Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bunun adı VATANA İHANETTİR.

 İHANET çemberine girenler Ortada inanılmaz bir CASUSLUK olayı var. Ortada BÜYÜK bir İHANET var. Türk istihbaratı ile TÜRK ORDUSU'nun en üst düzeydeki SUBAYLARI toplantı yapıyor. ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİ ilgilendiren konuları masaya yatırıyor. Ve HAİN bir ŞEBEKE, dinliyo r, kaydediyor, tüm dünyaya servis ediyor. Bunun adı VATANA İHANETTİR.

Seçim sonuçları Sonuç Ne Olursa Olsun

Sonuç Ne Olursa Olsun,   Kazanan Memleketimiz Olsun    Seçim sonuçlarının belli olmasıyla birlikte, dün geceden beri kazandıkları için çok sevinenler, kaybettikleri için büyük hayal kırıklığı yaşayanlar var. Kazanmanın tarifsiz sevinci, kaybetmenin büyük hayal kırıklığı bugün ve daha bir süre devam edecektir.     Kuşkusuz biz de kimi kazananlar için mutluluk; kimi kaybedenler için de üzüntü hissediyor olacağız.     Ama bizde ne bir büyük coşku ve beklenti, ne de büyük bir yılgınlık olacaktır.

Resule uyun Resulullah'ın emirleri değişmeyecek

Hz Muhammet  Peygamber efendimiz SAV Resule uyun emri. Resulullah'ın emirleri değişmeyeceği için, Allahü teâlâ, “Resulüme tâbi olun”  buyuruyor Allahü teâlâ, Hristiyanlığın değişeceğini biliyordu. Bilmeyen ilah olur mu? Hristiyanlık değişince, değişmeyecek olan yeni bir din gönderdi. Eğer İslamiyet de değişecek olsaydı, insanların bozulmuş dinle amel etmesine razı olmaz, yeni bir din gönderirdi. Bunun için İslamiyet’in emirleri arasında dine aykırı bir değişiklik aramak çok yanlış olur. Kur’an-ı kerimin açıklaması olan Resulullah'ın emirlerinde bir değişiklik yoktur.

HZ MUHAMMED (SAV) Peygamber efendimiz bütün peygamberlerden üstündür

  HZ MUHAMMED (SAV) Peygamber efendimiz bütün peygamberlerden üstün olduğu gibi, onun ümmeti de diğer ümmetlerden üstündür.       Bekara suresinin,  (Allah’ın   Resulleri arasında ayrım apmayız)  mealindeki 285. âyet-i kerimesi tefsirlerde,  (Yahudi ve Hıristiyanlar gibi, Peygamberlerden bazısını kabul edip, bazısını inkâr ederek ayrım yapmayız, hepsi de peygamberdir)  demek olduğu bildiriliyor, çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.)  [Bekara 253] (Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.)  [İsra 55] Demek ki Resullerin de, Nebilerin de birbirinden üstün olanları vardır.

Özgürlük istiyoruz!

Nedir bu  ü ç maymun hikayesi Eşcinsellere özgürlük, kızlı-erkekli birlikte yaşamaya özgürlük, alkole özgürlük, kadına özgürlük, kapitalizme özgürlük, anarşistliğe özgürlük, geniş mezhepli olmaya özgürlük..  Ve birçok dar düşünceli özgürlükler! Bizler ülkemizde bu düşüncelerin özgürce yaşanmasını isterken birçok Müslüman ülkelerinde insanlar, sadece ve sadece özgürce sokağa çıkmayı istiyor. Müslümanız deyip Avrupai hayat tarzını istemek ve bunun için huzuru ve rahatı bozmaya çalışmak bencilliktir.   Sadece kendimizi düşünüyor, hayvani istek ve arzularımızın peşinden gidiyoruz. Başkalarının ne halde olduğunu umrumuza bile getirmiyoruz. Onların işkence altında oluşları, evlerinden sürgün edilişleri, aç susuz kalışları, soğuktan donarak ölmeleri Türkiye’nin sorunu değil! Çünkü Türkiye Devleti’nin kendi halkının AHMAKÇA çıkardığı sorunları çözmek için uğraşması gerekiyor! Peki bu bencillik mi? Değil. Çünkü biz; “bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyor ve ü...

KOCA YUSUF “ Terrible Turk ” ( Korkunç Türk )

Amerika’da katıldığı şampiyonada birincilikler alan ve kendisine ''Benimle Evlenirsen Milyarlarım Senin Olur'' diyen Amerikalı kadına  ''Bre Kadın Biz Buraya Damızlık İçin mi Geldik?!'' diyen Türk: KOCA YUSUF KOCA YUSUF Vaktiyle Amerikan basını Koca Yusuf’un gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatlarla Koca Yusuf’u methetmişlerdir. Gazeteler aynı zamanda Koca Yusuf’un meydan okumasına cevap vermeyen Amerika'lı güreşçilerle de alay etmektedir. "Güreş aleminin İskender'i, Napolyon'u geldi" diyen Amerikan basını Koca Yusuf’ tan şöyle bahsetmektedir: "Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz." "Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var. Bu Türk paraya hiç önem vermiyor." "Koca Yusuf geldi. Güreş etmek istiyor ve isteğinde gayet samimi. Parasını da yatırdı. Gelgelelim karşısına çıkacak Amerikalı...

İlk model, ilk tanılan, ilk sevilen kişi

Anne ve annenin görevleri. Her anne iyi bir evladı olsun ister. E n mükem meli , en hayırlısı ve en sayg ılısı.. Bir insan fedakârlık yapıp da başka bir insan için asla canını vermez ama bir anne çocuğu için canını verebilecek tek kişidir.    Evladını en tepeye de taşır, farkında olmadan en aşağıya da indirebilir. Nasıl mı ? Doğru yetiştirmesini bilmeyerek.    Çocuk 5 6 yaşlarına gelene kadar aşırı seviliyor, çoğu yaptıklarına gülünüp geçiliyor. Hatta ve hatta ilk kelimelerini söylemeye başladığında çocuğa “küfür” öğretiliyor ve ilginçtir ki buna da gülünüyor. Çocuk ilk zihni gelişmesinde egosantrizm safhasındadır. Yani dünyada en önemli varlık kendisi, her şey onun emrine ve isteğine hazır olmalı hissindedir. Bu hissi taşıyan çocuk annesi babası diğer insanlar, isteği gibi kendisine davranmazsa ağlamaya başlar ve ağlayarak her istediğini yaptırır. Çocuğumuzun bu hissini bilerek terbiye etmek yerine, bu hissi okşayan davranışlarımızla evladımızı evin efen...

İNSAN GİBİ İLETİŞEMİYORUZ FARKINDA MISINIZ ?

OLSUN “ROBOT”İKLEŞİYORUZ. Teknoloji araçlarının çağımızın en güçlü iletişim kaynakları olduğunu biliyoruz. Bilgisayarlar, televizyonlar, akıllı telefonlar, tabletler... Kolay edinilen bilgiler, kolay ulaşılan insanlar, kolay eğlenilen ortamlar sağladığı da bir gerçek.    Aradığımız herşeyin tek kelimesini herhangi bir arama motoruna  yazdık mı kendiliğinden binlerce arama sonucu çıkıyor. Hemde en çok tıklananlara göre doğru sıralamasıyla. Bir arkadaşın kapısını çalıp aradğımız dersin kitabını veya ansiklopedisini sormak, kütüphaneye gidip aradığımız kitabın konusunu, içeriğini yazacağımız talep fişlerini doldurmak ya da konusuna göre kitaplar arasında dolaşmak, aradığımız bilgiye ulaşamıyorsak öğretmemize rica etmek ya da bir bilene sormak gerekmiyor.     Arama motorları bu işi anında çözüyor. Zaman kaybı da yok. Anında görüntü. Hatta çoğu zaman anneler, çocukları eve geldiklerinde çocuğunun ödevini çoktan bitirmiş oluyorlar. Eee tabi. Çocuklar araştı...

MERHAMET ET

YERDEKİLERE MERHAMET ET Kİ  GÖKTEKİLER DE SANA MERHAMET ETSİN...    Hz. Peygamber’in (S.A.V) hadislerinden... Merhamet, yeryüzündeki bir insanın ya da canlının karşılaştığı kötü bir durum karşısında duyulan üzüntü ve acıma duygusu şeklinde tabir edilmektedir. Bu çok sevdiğiniz bir arkadaşınız, dostunuz, aileden biri, çok sevdiğiniz kediniz köpeğiniz  ya da çiçeğiniz için geçerli olabilir. Merhamet duygunuzu ortaya çıkaran mutlaka insan olmak zorunda değildir. İnsan olmayan ama yeryüzünde yaşayan bir canlı da olabilir. Köşe başında dilenen, üstü başı yırtık pırtık bir dilenciye acıyabilirsiniz ama aynı zamanda bacağı kırık bir köpek de sizin merhametinize ihtiyaç duyabilir.     Çünkü hadiste mutlak bir emir ve bu emiri yerine getirene mükafat bulunmakla birlikte merhametin sadece insanlara gösterilmesini işaret eden bir durumda sözkonusu değildir. “Yerdekiler” diye tabir edilen yeryüzünde olan, yaşayan, nefes alan her canlıdır. Bu bir hayvan ...

EY HAYAT! SANA BİR ÇAY ISMARLAYABİLİR MİYİM?

Ey Hayat... Çek bir sandalye... Geç otur karşıma... Karşılıklı bir sohbet edelim. Hiç görüşmedik, tanışmadık şimdiye değin. Ne sen bana uğradın Ne ben geldim yanına apansız. Soğukta da iyi gelir sıcacık bir çay Ne dersin hayat? Bir çayımı içer misin? Bugün hayatımı daha yakından tanıdım. O konuştu ben dinledim, ben konuştum o dinledi. Önemli birkaç şey söyledi bana hayat, sizinle de paylaşmak isterim. “Benim bir sonum yok sanma kızım elbet bir gün ben biteceğim. Ne zaman olduğunu bilmiyorum ama yavaş yavaş gidiyorum. Ardına bakmanın anlamı yok çünkü geride kalan tarafımı tekrar yaşayamazsın. Öndeki bana dikkat et. Ben senin geleceğinim.

OSMANLI devlet adamı VE son doksan yılın yoneticileri

ABDÜLHAMİD'İN DİRAYETİ   Bu tarihî dönemeçte tarihimizle yüz yüze gelmemiz kaçınılmaz; daha doğrusu tarihimizle ve Sultan II. Abdülhamid'le. Abdülhamid Han'ın Yahudiler ile Siyonistleri nasıl hassas bir ölçüyle ayırt ettiğini ve teb'ası olan Yahudilerin haklarının korunmasına ne denli ihtimam gösterdiğini, öte yandan ülkesinin bir parçasını koparma planları yapan Siyonistlere karşı ne denli şiddetli davrandığını görmek için Yahudi tarihi uzmanı Avram Galante'nin "Abdülhamid ve Siyonizm" adlı makalesinden daha güvenilir bir kaynak bulunamaz. Henüz Türkçeye tercüme edilmemiş olan makalede Abdülhamid'in, çok güvendiği Hahambaşı Moşe Levi'yi alışık olunmadık bir şekilde azarlayıp tehdit ettiği ve ayağına kapandırıp özür dilettiği bizzat Levi'nin torunu Yeşua Eşkenazi'nin verdiği belge ve bilgilere dayanılarak anlatılmıştır. Bu hararetli günlerde Abdülhamid'in zekâ ve dirayetinden günümüze düşecek damlalara ne denli ihtiyacımız olduğunu...

Şeriat mı? İstemiyoruz!! İçki içelim, Zina yapalim, Faiz yiyelim çalalım çırpalım

Şeriat ALLAH'ın cc Dini'dir Şeriat:   Doğru yol, Hak din yolu, Nur, Aydınlık ışık, Kur’ân-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın târif ettiği ve bildirdiği yol.   Müslim:   İslâm dininde bulunan, Mü’min ve mütedeyyin olan. Mütedeyyin:  Dindarlar, Sağlam Müslümanlar, Dine muhalefetten sakınanlar. İllaki herkes bu kelimelerin anlamlarını biliyordur ama yinede hatırlatmak istedik… Şeriatdan korkuyorlar Toplumumuz Şeriat’ın tam anlamını bilmediğinden ondan korkuyorlar. Bizler Müslümanız  diyoruz. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ama konu Şeriat’a gelince büyük bir öfkeyle istemiyoruz diyoruz.    Neden bu tepki, bu ürkeklik, bu korku?

CUMA NEDEN MÜBAREK GÜNDÜR?

Cuma'nın kelime anlamı toplanmak, bir araya gelmek, birleşmek demektir Cuma gününün tüm Müslüman Alemi için önemi büyüktür. Çünkü o gün öğle vakti Cuma Namazı kılınır. Müslümanların yaptıkları bu toplu ibadet, o günü bayram günü değerine yükseltir. Toplu olarak selamlaşılır, namaz kılınır, hutbeler dinlenir. Birbirine “sağlık, sıhhat, hayırlı iş, güzellik ve iyilik dolu niyetler” iletilir. İyilik ve güzellik havasında yaşanan Cuma günü ve namazı her bakımdan hayırlıdır. Bir hadisi şerifte şöyle buyrulur: "Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, Cuma günüdür. Adem (aleyhisselâm) Cuma günü yaratılmıştır, Cuma günü cennete konmuştur, Cuma günü cennetten çıkarılmıştır. Kıyâmet de ancak Cuma günü kopacaktır.” Cuma günü, insanı cemiyete ve topluma, toplumu da milliyete bağlayan, toplum arasında en hayırlı düşüncelerin, en imanlı güzelliklerin birliğini sağlayan gündür. Toplu halde Müslümün alemi Allah’a yönelir, avuçlar açılır, dualar edilir. Bir hafta içinde ortaya çı...

ONLARLA KONUŞMAZSANIZ GÜN GELİR KONUŞAMAZSINIZ!

O daha küçük mü? Konuştuklarınızı anlamaz size cevap veremez mi? Evet size cevap veremediği ya da veremeyeceği doğru. Ama anlamadığı, koca bir yanlış. Yapılan araştırmalar 6-14 aylık bebeklerin söylenenleri anladığını ortaya koyuyor. Ona anlattıklarınıza verdiği tepkiler, baktığı yön ya da nesneler sizi anladığının canlı kanıtı oluyor. Küçücük bir insan yavrusu olarak dünyaya gelen bebekler, gerçek hayata gözlerini açtıkları anda içgüdüsel olarak yaşamı öğrenmeye, tanımaya başlıyorlar. Her geçen gün değil, her dakika hatta saniyeler içinde bebekler gelişiyor. 3 aylık bir bebek, başını dik tutup kontrol edebilirken, ses çıkaran, ilgisini çeken oyuncaklara doğru kendisini hareket ettirmeye çalışabilir. Bu bebeklerin ilk “sebep ve sonuç” ilişkisini öğrenmelerinin başlangıcıdır.  6 aylık bir bebek konuşmaya çalışır bunun içinde farklı sesler çıkarır ancak biz anlamayız. İşte bu dönem onunla en çok konuşulması gereken dönemlerin de başlangıç noktasıdır. Artık o kadar hız...

Genç nesil aile olmaya mı niyetleniyor?

Düne kadar bahçelerde saklambaç, apartman boşluklarında evcilik oynadığım arkadaşlarım evleniyormuş... Şaşırdım! Daha okuyordu o! Okumaya değil, ailemden uzaklarda kendi başıma yaşamaya gidiyorum, dememiş miydi? Hangi ara arkadaş çevresini bıraktı? Daha geçen bir kafede erkek arkadaşlarıyla ahlaksızca kahkahalar atıp muhabbet etmiyor muydu? Dün facebook' una attığı fotoğraflarında "daha sabaha kadar içeceğiz" dememiş miydi! Hangi ara ayıldı da evlenmeye karar verdi? Hızmalarıyla, dövmeleriyle, boyalı saçlarıyla, bir ton makyajlarıyla, ellerinde bira şişeleriyle, evlilik denilen kavramı bile bilmeyen, babalarına dahi bir bardak suyu oflayarak getirenler... "Anne" olmaya girişen bu arkadaşlar; Aile mi kuruyorlar? Acıyorum onunla evlenecek kişiye demiştim. Tâ ki evleneceği kişiyi görene kadar... Meğer tencere kapak hesabıymış. Yazık..! Genç neslin çoğu bu hal içerisindeyken bir yuvaya direk, birbirlerine eş, bir çocuğa anne baba nasıl olacaklar bilemiy...

HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR ÖLÜM GİBİ...

Başlığı gördüğünüzde buz gibi bir esinti yüzünüze çarptı mı?    Tüyleriniz diken diken olup sırtınızda hafif bir üşüme hissettiniz mi? Eğer bu sorunların cevabı içten gelen bir “EVET” ise ne mutlu size. Ölümün varlığını, gerçekliğini, her canlının elbet bir gün bunu tadacağını biliyor, kabul ediyor ama aynı zamanda ölümün bir başlangıç olduğuna inanıyorsanız, BU GERÇEKLİKLE YAŞIYORSUNUZ demektir.    Doğumla birlikte dünyaya ilk gözlerimizi açtığımız günden, yaşadığımız şu ana kadar geçen ömrümüz bizim bu hayattaki sınavımızdır. Yaptığımız iyilikler ve kötülükler işlediğimiz günahlar ve sevaplar hepsi bir terazide toplanıyor. Ta ki ölüm bizim kapımızı çalana kadar. Ne zaman ve hangi vakit bize uğrayacağını bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey bir gün bize de uğrayacağı. Peki sizce ondan sonrası nedir? Her son bir başlangıç ise adına ölüm dediğimiz hayatımızın sonu olan gerçeklikten sonra bizi nasıl bir hayat bekliyor? Bu sorunun cevabı için, yaşamımıza ve kendimiz...

Osmanlıda eğitim sistemi hakiki 4+4+4

Osmanlı ve   Egitim  4+4+4  budur Cahiliye devrinde koca Kureyş’te kaç kişi okur yazardı biliyor musunuz? Sadece 17 kişi (İbn-i Haldun) İslâmın ilk emri “oku” dur. Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) eshabının okuma yazma bilmesini arzular, Mus’ab bin Umeyr ve Abdullah İbn-i Mektum’u Medine’ye muallim olarak yollar. Kurtuluş akçesi veremeyen Bedr esirlerine “on çocuğa okuma yazma öğretme” karşılığında hürriyetlerini bağışlar. Lisan öğrenmeyi de teşvik buyururlar ki Zeyd bin Sabit Süryanice öğrenir mesela. İlk İslam mektepleri evlerdir (Dâr-ül erkâm) ve ilk medrese suffe! Mescidler dahi halaka-i tedrise mekân olurlar. MEKTEB-İ SİBYAN  Dedelerimizin hepsi alim değildir ama alayı ilme saygılıdır, “harf öğretene köle olurlar.” Muallimler muttaki, mütedeyyin, müteşerridir, kalfalar dahi talebeye lütf ve rıfk ile muamelede bulunurlar.

HERKESİN ANNESİ BİR KADIN... 8 Mart kadınlar günü

KADINLARIMIZ... 8 Mart kadınlar günü Haberleri izliyoruz, gazete okuyoruz, internetten hem dünyayı hem Türkiye ’ yi takip ediyoruz, en azından etmeye çalışıyoruz, ya manşetlerde gözümüze takılıyor ya da duyuyoruz; şiddete maruz kalan ya da öldürülen kadınlar, kadınlarımız. Evli olup kocasından boşanmak isteyen, taciz edilen, kapkaççılara çantasını vermediği için sokaklarda sürüklenen, fal bakma, büyü yapma bahanesiyle dolandırılan, karşı cinsin duygularına cevap vermediği için hakaret gören, tehdit edilen, dövülen, sokak ortasında bıçak darbeleriyle yaralanan, trafikte kadın sürücü olduğu için sıkıştırılan,  herşeyin bahanesiyle sömürülen, horlanan, hırpalanan ve öldürülen kadınlar, BİZİM KADINLARIMIZ...

OSMANLI’NIN İLK SAVAŞI; ERMENİ BELİ (DERBENDİ) SAVAŞI

Osmanlı Beyliği’nin ilk savaşı ne zaman ve nerede yapılmıştır? Kazandılar mı ? Kaybettiler mi? Kaç kişiydiler? Kimlerle savaştılar? 1280’li yıllar... Kayı Aşireti... Ertuğrul Gazi’nin yönetiminde yazın Domaniç’te, kışın Söğüt’te yaşıyorlar... Ertuğrul Gazi’nin iyi ilişkiler kurduğu Bilecik Tekfuru*, Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra Kayı Aşireti’ne reis olan Osman Gazi döneminde de iyi niyetini korumuştu. Hatta o kadar ki Kayı Aşireti Domaniç-Söğüt arasında göç ederken en değerli eşyalarını Bilecik Tekfuru’na emanet bırakırlardı. Bilecik Tekfuru’nun tutumunun tam tersini sergileyen  İnegöl Tekfuru ise yol kesip halkın eşyalarına, hayvanlarına zarar verirdi. Diğer tekfurlarla da biraraya gelir, kötü niyet ve düşmanlığıyla herkesi Osman Gazi’ye karşı kışkırtır  ve Domaniç ile Söğüt’ü ele geçirmenin planlarını yapardı. Bilecik Tekfuru ne kadar iyi niyetliyse İnegöl Tekfuru da o kadar kötü niyetli ve zalimdi. Gözünü haince ele geçirmeyi planladığı toprak parçalarına dikm...

ARABAMIN ÖNÜNDEN KARA KEDİ GEÇTİ, GERİ DÖNÜYORUM

BATIL İNANÇLARA GÖRE YAŞARSAK NE OLUR?     http://gercektarihdeposu.blogspot.com Konuk yazar: T. Hakyolcusu Ben küçükken annemin bana söylediği şeyleri hatırlıyorum. “Merdivenin altından sakın geçme, günün iyi geçmez”, “Gecenin bu saatinde tırnak kesilir mi, kötülükleri çağırıyorsun”, “Tahtaya üç kere vur, nazar değmesin”, “Kulağın mı çınlıyor, biri seni anıyor” daha bunun gibi niceleri var arşivimde... Peki küçükken dinleyip, inanıp uygulamaya çalıştığım bu hallerimin nedeni neydi? Neden merdivenin altından geçemeyip yolumu değiştirmek zorunda kalıyordum? Merdiven yeterince sağlam görünüyordu ve kafama düşme tehlikesi yoktu. Tırnaklarım uzadığı için kesmek istiyordum. Derslerim yeni bitmişti. Sabahı beklemenin anlamı neydi? Geceleri mi sadece kötülükler etrafta dolaşıyordu? Tahtaya üç kere vurunca kötü gözle bakanların gözleri iyilikle mi bakmaya başlıyordu? Biri benden bahsedince kulağıma uzaktan o kadar sesi nasıl yolluyordu, hastalık belirtisi değil...