Ana içeriğe atla

Kötü Din Adamının Özelliği

Bunlar, kendilerini doğru yolda sanır. Yaptıklarını beğenirler.


Allahü teâlâ, herşeyin hükmünü Kur’ân-ı kerîmde bildirdi. Fakat açık değildir. Onun yüce peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm da, bunların hepsini açıkladı. Ehl-i sünnet âlimleri de, bunları, Eshâb-ı kirâmdan öğrenip kitâblarına yazdılar. 

Şimdi bu kitâbları dünyanın her yerinde mevcûddur. Dünyanın her yerinde, kıyâmete kadar ortaya çıkacak olan her yeni şeyin nasıl kullanılacağı, bu kitâbların bir bilgisine benzetilebilir. Bunun mümkin olması, Kur’ân-ı kerîmin mu’cizesi ve islâm âlimlerinin bir kerâmetidir. Yalnız mühim olan şey, karşılaşılan işin nasıl yapılacağını, Ehl-i sünnet olan hakîkî bir Müslümandan sorup öğrenmek lâzımdır. Mezhebsiz din adamına sorulursa, fıkh kitâblarına uymayan cevâb vererek, insanı yanlış yola sürükler. 

Arabî bilen bir kimse, bu yolu bırakıp, doğrudan Kur’ân-ı kerîmden ma’nâ çıkarmağa kalkışırsa, doğru yoldan kayar. Dîninin, îmânının sarsıldığını, belki de, küfre bulaşdığını anlamaz da, kendini doğru Müslüman sanır ve doğru Müslümanlara leke sürmeğe çabalar. 


Arabî dilini iyi bilmekle, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsı anlaşılabilseydi, Beyrutdaki arab hıristiyanların, Kur’ân-ı kerîmi herkesden dahâ iyi anlamaları îcâb ederdi. Hâlbuki bunlar, Kur’ân-ı kerîmden hiçbirşey anlıyamamış, îmân şerefine bile kavuşamamışlardır. 

Bir din adamı, hangi asrıda bulunursa bulunsun, Peygamberin ve Eshâbının bildirdiklerine uymazsa, sözleri, işleri ve i’tikâdı bunların bildirdiklerine uygun olmazsa ve nefsine, düşüncelerine uyarak islâmiyyetin dışına taşarsa ve aklına uyarak islâmiyyetin inceliklerine karşı gelir, anlıyamadığı bilgilerde dört mezhebin dışına taşarsa, bu kimsenin kötü din adamı olduğu anlaşılır. 

Allahü teâlâ bunun kalbini mühürlemişdir. Gözleri hak yolu göremez. Kulakları doğru sözü işitemez. Buna, kıyâmetde büyük azâb vardır. Allahü teâlâ, bunu sevmez. Bunun gibi olanlar, Peygamberlerin düşmanıdırlar. Bunlar, kendilerini doğru yolda sanır. Yapdıklarını beğenirler. Hâlbuki, bunlar şeytânın yolundadırlar. 

Bunlardan aklını toparlayıp doğruya dönebilen çok azdır. Bunların her sözü tatlı olur. Yaldızlı olur. aydalı görünür. Hâlbuki, düşündükleri, beğendikleri şeyler hep kötüdür. Ahmakları aldatarak kötü yola, felâkete sürüklerler. Sözleri, kar yığınları gibi parlak, lekesiz görünür. Fakat, hakîkat güneşi karşısında eriyip giderler. 


http://gercektarihdeposu.blogspot.com
Allahü teâlâ, herşeyin hükmünü Kur’ân-ı kerîmde bildirdi. Fakat açık değildir.
 
http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh