Zilhice Ayı'nın ilk On Gününün Fazileti
Fecr süresinin 2.
ayeti kerimesinde Rabbimiz:
“On geceye
yemin olsun” buyurarak, bu gecelere yemin etmiş ve kıymetine işaret
etmiştir.
Buradaki on geceden murat, Zilhicce ayının
ilk on gecesi yani Kurban Bayramı’ndan önceki on gecedir. Mevla Teala’nın “on
gün” değil de “on gece” buyurması ise, günlerinin dokuz olmasındandır, zira
onuncu gün bayram günüdür.
Geceler ise
önce geldiğinden on gece tamam oluyor. Nitekim Araplar geceyi zikrederler,
günün tamamını yani gündüzü ile beraber kastederler. İşte bu on günler
içerisinde de en faziletli olanlar, “Terviye, Arefe ve Nahr (Kurban Bayramı)
günüdür.
Halk arasında “on günler” diye bilinen bu günler, Huccac-ı Kiram’ın
mukaddes beldelerde hac göreviyle meşgul oldukları çok kıymetli
günlerdir. Öyle ki, bu on günlerde yapılan ibadet kadar hiçbir günde
yapılan ibadet Allah’a daha sevimli gelmez.
Nitekim bir Hadisi Şerifte
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor: "Allah-u Tela’nın indinde
Zilhiccenin ilk on gününden daha makbul ve amellerin Allâh-u Te'âlâ'ya daha sevimli olduğu başka
bir gün yoktur. Bunun üzerine Ashab-ı kiram: "Ya
Resülellah! Bunun benzeri bir gün Allah yolunda cihadda da yok
mudur?" diye
sorduklarında, buyurdular ki: "Onda da yoktur. Ancak bir kimse ki, malıyla
ve canıyla Allah yolunda cihada çıkıp da (şehid olup) hiçbir şeyle
dönmeyen kimse müstesna." Selef-i Salihin üç tane “on gün”e
tazim eder ve saygı gösterirlerdi.
Bunlar; Zilhicce Ayının ilk on
günü, Muharrem ayının ilk on günü ve Ramazan ayının son on
günüdür. Fakat birçok hadisi şeriften anlaşıldığı üzere, içinde “Terviye,
Arefe ve Kurban Bayramı” günlerinin bulunduğu Zülhicce ayının ilk on günü,
diğer iki on günden daha kıymetlidir. On günlerin faziletiyle alakalı
olarak İbni Ömer (Radıyallahü anhüma)’dan rivayet edilen bir Hadisi Şerifte
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: “Allah
katında şu on günden daha büyük ve kendisinde yapılan ibadet daha sevimli olan
hiçbir gün yoktur.
O günlerde tehlil, tesbih, tekbir ve tahmidi
çoğaltın.” Said b. Cübeyr (Radıyallâhu Anh): “Bu on gecelerde lambalarınızı
söndürmeyin.” buyurmuştur yani uyanık olun, ibadetle geçirin demek istemiştir.
Kendisi de bu günler girdiğinde öylesine ibadet ederdi ki, tahammül sınırlarını
zorlar adeta dayanamayacak hâle gelirdi. Ayrıca bu on gecelerde hizmetçisine
dahi uyanık kalmasını emreder, bu gecelerde ibadet yapması gerektiğini ona
hoşça anlatır ve tavsiye ederdi.
Ebu Derda (Radıyallahü anh) der ki:
“Zülhiccenin ilk günlerinde çok dua ediniz. Çok istiğfar ediniz. Çokça
sadaka veriniz. Çünkü Ben
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ‘Zülhiccenin ilk günün sevabından
mahrum kalanlara yazıklar olsun’ dediğini işittim. Özellikle Zülhiccenin
dokuzuncu (yani arefe) günü oruç tutmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü bu günün
orucunda hiç kimsenin sayamayacağı kadar çok hayır vardır.
Bu
günlerde oruç tutmak konusunda Ebu Derda (Radıyallahü anh) şöyle demiştir:
“Zülhiccenin ilk on günü oruç tutmaya, çok dua etmeye, istiğfar ve sadakaya
devam edin. Çünkü Resülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittim şöyle
diyordu: “Bu günler Beytullahı, Mescidi Haramı ve kıymetli beldeleri ziyaret
günleridir.” Hafsa anamızın şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Dört
şey vardır ki Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları terk etmedi.
Bunlar; Fecirden evvel iki rekat namaz. Her aydan üç gün oruç, Aşure günü orucu
ve Zilhiccenin ilk on günü orucu” Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet
edilen bir hadîs-i şerîfte Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: “Bu on günlerdeki herbir günün orucu bir yıllık oruca
(sevapca) denktir.
Ondaki herbir gecenin kıyamı (ibadetle ihya edilmesi) Kadir
gecesinin kıyamına (ihyasına) denktir. Tabi bu on günlerde oruç
tutmak, hacda olmayanlara müstehabtır yoksa hacılara değildir. Bilakis hac
vecibelerini ve rükunlarını eda etmekten aciz kalma tehlikesi olduğundan
hucca-ı kiramın oruç tutmasında mekruhiyet bile söz konusudur. Bir adam
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)e: “Ya Resulellah! Arefe günü
orucu hakkında ne buyurursunuz?” diye sordu. Efendimiz (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: “Arefe günü tutulan orucun, geçmiş ve
gelecek yılın günahlarına keffaret olacağını Allah’ın rahmetinden ümid
ediyorum."İmamı Nevevi (Rahimehullah) keffareti ümid edilen günahların,
günahı seğairden olduğunu belirtmiştir.
Gelecek senenin günahına kefaret olması
ise, Mevla Teala’nın kişiyi günahlardan koruyacak olmasıdır. Ya da şayet bir
günah işlerse, geçmiş senenin kefareti kadar kendisine sevap ve rahmet ihsan
edilir demektir. Zilhicce ayının ilk on gününde Yüce Allah’tan
Peygamberlerine nice ikramlar ihsan edilmiştir. Bu manada gelen pek çok
rivayetler vardır. Rivayet
edilir ki: Mevla Teala Adem (Aleyhisselam)’ın tövbesini bu on günler
içindeki Arefe Gününde yani hacıların Arafatta vakfede olduğu gün kabul buyurmuştur.
…
Adem (Aleyhisselam) ile Havva anamız cennetten yeryüzüne indirildiğinde,
Adem babamız Hindistan’ın Serendip adalarına, Havva anamız ise Cidde’ye
indirilmiştir. Onların
yeryüzünde ilk buluşması yine Arefe günü olmuştur. Buluştukları güne Arefe,
karşılaştıkları yere ise Arafat denilmiştir. Yine bu on günlerde İbrahim
(Aleyhisselam) Halil (Mevla Teala’nın dostu) olmuştur. Nitekim: “Allah (Celle celalühü) İbrahim’i
Halil edindi.” (4/125) buyurulmuş, Nemrud’un ateşi onu yakmamış, kurban ettiği
oğlu İsmail (Aleyhisselam) bir koç fidye karşılığında bu günlerde kesilmekten
kurtulmuştur.
Kabeyi Muazzama’yı İbrahim ve İsmail (Aleyhimesselam) bu on
günlerde yapmaya başlamıştır. Fetih
süresindeki: “Andolsun ki o ağacın altında Seninle biat ettiklerinde Allah müminlerden razı olmuştur...” ayeti
kerimesinde geçen biat, “Rıdvan Biatı”dır ki, bu dahi Zülhiccenin on günleri
içinde vaki olmuştur. Musa (Aleyhisselam)a on günlük bir ihsan
yapılmıştır. Mevla Teala bu ihsanı bize şu ayeti kerimeyle haber veriyor: “Musa
ile otuz gece sözleştik ve buna on (gün) daha kattık. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit
kırk geceye tamamlandı." (Araf 142.) Müfessirler, bu ayeti
kerimede geçen “on gün” ifadesi için “Zülhice ayının ilk on günüdür.”
demişlerdir.
Şöyle ki:
“Allah-u Teala Musa (Aleyhisselam)’a münacaat sözü vermişti. Bunun üzerine Musa
(Aleyhisselam) otuz gün oruç tuttu. Oruç tuttuğundan dolayı ağzının kokusu
değişti. O kokuyu izale etmek için bir misvak edindi, ağzını misvakladı ve bu
kokuyu giderdi. Bunun üzerine Mevla Teala: “Ey Musa! Bilmez misin
ki, Benim katımda oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir?”
buyurdu. Bu koku tekrar hasıl olsun diye on gün daha oruç tutmasını emretti.
Tefsir alimleri: “Musa (Aleyhisselam) otuz günlük orucunu Zülkade ayında tuttu.
Buna Zülhicce ayının ilk on günü eklendi.” demişlerdir. Yine
rivayet edilir ki; “Mevla Teala, Musa (Aleyhisselam) ile bu on günlerde
tekellüm buyurdu, Kendine yakın kıldı ve bu on günlerde “on emri” Ona
bildirdi” Denilmiştir ki; Bir kimse bu on günleri ibadet ve taatle
değerlendirirse Mevla Tela o kişiye on ikramda bulunur. Şöyle
ki: Ömrü uğurlu ve
bereketli olur. Malında bereket olur, kat kat
arar.- Allah-u Tela onun çoluk çocuğunu
korur.Günahlarına keffaret olur. Yaptığı iyiliklere kat kat sevap
alır. Ölüm halini kolay eder Kabrindeki karanlık günlerine aydınlık
verir. Mizanda iyilik tarafını ağır bastırır.Ahirette düşük
hallerden rezil ve zelil olmaktan kurtarır. Cennetteki derecelerini
yükseltir. Mevla Teala Hazretleri bu on günleri en
güzel şekilde değerlendirip, Kurban Bayramına ulaşabilmeyi cümlemize nasip
eylesin. Şimdiden Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Fi
Emanillah!
Mustafa
ÖZŞİMŞEKLER
Mustafa ÖZŞİMŞEKLER Hocahttp://gercektarihdeposu.blogspot.com |
Yorumlar