Ana içeriğe atla

Ey Müslümanlar! Verilen bir iman küfür savaşıdır.

İslam ülkelerinde Batılılaşma hareketleri sonucunda bir nesil ortaya çıktı. 

Bu nesil İslam Dini'nin hukuk 
kısmını reddediyor, inkar ederek, çirkin görerek atıyor. 
Bunun yerine insan elinden çıkma kanunları kabul ediyorlar. Bunun adına da “laiklik”veya yanlış da olsa “sekülerleşme”diyorlar. 
Şimdi bu kesim batıl rejimlerin 
ve pozitivist, tanrı tanımaz, din dışı eğitimin sayesinde azımsanmayacak kadar bir sayıya ulaştılar. İnanmayan araştırsın, biz burada yıllardır yazıyoruz; 
İslam bölünme,parçalanma kabul etmez. Kur’anın bir
kısmını alıp bir kısmini almama yetkisi yoktur insanda. 
Ya dinin tamamını alır,kabul ve tasdik eder, “Müslüman” olur. Ya da bir kısmını almaz, beğenmez,reddeder, o zaman da “kafir” olur.
İnanmayan açsın ilmihal kitaplarını,okusun. Veya güvendikleri bir alime sorsun.
 


Şimdi İslam dini dört bölümden meydana gelir: 
1- İman 2- İbadet 3-Hukuk, yani şeriat, 4- Ahlak. 
Şimdi bir kişi bunların tamamına iman eder, tasdik ederse, Müslümandır. 
Bir veya birkaç bölümüne iman eder,diğerlerini reddederse, mesela İslam’ın hukuk, fıkıh, muamelat, helal haram da
denilen “Şeriat”ını tasdik edip kabullenmezse,yani reddederse, kesinlikle dinden çıkar, mürted, yani kafir olur.

Şimdi Batıdan tercüme edilen ve ya yetkililerin yaptığı din dışı hukuku İslam kabul etmez. Bir Müslümanın da kabul etmemesi gerekir. 
Ama şartlar onu zorlarsa, zorlama bitinceye kadar 
pasif direniş, sivil itaatsizlik yapabilir. Ama dahilde isyan çıkarmaz, kan dökmez.. 
Burdan şuraya gelmek istiyorum; Batılıların müdahalesi ile oluşan 
hükümetlerin politikalarıyla İslam dünyasında sayıları gittikçe artan bir
laik, seküler, liberal kesim vardır.
Bunlar dinden çıktıklarını, kafir olduklarını bilmezler. Hatta kendilerine“kafir” desen belki üzülür, karşı çıkarlar. Ama Müslümanlarla ve din ile 
alay etmekten, onların dini yaşama talepleriyle dalga geçmek ve en tabii haklarını engellemekten de vaz geçmezler. 
İçki içmeyi,zina etmeyi, namahremlerin dans etmesini, tesettürsüzlüğü çirkin görmezler.
Görenleri de aşağılarlar. Bütün bunlara rağmen, hala kendilerini “Müslüman”sayarlar.
Şimdi Batı dünyası bunların 
arkalarındadır. Batılı devlet ve başta ordu olmak üzere devlet kurumları bunların yanındadır. 
Batı, gerçek Müslümanların iş başına gelmesini istemez. O zaman onlar cidden kendilerine rakip olacak ve sömürülerine karşı çıkacaktır. 
İşte bu yüzden Mısır’da darbeyi 
desteklerler. Suriye’de muhalefeti desteklemez, Esed’e dolaylı dolaysız destek verirler. Neden mi? 
Çünkü o zaman İhvan-ıMüslimin
iktidar olur. Laiklik ve Batılılaşma politikaları biter. 
Ey Müslümanlar! Verilen bir iman küfür savaşıdır. Küfrün taraftarlarının kafaları nettir. 
Ama görüyoruz ki Müslümanların kafaları net değil, çok karışıktır. Bunun altında yatan ise cehalettir. 
Öyleyse en önemli ödev, cehaleti ilim ve imanla gidermek ve gerçek bir Müslüman olarak netlik kazanmaktır.
Sonra da o kimliğin gereğini ihlasla yapmaktır. 
Bunu yapamadığımız sürece 
vay bizim başımıza gelenler! 
CEMAL NAR HOCA


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh