Ana içeriğe atla

Taksim Derebeyliği

Taksim Derebeyliği’ni kim kurdu?

Gezi Parkı’nda ağaçları korumak için eylem yaptıklarını ileri sürenler yavaş yavaş ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başladılar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüştükten sonra taleplerini açıkladılar.
Bu eylemleri yapan arkadaşlar bakın şunları istiyorlarmış. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi yıkılmasın, Kanal İstanbul, 3. Köprü, 3. Havaalanı yapılmasın, Hidroelektrik santralleri olmasın, İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri görevden alınsın. Ülkenin dört bir yanında provokasyon yaptığı için gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılsın ve haklarında hiçbir soruşturma açılmasın.
Taksim ve Kızılay başta olmaK üzere Türkiye’deki tüm meydanlar ve kamusal alanlarda isteyen istediği zaman toplantı, gösteri ve eylem yapsın. Türkiye’nin dış politikası böyle olmasın eskisi gibi olsun.
Alevi yurttaşlarımızın hassasiyetleri dikkate alınsın.
Hayırdır hanımlar-beyler; yeni bir Taksim Derebeyliği mi kurdunuz? Siz kim oluyorsunuz? Gezi Parkı’nı korumak son derece makul ve insani bir refleks. Buna bir şey denilemez. Ama siz kim oluyorsunuz da meşru bir seçimle göreve gelmiş hükümetin bütün politikalarına kendinize göre ayar vermeye çalışıyorsunuz? Sizi kim seçti? Kimi temsil ediyorsunuz. Hangi demokratik yollarla böyle bir temsil hakkına sahip oldunuz? Darbe dönemi Milli Güvenlik Konseyi bildirisi gibi bildiri ile dayatmalarda bulunuyorsunuz. Bu hakkı nereden aldınız? Size bu talimatları hangi ağa babalarınız verdi?
Hadi 27 Mayıs darbesinde yoktunuz, 1980 darbesini hatırlamıyorsunuz, 28 Şubat darbesi hoşunuza gitmişti. Ülkedeki büyük çoğunluğun hayatını zindana çevirse de sizin gibi tuzu kuruların hayat tarzına dokunmadığı için destek vermiştiniz.
Peki. 2003’te, 2004’te meşru hükümete karşı yapılmış darbe planları şimdilerde sizi savunan gazetede çarşaf çarşaf yayınlandığında siz ve sizi kullananlar neredeydiler? Darbecilerin yanında mı demokrasinin yanında mı durdular? 2006’da, “Türkiye’de yüzde 50 darbe” haberi çıktığında siz neredeydiniz? 27 Nisan 2007’de Genelkurmay, hükümete muhtıra verip halk iradesini hiçe saydığında siz neredeydiniz? Bu ülkenin seçmeninin yüzde 47 oyunu almış iktidar partisine 2008’de kapatma davası açıldığında siz neredeydiniz?
Çevre, demokrasi, insan hakları bugün mü geldi aklınıza? Aklınıza kim getiriverdi? Madem ki Taksim Derebeyliği’ni kurdunuz lütfedip başka neler yapmamız gerektiğini de sıralayıverin. Yoksa o konuda henüz elinize bir metin verilmedi mi? Hükümet köprü de yapmayacakmış, havaalanı da yapmayacakmış, Hidroelektrik santrali de yapmayacakmış, dış politikasını da değiştirmeliymiş.
Yok yahu! Başka bir arzunuz!
Hadi utanmanıza gerek yok. Açıkça söyleyin. “Eski düzen devam etsin. Darbeci statükomuza dokunmayın. PKK terörünü bitirmeyin. Anayasayı değiştirmeyin. Türkiye dışa bağımlı olmaya devam etsin. Ülke büyümesin” deyiverin de kurtulun. O kadar ıkınmayın.
Bak dostum. Senin o üstü kapalı savunduğun düzen bugün eğer yürürlükte olsaydı ve sen bugün yaptığın eylemi sürdürme kararlılığında olsaydın:
Madde 1: O düzen oraya su sıkan ve gaz püskürten araçlarla değil alev saçan tanklar, ölüm kusan silahlarla girer, o Taksim’i senin başına yıkardı.
Madde 2: Onlarca ölü ve yüzlerce yaralı olurdu.
Madde 3: Kurtulanların hepsi sorgusuz sualsiz mahpusu boylar, dışarıda “Biz ne yaptık ki diyecek birinizi bile bırakmazdı.
Madde 4: Belli bir süre içinde olduğunuz cezaevlerini jandarma ve polisler basarak içeride hepinizi cayır cayır yakar, sonra da Adli Tıp kendi kendilerini yaktılar diye rapor verir, mahkemeler konuyu kapatırdı.
Madde 5: Bugün sizin propagandanızı yapan medya da o gün, Türk jandarması ve Türk polisinin ne büyük bir kahramanlıkla bu “çapulcuların” isyanını bastırdığını yere göğe sığmayan ifadelerle yayınlardı. Daha devam edeyim mi? İstersen şimdilik yetsin.
Şimdi eğer 10 günden fazla bir süre gayrı meşru şekilde bazı yerleri işgal ediyorsun ve devlet sana hala şefkatle yaklaşıyorsa bugünkü Yeni Türkiye’ye bir teşekkür et. Eğer bu ülke için eylem yapıyorsan bunu anla.
Seni kullananların maksadı başka. Seni kullananların amacı sadece Tayyip Erdoğan’ı yıpratmak veya düşürmek değil. En başka Tayyip Erdoğan’ı 11 yıldan beri ayakta tutan milli iradeyi yok etmek. Büyüyen ve dünyaya kafa tutmaya çalışan Yeni Türkiye’yi durdurmak.
Eğer seni kullananların amacı özgürlük ve demokrasi olsaydı. Bu ülkede yapılan sayısız darbe planlarına destek vermezlerdi. Seni kullananlar özgürlük ve demokrasi isteselerdi diktatörlere karşı çıksalardı, Suriye’de 120 bin insanı katleden Beşşar Esad’ı durdururlardı.
Sen zannediyor musun Taksim’de bir derebeylik ilan edeceksin ve bu halkın kahir iradesini yok sayacaksın, Taksim’den bir Tahrir çıkartacaksın. “Sandık her şey değil” gerekçesiyle azınlığın çoğunluğa hükmetmesini isteyeceksin. Sandıktaki çoğunluğun hükmü olmayacak ama dışarıyla işbirliği içindeki bir avuç işgalcinin taleplerini harfiyyen yerine getirmek özgürlük ve demokrasi olacak. Oh ne ala.
Biz de Washington’da, Tel Aviv’de, Tahran’da, Moskova’da, Paris’te, İngiltere’de böyle bir derebeylik kursak ne hoş olmaz mı? Abilerinize söyleyin. Onlar demokrasi ve özgürlükleri çok çok severler ya.. Bu saydığım yerlerden bize de küçük birer derebeylik verinler. Biz de taleplerimizi sıralayalım. Kardeş kardeş geçinelim gitsin.
Hatta Wall Street’i işgal edenleri de zaten İstanbul’daki polisler öldürdü. Onun hesabını da Tayyip Erdoğan’dan soralım.
Arkadaşlar, cemaziyelevveliniz daha fazla deşifre olmadan bu sevdadan vazgeçin. Sessiz öfke harekete geçerse ortalık hortumun vurduğu eyalete döner.
Bizden uyarması. Bakın bu halk, kendi iradesine de kendi iradesini temsil edenlere de sahip çıkar. Ama deşifre olursanız size kim sahip çıkar? Daha önce kullanılıp şimdi kenara atılanları isterseniz hatırlatalım. Ama gerek yok. Bence, Silivri’deki dostlarınıza sorarsanız onlar size daha iyi anlatırlar.
Hadi hepinize selam ederim.. Babanıza da selam…

Alper Tan






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh