduğunu gördüm. Evde babalarını soran çocuklarıma gömleği verdim. Çocuklarım kokladılar öptüler. 'Gömlek babam kokuyor' diyerek gece ona sarılarak yatmalarını unutamıyorum" diye konuştu.

DÖNDÜĞÜNDE ÇOCUKLARI TANIYAMADI

Neyle suçlandığını tam olarak bilmeden aylarca işkence gören Timurtaş Uçar, bir gece yarısı evinin kapısının önüne bırakılmış. Mevlüde Hanım, aylar sonra eşini gördüğü günü anlatırken gözyaşlarını tutamıyor: "Hoca 86 kilo ile gitti 63 kilo ile geldi. Seslenmese tanımayacaktım. Çocuklar zaten tanımadı. 'Bu amca kim' dediler. Daha önce onu hiç görmediğimiz gibi gördük; sakalsız, bıyıksız... 'Hadi Allah'ın, cemaatin, etrafında dönen gençler gelsin de seni kurtarsın' diyerek sakallarını tek tek yolmuşlar."

SOLCULAR, ABDEST SUYU HAZIRLAMIŞ

Timurtaş Hoca'nın serbest kaldıktan sonra yaşadıklarını anlattığını belirten Mevlüde Uçar, eşinin solcular ile aynı koğuşa konduğunu söyledi. Mevlüde Uçar, "Eşim 38 solcunun yanına konulmuş. İlk iki gün solcular eşime takılmışlar. 'Senin ne işin var burada hoca' demişler. Cezaevinde plastik kapların içinde yoğurt ve ekmek veriyorlarmış. Su ise günde iki kere veriliyormuş. Eşim bir gün solcuların bu yoğurt kaplarını yıkayarak içine su doldurduklarını görmüş. Sular ile ne yapacaklarını sorduğunda ise, 'Bu sana lazım. Abdest alman için' demişler" diye konuştu.

BU GÜNLERİ GÖRMESİNİ ÇOK İSTERDİM

Selimiye Kışlası'nda gördüğü işkence sırasında vücuduna elektrik verilen Timurtaş Uçar, bu nedenle sağ elinin iki, sol elinin iki ve ayaklarının birer parmağını kalan hayatında kullanamamış. Mevlüde Uçar, eşinin bu durumu uzun süre çocuklarından sakladığını anlattı. Timurtaş Uçar Hocaefendi'nin Başbakan Erdoğan'a belediye başkanı olmadan önce ve olduktan sonra "Şehri Tayyibenin Tayyib'ine" şeklinde başlayan dualar ettiğini söyleyen Mevlüde Hanım, "Hayatı boyunca Asım'ın nesline benzer neslin geleceğini söyledi. Bu neslin yetiştirilmesi için uğraştı. Türkiye'nin Müslümanlara liderlik edeceğini söyledi durdu. Türkiye'nin geldiği bu günleri görmesini çok isterdim. Ömrünün bu günleri görmesini çok isterdim" dedi.




Timurtaş Hoca, 3 ay sonra evinin kapısına atılmış.


www.tarihimiz.info  




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh